1. ve 2. Yargı Paketinde Af Niteliği Taşıyan Düzenlemeler

Yargı Reformu Birinci Paketi ile beklentileri karşılamamıştır.

1. ve 2. Yargı Paketinde Af Niteliği Taşıyan Düzenlemeler




14 Eylül 2019 tarihi itibariye Cezaevlerinde 284.624 hükümlü ve tutuklu bulunmaktadır.

Cezaevleri kapasitesinin ise 218 bin civarında olduğu bilinmektedir. Bu tespitler doğrultusunda cezaevlerinde ciddi derecede kapasite aşımı söz konusudur.

Ayrıca belirtilmeli ki Adalet Komisyonu’nda bekletilen Şartlı Ceza İndirimi Kanun Teklifi, kamuoyunda büyük bir beklentiye neden olmuştur.

Bu beklenti Hak ve Özgürlüklerin Korunması ve Geliştirilmesi amacı ile hazırlanan Yargı Reformu Birinci Paketi ile giderilememiştir.

Kamuoyunun uzun süredir beklediği Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin birinci paketi 7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Bu kanun ile birlikte, cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlü sayısının azalmasına neden olacak düzenlemeler bulunuyor ise de ciddi bir derecede azalma söz konusu değildir.

İkinci pakette düzenlenmesi beklenen infaz indirimi, denetimli serbestlik ve şartlı ceza indirimi meselesine geçmeden önce, birinci paketin cezaevleri kapasitesini etkileyecek ne tür düzenlemeler getirdiğine değinelim. 

YARGI REFORMU BİRİNCİ PAKETİ İLE BİRLİKTE;

● 5271 sayılı Kanunun 286ncı maddesine eklenen fıkra ile belirli suçlar nedeniyle verilen bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları temyiz edilebilecek: Bu suçlar; Türk Ceza Kanununda yer alan; Hakaret (madde 125, üçüncü fıkra), Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit (madde 213), Suç işlemeye tahrik (madde 214), Suçu ve suçluyu övme (madde 215), Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama (madde 216), Kanunlara uymamaya tahrik (madde 217), Cumhurbaşkanına hakaret (madde 299), Devletin egemenlik alametlerini aşağılama (madde 300), Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama (madde 301), Silâhlı örgüt (madde 314), Halkı askerlikten soğutma (madde 318), Terörle Mücadele Kanununun 6. maddesinin ikinci ve dördüncü fıkrası ile 7. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan suçlar. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 28 inci maddesinin birinci fıkrası, 31 inci maddesi ve 32. maddesinde yer alan suçlar.

Her ne kadar bu düzenleme ile temyiz kapsamı genişletilmiş ise de yapılan düzenlemenin yeterli olmadığı ve eşitlik ilkesine aykırı olduğu kanısındayım. Düzenleme ile hak ihlallerinin önüne geçilmesi amaçlanmış ise de farklı haksızlıkların doğmasına sebep olunmuştur. Hakaret suçunun yalnızca üçüncü fıkra için geçerli olması ve TCK m.220/6-7 maddesi eklenmemiş olması eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmiştir. Bu kapsamın Anayasa Mahkemesi ile genişleyeceğini düşünmekteyim. Yukarıda sayılan suçların temyize açılması ile birlikte cezaevlerinde bulunan bazı hükümlülerin tahliyeleri söz konusu olmuştur.

● Ceza Muhakemesi Kanununun 102. maddesine eklenen fıkra ile birlikte soruşturma evresinde tutukluluk sürelerine düzenleme getirilmiştir. Tutukluluk ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işler bakımından altı ay, ağır ceza mahkemesinin görevine giren işler bakımından ise bir yılı geçemez. (Ancak, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu olarak işlenen suçlar bakımından bu süre en çok bir yıl altı ay olup, gerekçesi gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.) Bu maddede öngörülen tutukluluk süreleri, fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuklar bakımından yarı oranında, on sekiz yaşını doldurmamış çocuklar bakımından ise dörtte üç oranında uygulanır.

Kamuoyunda, şüpheli aleyhine iddianame dahi düzenlemeden şüphelinin uzun süreli tutuklu kalıyor oluşu ve uzun süreli tutukluluk sonucu serbest bırakılması veya beraat etmesi toplum vicdanını yaralamaktaydı. Yapılan bu düzenlemeyle tutukluluğa bir üst sınır getirilmiştir. Düzenlemede öngörülen süreler, zorunlu süreler değildir; bu süre dolmadan da şüphelinin her an tutukluluk haline son verilebilecektir. Bu düzenleme ile birlikte, iddianamesi henüz hazırlanmamış ve uzun süreli tutuklu bulunan şüphelilerin tahliyeleri gerçekleşecektir.

● Ceza Muhakemesi Kanununun 253. maddesinde değişiklik yapılmıştır. Suç listesi genişletilerek; İş ve çalışma hürriyetinin ihlali, Güveni kötüye kullanma, Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi maddeleri eklenmiştir.

Böylelikle, kamu davası ve cezai yaptırımların uygulanması yerine; barış yolu ile bozulan toplumsal düzenin yeniden tesis edilmesi amaçlanmıştır.

● 3713 sayılı Kanunun 7. maddesinin ikinci fıkrasına ‘’Haber sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.’’ cümlesi eklenmiştir.

 Mahkemelerce propaganda suçuyla ilgili olarak verilen kararlar incelendiğinde aynı konuda farklı kararlar verildiği ve uygulama birliği bulunmadığı görülmekteydi. Yapılan bu düzenleme ile birlikte haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamalarının suç oluşturmayacağı kesinleşmiştir.

● 5271 sayılı Kanunun 171 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, ‘’2) Uzlaştırma ve ön ödeme kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, Cumhuriyet savcısı, üst sınırı üç yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı, yeterli şüphenin varlığına rağmen, kamu davasının açılmasının beş yıl süre ile ertelenmesine karar verebilir. ‘’

Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesinde değişikliğe gidilerek, bir yıllık üst sınır üç yıla çıkarılmış ve şikâyete tabi olma şartı da kaldırılmıştır. Böylelikle bu hususta da kapsam genişletilmiştir.

Özetle; Birinci Yargı Paketi, önemli hususlarda düzenleme getirmiş ise de kanımca yeterli bir düzenleme söz konusu değildir.

YARGI REFORMU İKİNCİ PAKETİ;

İktidar tarafından yapılan açıklamaya göre; İnfaz düzenlemesi çalışmalarının henüz tamamlanmamış olduğu, fakat bu konuda bir kereye mahsus af yerine sistem değişikliği düşünüldüğü belirtilmiştir. Çalışmaların tamamlanması ile meclise sunulacak yasa tasarısında; İnfaz süresinde iyileştirme, infaz çeşitlerinde değişiklik ve denetimli serbestlik süresinin değişikliği gibi düzenlemeler yer alacak. Bu düzenlemelerin yanında Adalet Komisyonu’nda bekletilen Şartlı Ceza İndirimi teklifinin yer alıp almayacağı ise tarafların görüşmeleri sonucu netleşecektir. Fakat belirtilmeli ki; yapılmakta olan düzenlemeler hem kamuoyunda oluşan beklenti hem de cezaevlerindeki doluluk sebebiyle yapılmaktadır. Fakat yalnızca infaz ve denetimli serbestlik süresinin iyileştirilmesi yeterli çözüm olamayacaktır.

Yapılacağı planlanan düzenlemeleri belirtmek gerekirse;

- İnfaz oranının, yarı yarıya uygulanması düşünülüyor. Bu durumda örneğin 10 yıl ceza alan bir kişi 6 yıl 6 ay yerine 5 yıl cezaevinde kalacak ve belirtilmeli ki, yasanın yürürlüğe girdiği tarihte cezasının yarısını çekenler tahliye edilecek.

- Denetimli serbestlik süresinin ise 1 yıl yerine, infaz süresinin beşte biri olarak düzenleneceği düşünülüyor.

- 75 yaş ve üstünde olanların infazları elektronik izleme merkezi ile evde gerçekleştirilmesi, hamile kadınlar için suçun bir yıl ertelenmesi, ağır hastalara yönelik mağduriyetlerin ortadan kaldırılması hususunda önemli alternatif infaz çalışmaların da yapıldığını duymaktayız.

Yapılması planlan bu düzenlemeler, kamuoyu beklentisine ve cezaevleri durumuna yeterli çözüm olamayacaktır. Ülkemizin ve adalet sistemimizin yaşadığı krizler de göz önüne alındığında bir kucaklaşmaya ihtiyaç olduğu dolayısıyla Adalet Komisyon’unda bekletilen Belirli Suçlarda Şartlı Ceza İndirimi Teklifinin de görüşüleceğinin kanısındayım.

Av. Murat TEMEL  

Kaynak: https://www.hukukihaber.net/makale/1-ve-2-yargi-paketinde-af-niteligi-tasiyan-duzenlemeler-h433252.html