11 ve 12 Eylül’ü konuştuk da ya “13 Eylül darbesi”: Rusya intikam alacak mı
BAŞBAKAN’IN DARBESİ
11 ve 12 Eylül’ü konuştuk da ya “13 Eylül darbesi”: Rusya intikam alacak mı
BAŞBAKAN’IN DARBESİ
Çin’de 13 Eylül 1971’de düzenleyicisi Başbakan Çu En-Lay olan bir saray darbesi gerçekleşti. Bu darbe ile Çin devriminin önderlerinden, Çin’in o zamanki ikinci adamı Lin Biao tasfiye edildi. Çin Halk Kurtuluş Ordusu komutanı, Çin komünistlerinin askeri zaferlerinin mimarı ve Pekin fatihi Lin Biao öldürülerek Çin’in Sovyetler karşıtı kampta Amerika’nın yanında yerini alması sağlandı.
ABD’nin ünlü dışişleri bakanı Kissinger Pakistan’ı ziyaret ettiği 1971 yılının Temmuz ayında hastalık bahanesiyle ortadan kaybolmuş ve gizlice Çin’e giderek Başbakan Çu En-Lay ile görüşmüştü. Ülkenin ikinci adamı Lin Biao, Çu’nun Sovyetler’e karşı ABD’nin yanında yer alarak Çin’in kalkınması için yabancı sermaye ve destek elde etme planına muhalifti. Mao, ise bazen Çu’nun bazen Lin’in yanında yer alıp tavrını pek belli etmiyordu, sağlığı da 1971 yılında oldukça bozulmuştu.
Çin devrimi denilince genel olarak sadece Mao Zedong’un adı bilinir, oysa bu devrimin unutulmuş isimleri de vardır. Dahası, 22 yıl süren ve uzun bir dönemi gerilla savaşıyla geçmiş olan devrimi yapan Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) lideri başından beri Mao da değildir. 1921’de kurulan partinin ilk lideri sonradan Troçkist harekete geçen Lin Diksiu, 1927’deki iç savaştan sonra Li Lisan idi. Mao’nun sadece Merkez Komitesi Politik Büro üyeliğine getirildiği 1935 yılında ise parti lideri Rusya’da yetişmiş bir komünist olan Zang Ventian’dı.
SONRADAN OLMA LİDER MAO
Mao, Çin Komünist Partisi’nin başına ancak 1945’te geçebildi. Bunun asıl nedeni Sovyetler’in ve dünya komünist örgütü Komintern’in Mao’ya başlangıçtan beri olumsuz yaklaşmaları, ondaki Çin milliyetçisi eğilimlerden kuşkulanmalarıydı. Moskova, ÇKP’yi uzun süre Komintern’in adamı Wang Ming aracılığıyla kontrol etmişti.
ÇKP’de dünya kültürü almış ve enternasyonal komünist harekete bağlı kadrolarla Çin usulü içe kapalı milliyetçilikten kopamayanlar arasında sürekli bir gerilim yaşanmıştı. Bu arada, ÇKP’de Batı’yı ve dolayısıyla Marksizm’i iyi bilen pek fazla insan yoktu. Örneğin Mao Marksizm-Leninizm’le ilgili tüm yazıları ve teorilerinde yine Moskova’da yetişmiş bir komünist olan Çen Boda’dan yardım almıştı ki o da Çin yönetimi içindeki iç kavgada Lin Biao’nun yakın bir destekçisiydi. Mao'nun ünlü "Küçük Kırmızı Kitap" adlı seçme sözlerini Lin Biao ve Chen Boda beraber düzenlemişlerdi.
Lin Biao, Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 1949’dan beri tüm iç kavgalarda Mao’nun yanında yer alarak ikinci adamlığa kadar yükselmişti. Yıllar sonra günlüğü ele geçtiğinde Lin’in kızı intihara yeltenecek derecede bir bunalım geçirmişti, çünkü babası uygulamak zorunda kaldığı tüm taktikleri sıralamıştı. “Lideri liderden çok savunmak, tüm hataları başkalarına, tüm başarıları lidere atfetmek, lideri bir ağaç gibi sulayıp büyüterek gölgesinde rahat yaşamak ve o sayede yükselmek”. Bu nedenle Lin, Mao’nun kendi başarısızlıklarını parti bürokrasisine yüklediği “yerli ve milli” Kültür Devrimi aşırılığında Mao’nun yanında yer aldı. Tüm bu siyasal tutarsızlıklarına rağmen Lin, Çin’in ABD ile anlaşmasını ülkesi için yanlış ve sosyalizme yönelik bir ihanet olarak görmekteydi ve bu onun yaşamına mal oldu.
ÇİN’DE ÜÇ KLİK
“American Journal of Chinese Studies” de Chenghong Li’nin yazmış olduğu bir makalede adı verilen CIA uzmanı Roger Glenn Brown’a göre 1971’de Çin’de 3 başlıca akım vardı. Başbakan Çu En-Lay etrafında toplanmış adına ılımlılar denilen kapitalist yoldan kalkınma taraftarları, Mao’nun eşi Çiang Çing ve sonradan “Dörtlü Çete” olarak anılacak radikaller ve askerler. Lin Biao, “askerler” grubunun lideriydi ve o dönem Çin’de merkez komitesinin yüzde 45’i askerdi ve generaller ülke yönetiminde ağırlıktaydı, askeri harcamalar da çok yüksekti.
Lin, politik yaşamında en büyük hatasını ordunun ülkedeki önemini arttırmak için Sovyet askeri tehdidini ısrarla büyüterek yaptı. Bu abartma Mao’nun Çu En-Lay’dan gelen Amerika ile anlaşma önerisini kabul etmesine yol açtı. Bu öneriye karşı “sosyalizm adına” ilk bayrak açan Mao’nun propaganda danışmanı Çen Boda oldu. 1970 yılı yaz aylarında yapılan parti toplantılarında Mao, Çen’i hedef aldı ve dogmatizmle suçladı. Bu olay Lin Biao için bir uyarıydı.
Lin, Kissinger ziyaretinden sonra tutuklanacağını anladı. Çu, Mao’ya Lin Biao’nun kaçma planları yaptığını haber verdiğini ve Mao’nun ona cevap olarak ”Evde kalmış kız evlenir, dağlardan yine rüzgârlar eser, bırak gitsin Çu, her şey olacağına varır” dediğini söylemiştir. Ama Çu anlaşılan Lin’i yollarken uçağa zaman ayarlı bir bomba yerleştirmeyi de ihmal etmemiştir. ABD Başkanı Nixon, Şubat 1972’de Çin’i ziyaret ettiğinde Mao Nixon’a Lin’in iki ülkenin anlaşmasına karşı çıkan bir KGB ajanı olduğunu söylemiştir. Milliyetçi bir liderin ülkesinin eski ikinci adamı hakkında Amerikalılara karşı böyle konuşması Çin’in son 50 yılda nasıl bir çizgide olduğunun işaretidir. Bu nedenle Nixon’un Çin’i ziyaretinden sonra dünyadaki Çin yanlısı sol partiler “iki süper devlet arasında Sovyet sosyal emperyalistlerinin daha tehlikeli olduğunu” söylemeye başladılar.
Lin’in ölümünü ve askerlerin tasfiyesini izlemekle yetinen “radikaller kliği” daha önce Kültür Devrimi’nden alışık oldukları üzere yine bir kampanya başlatmış, bu kez adını “Lin Biao ve Konfüçyüs’ü eleştirme” koymuşlardır. Burada “Konfüçyüs” ile kastedilenin Çu En-Lay olduğu açıktır. Ancak son yıllarında zaten sağlığı bozuk olan Mao, 9 Eylül 1976’de ölünce, önce fiilen sonra resmen iktidarı ele geçiren Çu En-Lay’ın adamı “cüce Deng” lakaplı Deng Şiaoping Çin’i ABD’nin stepnesi ve küresel kapitalizmin üretim üssü haline getirmiştir. Mao’nun Kültür Devrimi sırasında dediği gibi “füzeler uzaya fırlatıldığında, kızıl bayraklar yerlere düşer.” Bu arada Mao’nun karısı ve etrafındaki radikal grup da tasfiye edilmiştir.
MAO, ÇU’YU AFFETMEDİ
Yeni yayınlanan biyografilere göre Mao, gerçekte Çu’yu asla affetmedi, kendisinden birkaç ay önce ölen Çu’nun cenazesine katılmadı ve siyah kolluk takılmasını yasakladı. Mao, cenazeye katılmasının Kültür Devrimi’ni inkâr anlamına geleceğini söylemişti. Ayrıca Mao, ölümünden önce açılmış bulunan ve Çu’yu bir kapitalist yolcu olarak suçlayan “5 Hayır” kampanyasına da destek vermişti.
Mao’nun ölümünden sonra 40 yıl en ağır suçlamaların hedefi olan ve Çin tarihindeki en korkunç figürlerden biri olarak gösterilen Lin Biao, Çin’in “ince” siyasetinin bir örneği olarak ülkesinde son yıllarda olumlu bir tarihsel kişilik olarak görülüyor. Pekin’deki askeri müzede “Devrimin 10 Büyük Generali” köşesine yine fotoğrafı konmuş. Bunun nedeni tabii ki son yıllarda tekrar Rusya ile yaklaşma ve özellikle ABD’den uzaklaşma. 50 yıl ülkelerin tarihinde uzun bir süre değil, bugün herkes Amerika ile yakınlaşmanın Çin için çok olumlu olduğunu düşünse de bunun siyasal sonuçları henüz tamamen ortaya çıkmış değildir. Ancak şurası kesindir ki, Lin Biao ve taraftarları Çin’de 13 Eylül 1971 darbesiyle tasfiye edilmemiş olsalardı, ne Sovyet bloku yıkılacak, ne neo-liberal dönem yaşanacak ve ne de küresel kapitalizm zafer ilan edecekti.
RUSYA İNTİKAM ALACAK MI
Çu En-Lay’a gelince, hakkında şöyle bir fıkra anlatılır. Yoksul bir köylü çocuğu olan Rus lider Kruşçef, Çu’ya “sen zengin çocuğusun, ben ise yoksul çocuğu” deyince Çu, “ikimiz de sınıfımıza ihanet ettik” diye cevap vermiş. Çu’nun ülkesine ihanet edip etmediği henüz belli değil ama sınıfına ihanet etmediği hemen hemen kesin gibi.
Fotoğrafı yeniden müzelere konulan Lin Biao’nun dönüşü Çin-Amerika gerilimi iyice artarsa muhteşem olabilir. Şurası çok açık, bu gerilimin belirli bir noktaya kadar yükselmesinden son derece mutlu olacak Rusya, ileriki aşamalarda 70’li yıllarda Çin’in Vietnam’ı işgal girişimine ve Afganistan’da El Kaide’yi desteklemeye kadar varan tüm “çirkin politikalarını” teker teker anımsayacaktır. “Ulusal intikam” hissiyle yanıp tutuştuğundan değil Çin’i özellikle Asya’da, fakat aynı zamanda Ortadoğu ve Afrika’da da kendisine rakip gördüğü için. Önümüzdeki 50 yıl bir öncekinden çok farklı olacak.
Kayahan Uygur
Odatv.com