14 Mayıs seçim sonuçları Türkiye'nin AB, Rusya ve Doğu Akdeniz ilişkilerini nasıl etkiler?

Türkiye-Rusya ilişkileri

14 Mayıs seçim sonuçları Türkiye'nin AB, Rusya ve Doğu Akdeniz ilişkilerini nasıl etkiler?




14 Mayıs seçim sonuçları Türkiye'nin AB, Rusya ve Doğu Akdeniz ilişkilerini nasıl etkiler?

Uzmanlar, 14 Mayıs'ta sandıktan hangi sonuç çıkarsa çıksın Türkiye'nin Avrupa Birliği, Rusya ve Doğu Akdeniz ilişkilerinde "bir gecede mucize" yaşanamayacağını düşünüyor.

Türkiye hâlâ resmi olarak Avrupa Birliği üyeliğine aday ülke ancak katılım müzakereleri 2018 yılından bu yana hukukun üstünlüğü ve demokrasiye ilişkin kaygılar nedeniyle dondurulmuş durumda. 

Haziran 2018'de düzenlenen AB zirvesinde liderler, Türkiye'nin Avrupa Birliği'nden giderek daha fazla uzaklaştığını belirterek Türkiye'de "hukukun üstünlüğü ve temel haklara ilişkin gerilemeden" duydukları endişeyi dile getirmişti.

AB liderleri ayrıca, Türkiye'nin katılım müzakerelerinin "fiilen durma noktasına geldiğini" ve "başka hiçbir faslın açılması veya kapatılması gibi bir durumun düşünülemeyeceğini" ifade etmişti. 

Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki güveni yeniden tesis etmeye çalışacağını söylüyor. 

Peki uzmanlara göre, seçim sonuçlarının Cumhur İttifakı'nın adayı Recep Tayyip Erdoğan ya da Millet İttifakı'nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu lehine olması Türkiye'nin dış ilişkilerini nasıl etkileyecek?

Seçimi Kılıçdaroğlu kazanırsa ne olur?

AB müzakereleri

Analistlere göre seçim sonuçlarının katılım müzakerelerinin yeniden başlamasına yol açması pek olası değil. Yine de yeni Türk hükümetinin rotasını değiştirmesi halinde bazı alanlarda ilerleme kaydedilebilir.

Euronews'e konuşan Avrupa Parlamentosu AB-Türkiye Delegasyonu Başkanı Sergey Lagodinsky, "Şu anda çok önemli bir kavşakta ve tarihi bir andayız: Türkiye, demokrasi ve hukukun üstünlüğündeki sorunların ve de Yunanistan ile Kıbrıs gibi AB üyesi komşularına karşı saldırganlığın devam edip etmeyeceğine karar verecek." değerlendirmesinde bulunuyor.

Lagodinsky, "Türkiye ile AB arasındaki ayrışmanın geri döndürülemez olacağı bir aşamaya geliyoruz. Seçimlerden sonra alınacak siyasi kararların ülkede demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü geliştirdiğini ve adalet sisteminde uzun zamandır talep ettiğimiz reformları gerçekleştirdiğini görürsek, o zaman örneğin gümrük birliğinin güncellenmesi hakkında konuşmaya başlayabiliriz." ifadelerini kullanıyor. 

Bu tür reformların yapılması halinde görüşmelerin başlayabileceğini belirten Lagodinsky, "O zaman vize rejiminin serbestleştirilmesi hakkında konuşmaya başlayabiliriz." diyor. 

Madrid Carlos III Üniversitesi'nden Avrupa Jeopolitiği Profesörü İlke Toygur ise Euronews'e yaptığı açıklamada, kampanyası sırasında hukukun üstünlüğü ve bireysel özgürlüklere ilişkin vaatlerde bulunan Kılıçdaroğlu'nun kazanmasının, Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin yenilenmesi için bir fırsat oluşturabileceğini söylüyor. 

Toygur sözlerine, "Muhalefet ayrıca Türkiye'nin Batı'daki konumunu geri kazanacağını da iddia ediyor. Üçüncü olaraksa, bölgesel meselelerde ve Avrupa'da yapıcı bir rol oynamaya başlayacaklar, bunun da Türkiye'nin ilişkileri açısından oldukça önemli olduğunu düşünüyorum." şeklinde devam ediyor. 

Türkiye-Rusya ilişkileri

Son birkaç yıldır Ankara'nın Rusya'yla artan bağları nedeniyle Türkiye'nin NATO müttefikleriyle ilişkileri kısmen bozuldu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden bu yana, Batı'nın Rusya'ya yönelik yaptırımlarına karşı çıkarak ama Kiev'e de drone'lar göndererek diplomatik bir "denge politikası" yürütüyor. 

Türkiye için Rusya politikasının uzun ya da orta-uzun vadeli bir mesele olacağını söyleyen Toygur, "Çünkü Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin nispeten iyi durumda olduğu bir miras var. Ayrıca şu an Türkiye ile Rusya arasında, enerji bağımlılığı, nükleer ve ekonomik bağımlılık söz konusu." ifadelerini kullanıyor. 

Toygur, "Bu dinamikleri bir gecede değiştirmek, muhalefet hükümeti bile olsa, hiçbir hükümet için kolay olmayacaktır." diyor ve ekliyor: "Ancak muhalefet iktidara gelirse, Batı'nın Rusya'ya ilişkin endişelerine karşı daha duyarlı olacaktır. Örneğin, Türkiye'nin Rusya'nın Batı yaptırımlarından kaçmasına yardım etmesi konusunda."

AB'nin eski Türkiye Büyükelçisi Marc Pierini de seçimlerden kim galip çıkarsa çıksın bazı şeylerin değişmesinin kolay olmayacağı görüşünde.

Pierini Euronews'e, "Günümüz Türkiye'sinin bazı özellikleri, özellikle de askeri gücünü arttırmış olması, değişmeyecektir. Türkiye'nin siyasi etkisi daha fazla ve bu etki devam edebilir. Ayrıca, Rusya tarafından inşa edilen ve işletilen nükleer enerji santrali, elektriği gibi konular da var. Bu santral henüz faaliyet geçmedi ancak geçecek. Ve bu bir yere gitmeyecek. Dolayısıyla iktidara kim gelirse gelsin bunları dikkate almak zorundayız." şeklinde konuşuyor. 

Doğu Akdeniz gerilimi

Erdoğan'ın son yıllarda üstü kapalı bir şekilde "işgalle" tehdit ettiği Yunanistan ile Türkiye arasındaki ilişkiler,  son on yılların en kötü noktasına ulaştı. Kıbrıs Rus Kesimi ile Türkiye arasındaki diyalogsa son altı yıldır kesilmiş durumda. 

Mart ayında Euronews'e konuşan Kıbrıs Rus Kesimi'nin yeni Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis, Türkiye'deki seçimlerin diyaloğu yeniden başlatmak için bir şans yaratabileceğini söylemişti. 

"Bir gecede mucize olmasını beklemiyoruz" diyen Pierini'ye göre, bu konu zor bir mesele olarak kalmaya devam edecek: "Ancak tehditler savurmak ve kendi deniz sınırlarını yeniden tasarlamak yerine bu konuda profesyonel bir tür diyaloğa dönmelerini beklerdim. Aynı şey Yunanistan için de geçerli."

Toygur ise seçimleri kim kazanırsa kazansın bu sorunların çözümünün kolay olmayacağını söylüyor: "Türkiye'nin AB ilişkileri Türkiye'nin Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan ile arasındaki ilişkilerden bağımsız olarak konuşulamaz çünkü bu ülkeler AB üyesi ve karar alma aşamasında son derece önemliler."

Seçimi Erdoğan kazanırsa ne olur?

Hem Toygur hem de Pierini, Erdoğan'ın iktidarda kalması halinde Türkiye'nin iç ve dış politikasını değiştirmesinin pek olası olmadığı konusunda hemfikir.

Toygur'a göre, Erdoğan bu seçimde kazanması halinde daha da sertleşebilir "çünkü bu seçimde ittifak yaptığı koalisyon daha da sağcı. Dolayısıyla demokrasi ve dış politika söz konusu olduğunda daha da korkutucu tavırlar beklenebilir."

Pierini ise, "Çağdaş tarihte kurumsallaşmış bir otokrasinin mucize eseri aniden dinamik bir demokrasiye dönüştüğüne dair bir örnek yok." şeklinde konuşuyor.

EURO NEWS