14 Mayıs seçimleri: Avrupa neden yakından izliyor, hangi başlıklarla daha çok ilgileniyor?

Hukukun üstünlüğü, Kıbrıs meselesi

14 Mayıs seçimleri: Avrupa neden yakından izliyor, hangi başlıklarla daha çok ilgileniyor?




14 Mayıs seçimleri: Avrupa neden yakından izliyor, hangi başlıklarla daha çok ilgileniyor?

Avrupalı ülkeler güvenlikten, göç ve enerjiye kadar bir dizi konu nedeniyle seçim sonuçları ile yakından ilgileniyor

Bu pazar yapılacak seçimler sadece Türkiye için değil Avrupalı komşuları için de kritik önem taşıyor. 

Reuters Avrupalı ülkelerin güvenlikten, göç ve enerjiye kadar bir dizi konu nedeniyle seçim sonuçları ile yakından ilgilendiğini vurguladığı bir analiz haber yayınladı.

Avrupa Birliği'nin Türkiye'nin üyeliği ile ilgili soğuk davranması sonucu Erdoğan yönetimi ile AB arasındaki ilişkilerin gerildiği belirtilen haberde AB ülkelerinin Türkiye'nin insan hakkı, yargı bağımsızlığı ve medya özgürlüğü karnesini eleştirdiğinin altı çizildi.

Seçim güvenliği

Avrupalı yetkililer herhangi bir aday hakkında tercih belirtmeme konusunda büyük hassasiyet gösterdi. Fakat usülsüzlük, şiddet ve seçimlere her türlü müdahale gibi konularda çok dikkatli olacaklarını özellikle  vurguladılar.

Avrupa Parlamentosu'nun Alman vekillerinden Sergey Lagodinsky "Seçim sürecinin temiz ve özgür bir şekilde yürümesi önemli," ifadelerini kullandı.

AB Dışilişkiler Servisi sözcülerinden Peter Stano da AB'nin seçimlerin Türkiye'nin bağlı olduğu demokratik standartlara uygun bir şekilde "şeffaf ve kapsayıcı" olmasını beklediğini belirtti.

"Erdoğan yönetimi altında Türkiye" isimli bir kitap yazan Oxford Üniversitesi öğretim üyelerinden Dimitar Bechev ise hem AB hem Türkiye için en kötü senaryonun ikinci tur sonrası çekişmeli bir sonucun ardından mevcut yönetimin protestoları sert bir şekilde bastırması olacağını vurguladı.

İsveç ve NATO

AB'nin eski Türkiye büyükelçilerinden Marc Pierini "Erdoğan'ın beş yıl daha görevde kalması, Türkiye'nin 5 yıl daha NATO'nun zayıf bir ayağı Rusya'nın güçlü bir destekçisi olacağı anlamına gelir," ifadelerini kullandı.

Seçimi kazanan kişinin NATO ile ilişkilerinde ilk testi İsveç'in üyeliğinin önünü açıp açmayacağı olacak. 

Analistler ve diplomatlar kazanması halinde Kemal Kılıçdaroğlunun engeli kaldırmasını bekliyor. Bazı analistler de Erdoğan'ın da kazanması durumunda vetosunu kaldıracağını düşünüyor fakat aksini düşünenler de mevcut.

Rusya ile ilişkiler

Her ne kadar Erdoğan, Moskova ve Batı ile ilişkilerinde bir denge politikası gözetmeye çalışsa da Rusya lideri Vladimir Putin ile ilişkileri ve Türkiye'nin Rusya ile ekonomik bağları AB için hayalkırıklığı kaynağı oldu. Erdoğan'ın kazanması halinde bu bir dönem daha devam edecek gibi görünüyor.

Kılıçdaroğlunun kazanması durumunda Avrupalı yetkililer için ekonomik zorunlulukları da gözönünde bulundurarak Moskova'dan kademeli bir uzaklaşma yeterli olacak gibi görünüyor.

Hukukun üstünlüğü, Kıbrıs meselesi

AB, seçilmesi halinde Kılıçdaroğlu'nun hapisteki Erdoğan muhaliflerini serbest bırakma sözünün tutup tutmayacağını ve genel olarak hukukun üstünlüğü standartlarını yükseltip yükseltmeyeceğini görmek isteyecek. 

Pierini AB'nin "bekle ve gör" politikası uygulayacağını vurguladı. Pierini yolsuzlukların üzerine gidilirse bir çok Avrupalı şirketin yatırıma yönelebileceğini belirtti.

Öte yandan Gümrük Birliği'nin kapsamını genişletilmesi ile vizesiz seyaha tekrar gündeme gelebilir.

Kıbrıs konusu ise Lagodinsky'e göre en büyük sorunlardan biri olmaya devam edecek. İsminin açıklanmasını istemeyen bir AB yetkilisi de AB-Türkiye ilişkilerinden asıl kilometre taşının Kıbrıs konusu olacağını ama bu konuda her iki adayın da çok farklı düşünmediğini vurguladı.

Bir Avrupalı diplomat ise ilişkileri geliştirmenin bir çok yolu olduğunu fakat Avrupa'da üyelik görüşmelerini yeniden başlatmak isteyen kimseyi bilmediğini belirtti.

euro news