20 gün arayla… 9 şehit daha

Şehit, şehit, şehit, şehit, şehit, şehit, şehit, şehit, şehit…

20 gün arayla… 9 şehit daha




20 gün arayla… 9 şehit daha

AHMET TAŞGETİREN YAZDI

İşte isimleri:

Piyade Sözleşmeli Er Müslüm Özdemir, Piyade Sözleşmeli Er Emrullah Gülmez, Piyade Üsteğmen Gökhan Delen, Piyade Uzman Çavuş Serkan Sayin, Piyade Sözleşmeli Er Kemal Batur, Piyade Uzman Çavuş Hakan Gün, Piyade Uzman Çavuş Ahmet Köroğlu, İstihkâm Sözleşmeli Er Murat Atar, İstihkâm Sözleşmeli Er Muhammed Tunahan Evcin.

Şehit, şehit, şehit, şehit, şehit, şehit, şehit, şehit, şehit…

“12” deyip, “9” deyip geçmek yok. Gazze’de 23 bin insan… Tek tek sayalım 23 bin çocuğu, kadını, yaşlıyı, sivili… Bombalarla yıkılmış şehirler, hastaneler, mülteci kampları bile yürek ürpertiyor tek tek bakılınca…

Piyade sözleşmeli er, piyade üsteğmen, piyade uzman çavuş…

Sıvasız evlerini görürüz yakında bazılarının…Daha önce öyle bir evin fotoğrafı yansımıştı medyaya da, devletimiz o baba evini tamir edeceğini açıklamıştı! Dünkü haber de şu:

“Piyade Sözleşmeli Er Müslüm Özdemir’in acı haberi, Kahramanmaraş’taki anne ve babasına ulaştı. Ailenin evinin 6 Şubat’taki depremlerde yıkıldığı, şehidin annesi Ümmihani ile babası Ali Özdemir çiftinin, yaşadıkları konteyneri ısıtamadıkları için çadırda kaldıkları öğrenildi. Çiftin kaldığı çadıra acı haber sonrası 10 adet ısıtıcı bırakıldığı görüldü.”

Yöneticilerimiz, şehit babaların sıvasız evlerinin tamiri gibi, deprem bölgesindeki insanların ısıtıcı ihtiyacını da böyle şehit aileleri gündeme gelince görüyor demek ki…

20 gün önceydi, yine Kuzey Irak’ta, yine baraka ve çadır şeklindeki “geçici üs bölgesi”nde, yine yoğun kış şartları sebebiyle iki gün içinde (22-23 aralık) 6 ve 6 olmak üzere 12 şehit vermiştik

Onlar da ya sözleşmeli erdi ya uzman çavuş…

İsimleri sıralanmıştı peş peşe… Bir isim hatırlayan var mı o şehitler listesinden? Gidin bakın annelerin yüreğinde korun sıcaklığı hâlâ yakmaya devam etmektedir. Yıllarca da o kor sönmez…

TBMM’de partiler ortak bildiri yayınlamıştı terörü lânetleyen… Bir de CHP farklı bildiri yayınladı diye bildiri kavgası vermiştik siyaset meydanında… Bir de CHP’yi kınamıştık ortak bildiriye imza atmayıp, ayrı bildiride “şu işin sebeplerini ve sorumlularını araştıralım” dediği için…

Şimdi verdiğimiz 9 şehit de hâlâ derme çatma çadır ve barakalardan oluştuğu ifade edilen “Geçici üs bölgesi”nde, MSB’nin açıklamasına bakılırsa teröristler yine ağır kış şartlarından istifade ederek saldırmışlar evlatlarımıza…

12 Şehit verdiğimiz günlerden bu yana başka şehit verilmemesi için ne yapıldı geçici üs bölgelerinde?
Bu defa da Meclis’teki partiler bildiri yayınlayacaklar mı? Allah korusun bir süre sonra yine böyle çok sayıda şehit gelirse Meclis’in işi yine bildiri yayınlamaktan ibaret mi olacak? 598 kişi var orada (Bir kişi vefat etti birisi cezaevinde), iktidar milletvekilleri var, muhalefet milletvekilleri var, bunlardan herhangi birinin içinden “Ne oluyor Kuzey Irak’ta ve bu kadar şehit veriyoruz?” sorusu geçmiyor mu? Tamam, bizde güvenlik işleri biraz hassastır, biraz askerlere, güvenlik birimlerine bırakılır, ama aslında sistemin kalbi Büyük Millet Meclisi olmalıdır ve her şey orada enine boyuna konuşulmalıdır.

Teröristler kış şartlarında sisi, gece görüş zorluklarını aşan sofistike silahlar kullanıyorlarmış, nerden almışlar bu silahları? Nasıl barınıyorlar Kuzey Irak’ta? Suriye’de ne yapıyorlar? Suriye’den Kuzey Irak’a gelip giden var mı?

TBMM Amerika ile ilişkileri konuşmalı, YPG-PYD’ye karşı ne yapıldığını konuşmalı, teröristlerin Kuzey Irak’ta nasıl barındığını konuşmalı, Kuzey Irak’la, Irak’la ilişkileri konuşmalı…

Mesela hem mevcut üs oluşturma politikasını eleştiren hem terörle mücadelede daha etkin olacağını iddia eden bir farklı düşünceyi bu tür mücadelelerde etkin rol almış emekli tümgeneral Osman Pamukoğlu ortaya koymuş:

“Biz oralarda üsler kuruyoruz. Fakat bu üs meselesi benim Hakkari’ye atandığımdan beri kabul etmediğim, uygulamadığım bir şey. Çünkü, bizim toprakla ilgimiz yok. Biz gireriz, 2-3 günde darmadağınık ederiz. 3-4 günden fazla kalmayız.

Gayrinizami çatışmada toprak önemli değil. Teröristin kendisi önemlidir, bize terörist lazım.

Hududu korumak başka bir şey, teröristleri bulup yok etmek başka bir şey. Gayrinizami harpte tek bir formül vardır: Ara, bul, yok et! Ne üssü?

ABD, Vietnam’da üsleri basılarak 56 bin ölü verdi. Üs demek, sen sabitsin demek, sen gözetleniyorsun, sen takip ediliyorsun demek. ‘En zayıf anında mutlaka ben sana baskın yaparım’ demek.” Dinlemek lazım farklı düşünceleri.

Gerçekten TBMM’nin bütün yapıp edeceğinin “bildiri yayınlamak”la sınırlı kalıyor gözükmesini çok dramatik buluyorum. Bu iş bir yerde “Kanı yerde kalmayacak” söyleminin içinin boşalmasına benzemeye başlıyor.

Bir de bu “Terörle mücadele” ve “şehit cenazeleri”nin siyasetle iltisaklı hale getirilmesi hadisesi var ki, bu da acıların üzerinde tepinme niteliğine bürünüyor ve ülke siyaseti adına utanç veriyor. Yapmamak lâzım bunu. Bu, gencecik evlatlarını toprağa veren anne-babaların yüreğinin acılarına saygısızlık.

Evet, 9 gencimizi daha toprağa veriyoruz. Allah’ın rahmeti onlarla olsun, Rabbimiz cennetiyle buluştursun onları, kabirleri nurla dolsun, geride kalanlara, annelere, babalara, eşlere, bebelere, bacılara, kardeşlere başsağlığı diliyorum.

AHMET TAŞGETİREN / KARAR