20 Kasım Amerikan Basınından Özetler
Washington Post, Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu’nda
Amerikan basını, Temsilciler Meclisi’nde yürütülen azil soruşturması kapsamında dün kamuoyuna açık düzenlenen oturumlarda verilen ifadelerle ilgili ayrıntılara geniş yer ayırıyor.
Washington Post, Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu’nda dün ifade veren Ulusal Güvenlik Konseyi Avrupa Direktörü Alexander Vindman ve Başkan Yardımcısı Mike Pence’in Avrupa danışmanı Jennifer Williams’ın, Başkan Trump’ın Ukrayna Devlet Başkanı’yla 25 Temmuz’da yaptığı telefon görüşmesine ilişkin kaygılarını dile getirdiğini yazıyor. Habere göre Yarbay Vindman, ifadesinde, Trump’ın Ukrayna lideri Volodimir Zelensky’den Biden’ları soruşturma talebinde bulunmasını, “Amerika’nın ulusal güvenliğine yönelik ciddi sonuçlar doğuracağı” nedeniyle “uygunsuz” olarak değerlendirdiğini söyledi. Williams ise telefon görüşmesinin, “iç siyasetle ilgili bir meseleyi kapsadığı” için “olağan dışı” olduğunu kaydetti. Dün İstihbarat Komisyonu’nun öğleden sonraki oturumunda ifade veren Ulusal Güvenlik Konseyi Rusya ve Avrupa başdanışmanı Tim Morrison ise 25 Temmuz’daki telefon görüşmesinden hemen sonra konuşulanların açığa çıkması durumunda olacaklardan kaygı duyduğunu söyledi. Morrison, “Korkularım gerçek oldu,” şeklinde konuştu. İstihbarat Komisyonu, önümüzdeki hafta başlayacak Şükran Günü tatiline girmeden önce dokuz tanığın ifadesini alacak. Bugün en kritik ifadelerden birini verecek olan Amerika’nın Avrupa Birliği Temsilcisi Gordon Sondland’ın Trump’la düzenli iletişim içinde olduğu ve Başkan’ın taleplerini Ukraynalı yetkililere iletmede aktif rol üstlendiği biliniyor. Gazeteye göre Sondland, Başkan Trump’ın siyasi çıkar sağlamak için Ukrayna’yı kullandığına ilişkin en net ifadeyi verebilecek tanık. Ancak Sondland’ın Trump’ın siyasi çıkar sağlamak adına Biden soruşturması açması için Ukrayna’ya baskı yaptığını söyleyerek Demokratlar’ın eline Trump’la ilgili şu ana kadarki en güçlü kanıtı sunması için daha önce verdiği ifadede değişiklik yapması gerekiyor. Sondland’ın geleceği, hatta özgürlüğü, gazeteye göre Kongre’yi, Trump’ın ve kendisinin Ukrayna’yla ilişkileri konusunda doğruyu söylediğine inandırıp inandırmadığına bağlı.
New York Times ise yayınladığı Peter Baker imzalı değerlendirmede, İstihbarat Komisyonu’nda dün ifade veren ve Başkan Trump ve yandaşlarının saldırılarına maruz kalan Yarbay Alexander Vindman ve Jennifer Williams’ın hala Beyaz Saray’da görev yaptıkları ayrıntısına dikkat çekiyor. Değerlendirmeye göre Vindman ve Williams, Trump ve yakın çevresindekiler tarafından “komplocu bürokratlar” ve “hainler” olarak lanetleniyor. Hatta Ukrayna asıllı olan Vindman, “çifte sadakatli göçmen” olarak suçlanıyor. Trump’ın daha önce de bakanları, eski yardımcılarını ve hükümet yetkililerini açıkça kötülediğinin altını çizen gazete, şimdiyse Beyaz Saray çatısı altında kendisi için çalışanlara isimlerini kullanarak saldırıda bulunduğunu kaydediyor. George W. Bush’un ulusal güvenlik danışmanlarından William Inboden, bu durumu, “Beyaz Saray kendi içinde yamyamlık yapıyor,” şeklinde ifade ediyor. Inboden, “Daha önce de Beyaz Saray’da birbiriyle çatışmaya giren çok yetkili oldu. Ancak şimdi Beyaz Saray, tarihte ilk kez, anayasal görevlerini yerine getirdikleri için kendi çalışanlarına açıkça saldırıyor,” diyor. Gazeteye göre bu saldırılar aynı zamanda Trump’ın Beyaz Saray’da görev yapanlara duyduğu güven eksikliğinin de açığa çıkması anlamına geliyor.
Wall Street Journal ise Taleban’ın biri Amerikalı diğeri Avustralyalı iki rehineyi üç yıldan uzun süren tutsaklıktan sonra serbest bıraktığını yazıyor. Habere göre yapılan rehine takası, 18 yıldır süren Afgan savaşını sona erdirebilecek müzakerelerin yeniden başlamasına ön ayak olabilir. Afgan hükümeti, Amerikalı Kevin King ve Avustralyalı Timothy Weeks’in özgürlüğüne kavuşması karşılığında örgütün en çok korkulan kolu Hakkani ağına mensup üç Taleban militanını serbest bıraktı. Bunlar arasında Taleban’ın en üst düzey komutanlarından, örgütün liderinin erkek kardeşi Anas Hakkani de var. Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, rehinelerin serbest bırakılmasının müzakerelere uzanan yolda olumlu bir gelişme olduğunu söyledi. Pompeo, “Taleban, iki profesörün serbest bırakılmasını iyi niyet gösterisi olarak kabul ediyor, Amerika bunu memnunlukla karşılıyor,” dedi. Dünkü rehine takası, Amerika’nın Afgan barış süreci özel temsilcisi Zalmay Halilzad‘ın haftalarca yürüttüğü çabaların bir sonucu. Halilzad’ın İslamabad ve Kabil’de yaptığı temaslar, Başkan Trump’ı Taleban’la görüşmelere yeniden başlamaya ikna etmeye odaklandı.
AMERİKANIN SESİ