43 yıl sonra gelen şehadet...

"Cezmi Özsezer'in şehit olmadığı ve o yıllardaki yasa ve yönetmelik gereği şehit sayılamayacağı"

43 yıl sonra gelen şehadet...




Kara Harb Okulunun 1978 mezunu devresi tarihi olduğu kadar her yönü ile ilginç bir devredir. Defalarca kıyıma uğradığı için görevdekilerin sayısı da çok azdı. Aralarında idam edilenler bile vardır. Ergenekon ve Balyoz kumpasına da uğradılar. Biz Kuleli'ye girdiğimiz yıl Harb Okulundan mezun olan 78'lilerin ilginç bir öyküsüne daha ulaştım...  Devre arkadaşları telefon ile ulaşıp ön bilgi verdikten sonra 43 yıl sonra şehitliği kabul edilen Cezmi Özsezer'in Samsun/Havza'da bulunan mezarını ziyaret için teklif de bulundular. Malumunuz "denetimli serbestlik"ten faydalanıp "şimdilik! içeri girmedik" lakin haftada 2 gün imza atıyoruz. Gidemedim kısacası... Kuleli'li şehid ağabeyimizin öyküsüne gelince;

1957 yılında Havza'da dünyaya gelmiş. İlk ve ortaokuldan sonra 1971 yılında Kuleli Askeri Lisesine girmiş. O yıllar 3 yıl. 1974 yılında mezun olup Kara Harb Okuluna başlamış. 1976 yılında İzmir-Urla'da bulunan Menteş Askeri Kampındaki eğitim sırasında el bombası atışı yaparken bombanın elinde patlamasıyla şehit olmuş. 2 Eylül 1976'da meydana gelen olaydan sonra cenazesi askeri tören ile memleketine uğurlanıp, defnedilmiş. Devre arkadaşları yıllıklarında bile "şehit" yazmışlar. Yıllar sonra tesadüfen Cezmi Özsezer'in resmi olarak şehit sayılmadığını öğrenince işin peşine düşmüşler. Cezmi'nin kardeşlerinden birisi, Kara Kuvvetleri Komutanlığına dilekçe ile başvurmuş. "Cezmi Özsezer'in şehit olmadığı ve o yıllardaki yasa ve yönetmelik gereği şehit sayılamayacağı" bildirilmiş. Bunun üzerine devre arkadaşları hukuki mücadele başlatmışlar. Ve şehadetini tescil edip 2 Eylül 2019 günü Havza'daki mezarını ziyaret ederek anma toplantısı düzenlediler.

Yıllardır bu sütunlarda "geç gelen adalet, adalet değildir" diye yazıyoruz. Canım memleketimde şehitlerin, gazilerin bile ayrıştırıldığı ortamda bu haber yüreğime su serpti...

Gelelim bir başka şehidimize. 1 Eylül 2006 tarihinde Hakkari/Çukurca Köprülü Sınır Taburunda Asteğmen olarak görevli iken, Susuz üst bölgesinde, takımı ile gece nöbeti sırasında PKK'nın hain saldırısı sonucu şehit olan Zeki Burak Okyay'ın romanı yazılıp, sinema filmi çekilmeli. Baba Sezai Okyay ile yıllar öncesine varan dostluğumuz sürüyor. Burak'ın cenazesinde anne-baba "hakkımızı helal etmiyoruz!" demişti. Gerekçelerini de "Ülkemizi bölüp parçalamaya çalışanlar, şehit kanları ile sulanan bu vatan topraklarını ona buna satanlar, yetim hakkı yiyenler ve sudan sebeplerle çocuklarını askere gönderemeyenlere, hakkımızı ölünceye kadar ve öldükten sonra da helal etmeyeceğiz" demişlerdi.

 

Sezai Okyay Bey, son derece duyarlı bir Türk vatandaşı tüm etkinliklere katılır. Dünya barış günü olarak ilan edilen 1 Eylül'de, oğlunun şehadetinin 14'ncü yılında Bursa/Pınarbaşı Şehitliğinde bir basın toplantısı düzenledi. Bir avuç seveni vardı Burak'ın... Ateş düştüğü yeri yakıyor... Sezai Bey 14 yıllık acısı ile aynı yerde. Bir kez daha "Hakkımızı helal etmiyoruz!" diye haykırdı. Üstelik 1 Eylül Dünya Barış Gününde... Ne diyelim "Varsın barışı, dünyanın nimetlerini paylaşanlar düşünsün!.."

 

 

 

 

 

 

Kaynak Yeniçağ: 43 yıl sonra gelen şehadet... - Yavuz Selim DEMİRAĞ