5 Soruda İsveç ve Finlandiya'nın NATO Üyeliği
Finlandiya'nın NATO üyeliği neden jeopolitik bir dönüm noktası?
5 Soruda İsveç ve Finlandiya'nın NATO Üyeliği
Finlandiya'nın NATO üyeliği neden jeopolitik bir dönüm noktası?
Onlarca yıl "askeri olarak tarafsız ve bağlantısızlık doktrinini" izleyen Finlandiya Cumhurbaşkanı ve Başbakanı, 12 Mayıs Perşembe günü NATO'ya "gecikmeksizin" katılmaktan yana olduklarını açıkladı.
Fransa ve Almanya, açıklamanın hemen ardından Finlandiya'nın bu kararını desteklediklerini bildirdi. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de, Finlandiya'nın niyetini doğrulaması halinde, "NATO içinde sıcak bir şekilde karşılanacağını ve katılım sürecinin sorunsuz ve hızlı ilerleyeceğini" söyledi.
Buna karşın, NATO içinde kaygılı sesler de yükseliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bunun "tehlikeli bir adım" olacağı yönündeki çekincesini açıkça dile getiren ilk NATO lideri oldu.
Bugün NATO Dışişleri Bakanları toplantısı Berlin'de, Finlandiya ve İsveç Dışişleri Bakanları'nın da katılacağı bir akşam yemeği ile başlayacak. Burada son mesajlar verilecek, son değerlendirme ve itirazlar dile getirilecek. Pazar günü de Finlandiya Hükümeti resmi kararını açıklayacak. Böylece Rusya'ya sınırı olan bu ülke için "tarihsel tarafsızlık doktrininin sonu" gelecek. Finlandiya'yı aynı statüdeki İsveç izleyecek.
Rusya'nın Kırım'ı ilhak ettiği 2014 yılından bu yana NATO ile yakın işbirliğine giren ülkede halkın yalnızca yüzde 25'i NATO üyeliğini destekliyor; Finlandiya'nın tarafsız kalması gerektiğini savunuyordu. Ukrayna savaşından sonra bu durum tümüyle tersine döndü, bu hafta başında yapılan son anket halkın yüzde 76'sının NATO üyeliğine destek verdiğini ortaya koydu.
Peki, Ukrayna savaşı jeopolitik dengeleri nasıl alt üst etti? Finlandiya neden bugüne kadar tarafsız kaldı ve neden bugün buna son vermeyi seçti? Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya katılması Avrupa, NATO ve Rusya ilişkilerini nasıl etkiler? İşte 5 soruda Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliği hakkında merak edilenler:
1- Finlandiya neden bugüne kadar NATO'ya katılmadı?
Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya katılımı "organizasyon için olduğu kadar bu ülkeler için de önemli bir dönüm noktası" olacak. NATO'nun sınırları Rusya'ya dayanacak ve NATO, Helsinki'nin hemen karşısındaki St. Petersburg ile yüz yüze gelecek.
Finlandiya tarihsel olarak, jeopolitik söyleme "Finlandiyalaşma" terimini armağan edecek kadar Rus komşusu ile iyi geçinen, tarafsız bir ülkeydi. Uzun bir süre İsveç egemenliği altında kaldıktan sonra, 1809'dan itibaren Rus egemenliği altına geçti. Rus Devrimi'yle birlikte, 1917'de bağımsız oldu. İkinci Dünya Savaşı sırasında ülke, SSCB tarafından saldırıya uğradı, ancak SSCB Finlandiya'yı ilhak etmeyi başaramadı. Finlandiya, St. Petersburg'un kuzeyindeki Karelya savaşından ağır hasar alarak çıktı ve 87 bin askerini kaybetti. Almanya ile SSCB karşıtlığında birleşen Finlandiya, 2. Dünya Savaşı'nda Almanya'nın müttefiki oldu. Nazi Almanyası savaşı kaybetmeye başlayınca, Finlandiya, Stalin'le barış imzalayarak Alman ordusu Wehrmacht'ı geri püskürttü.
Bundan sonra Fin liderler, Sovyet saldırganlığına karşı kendilerini koruyamadıkları için SSCB'ye doğrudan karşı çıkmamayı seçerek, Rus dış politikasına ilişkin önemli tavizleri kabul ederek ülkelerinin bağımsızlığını koruma politikası izledi. Bu tarafsızlık politikası 5,5 milyon nüfuslu Finlandiya'nın gerçek ağırlığıyla orantısız bir diplomatik etki elde etmesini sağladı.
Bu tarafsızlık 1948 Finlandiya-Sovyet Antlaşması, özellikle "iki ülkenin hiçbirinin komşusuna karşı bir ittifaka katılmamasını garanti eden bir dostluk, işbirliği ve karşılıklı yardım anlaşması" şeklinde imza altına alındı. Sonuç olarak, bu anlaşma nedeniyle Finlandiya Marshall Planı'na katılamadı ve ertesi yıl NATO'nun kurulmasını resmileştiren Kuzey Atlantik Antlaşması'nı da imzalamadı.
2- Neden şimdi NATO'ya katılmak istiyor?
Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö ve Başbakan Sanna Marin ortak bir açıklama yayınlayarak, katılma gerekçelerini, "NATO üyesi olmak Finlandiya'nın güvenliğini güçlendirecektir, bir NATO üyesi olarak Finlandiya ittifakı bir bütün olarak güçlendirecek" sözleriyle açıkladı. Ukrayna'daki savaş, Fin kamuoyunu sadece birkaç ay içinde tamamen alt üst etti. Anketlere göre, 5,5 milyon nüfuslu Finlandiya halkının yüzde 75'inden fazlası, parlamentodaki 200 milletvekilinin çok büyük bir çoğunluğu NATO üyeliğini destekleyen kampa geçti. Yalnızca 10 kadar milletvekili NATO'ya katılmanın "tehlikeli sonuçlar doğuracağını" ve Finlandiya'nın "tarafsız kalması" gerektiğini savunuyor.
İki ülkenin tarafsızlık anlaşıyışı fark gösteriyor. İsveç için bu siyasi ve ideolojik bir seçim ve neredeyse 200 yıldır böyle devam ediyor. Finlandiya içinse bu, Avrupa'nın Sovyet bloğu ile Batı bloğu arasında bölünmesi sırasında, Soğuk Savaş'ın başlangıcında dayatılan bir seçim olma özelliğini taşıyor.
Finlandiya'nın Rusya ile hiçbir toprak anlaşması yok, ancak Kırım'ın ilhakından bu yana NATO'ya yakınlaşan Finlandiya, giderek Rusya'nın belirsiz tavrından daha çok endişe duyuyor ve toprak bütünlüğünü korumanın en büyük yolunun NATO kalkanına sığınmak olduğuna inanıyor. Helsinki'nin 2016'daki NATO'ya katılma projesi, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin'in sert açıklamalarından sonra başarısız oldu.
Hükümet geri adım attı, ancak ABD ile işbirliğini de yoğunlaştırmaya devam etti. Özellikle, askeri teçhizat tedarik politikasında sıkı işbirliği yapıldı. Finlandiya, ordularını diğer NATO ülkelerininkilerle uyumlu hale getirmek amacıyla Amerikan F-35 savaş uçakları satın aldı.
3- Avrupa'daki jeopolitik dengeleri nasıl etkiler ?
Finlandiya, Rusya ile 1300 kilometrelik ortak sınırı paylaşıyor. Bu AB'nin Rusya ile olan en uzun sınırı. Bu nedenle Atlantik Paktı'na katılması, NATO sınırlarını Rusya sınırına kadar taşımak anlamına geliyor. Bu sembolik değişim son derece etkin bir şekilde NATO'nun askeri gücünü pekiştiriyor. Finlandiya, küçük nüfusuna rağmen modern ve aktif bir orduya sahip. Bir taraftan tarafsızlık doktrinini uygularken, diğer taraftan da ordusunu sürekli canlı tutmayı ve modernize etmeyi ihmal etmedi. Avrupalı askeri uzmanlar hep şaka yollu, "Avrupa'da iki ülke her an savaşa hazırdır. Finlandiya ve İsviçre. Onlarla şaka yapmaya gelmez" diyerek bu durumu anlatır. Finlandiya, her an harekete geçirebilecek ve silahlandıracak 1 milyon rezerv askeri güçlük donanıma sahip.
4- Uluslararası toplum nasıl karşıladı ?
NATO'da, Finlandiya kararı uzun süredir hazırlanıyor ve bekleniyordu. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Fin hükümetinin ortak açıklamasını anında destekleyen açıklamalar yayınladı. ABD Senatosu'ndan yetkililer de bu üyeliği destekleme sözü verdi. Ancak karşı cephede ilk ses Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan geldi. Erdoğan, Yunanistan'da olduğu gibi yeni bir hata yapılmasına karşı olduklarını belirterek, "İskandinav ülkeleri ne yazık ki terör örgütlerinin adeta misafirhanesi gibi" sözleriyle bu karara karşı olduklarını dile getirdi. Finlandiya ve İsveç hükümetleri, Ankara ile temasa geçerek konuyu görüşeceğini açıkladı.
Rusya da Finlandiya'nın bu seçimini şiddetle eleştirdi. Kremlin sözcüsü Dimitri Peskov "NATO'nun genişlemesi ve İttifak'ın sınırlarımıza yakınlaşması, dünyayı ve kıtamızı daha istikrarlı ve daha güvenli yapmaz" dedi. Peskov, Finlandiya'nın NATO'ya girmesini bir tehdit olarak görüp görmeyeceği sorusuna "kesinlikle" yanıtını vererek, "Rusya'nın tepkisi bu sürecin pratik sonuçlarına, askeri altyapının sınırlarımıza doğru ilerlemesine bağlı olacaktır" dedi.
5- Finlandiya ve İsveç ile NATO ne kazanacak?
Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin gerekçelerinden birisi de, NATO'nun kendi sınırlarına dayanmasıydı. Ancak Ukrayna müdahalesinin ardından bugün yalnızca Ukrayna değil, Finlandiya ve İsveç de NATO'nun kapısını çalmaya hazırlanıyor. Tüm jeopolitika uzmanları, bunun Rusya'nın büyük bir başarısızlığı olduğu görüşünde birleşiyor.
İsveç'e gelince, Rusya'nın oluşturduğu tehdit algısı Finlandiya ile aynı değil. İsveç'in Rusya ile sınırı yok. Bu da Rusya ile uzun bir sınıra sahip Finlandiya'yı daha hızlı davranmaya itti. İsveç'te tartışmalar devam ediyor. Finlandiya'dan sonra, Cuma günü İsveç de NATO üyeliğine doğru büyük bir adım attı. Hükümet ve parlamentodaki partiler tarafından hazırlanan bir raporda, NATO üyeliğinin "askeri çatışmaları tetikleme eşiğini yükselteceği ve dolayısıyla caydırıcı bir etkisi olacağı" sonucuna varıldı.
Moskova'dan gelen tehditlere karşı İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde, "tepki olarak konvansiyonel bir askeri saldırıya uğramayacağımızı tahmin ediyoruz" dedi. Finlandiya da, Rusya'nın uyarılarına rağmen, bir kez NATO kalkanı altına girerse, Rusya'nın daha fazla ileri gidemeyeceğine inanıyor.
Katılım durumunda, bu iki ülke, Antlaşma'nın 5. Maddesi'nde öngörülen ortak güvenlik garantisi kapsamında olacak. İkincisi, bir üyeye karşı herhangi bir saldırı, tüm üye ülkelere saldırı olarak kabul edilecek. Böyle bir senaryoda, her iki ülke de, NATO üyesi ülkelerden yardım talep edebilecek. Ayrıca, Finlandiya ve İsveç, nükleer bir güç olan Rusya'ya karşı, NATO'da bulunan üç nükleer güç ABD, İngiltere ve Fransa'nın nükleer şemsiyesinden faydalanacak.
Bölgesel düzeyde bakıldığında, İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya katılımı, Baltık Denizi'ni bir tür "NATO gölü" yapacak, Baltık gölü Rusya ve NATO üyesi ülkeler tarafından çevrelenecek. Bu gelişme bu iki ülke kadar, NATO'ya da Baltık ülkelerini daha iyi savunma olanağı vermesi açısından bir dönüm noktası olacak.