5G ile Makinalar Arası İletişimin Önü Açılıyor

Daha Az Enerji ile Daha Yüksek Veri Aktarımı

5G ile Makinalar Arası İletişimin Önü Açılıyor


Gerçek zamana en yakın iletişimin önünü açacak 5G teknolojisi ile akıllı telefonların yerini akıllı otomobiller alacak ve sağlıkta giyilebilir teknolojilerin önü açılacak.

5G Teknolojisi Makinalararası İletişimin Önünü Açacak ve İstanbul’un Enerji Tüketimi Tahmin Edilebilecek

‘Yeni paradigma: Dijital Dünya Düzeni’ başlıklı oturumu 5 Haziran Cuma günü Milliyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Şükrü Andaç’ın moderatörlüğünde gerçekleştirildi. ‘5G; endüstride, bankacılıkta, otomotivde, enerjide, sağlıkta, şehirlerde neleri değiştirecek?’, ‘Üretimin aksamaması için robotların daha hızlı biçimde fabrikalarda yer alamsı nasıl sağlanacak?’, ‘Elektronik ticaretin payı artacak mı?’ ‘Dataizm: Verinin gücü ne kadar artacak?’ başlıklarının konuşulduğu oturum, Forum İstanbul’un en çok ilgi ve izleyici çeken oturumu olarak kayıtlara geçti. Oturumda Inventram Genel Müdürü Cem Soysal, Nokia Türkiye Genel Müdürü Özgür Erzincan, Etiya CEO’su Aslan Doğan ve Melek Yatırımcı Ebru Dorman görüşlerini paylaştı.

İlk olarak sözü alan Inventram Genel Müdürü Cem Soysal’ın dönüşümün insandan başladığını, günümüzde ise dönüşümün en önemli sürükleyicisinin 5G olduğunun altını çizdi. Soysal; bugün 34 ülke 5G teknolojisine sahip olduğunu, 119 ülkenin ise geçiş aşamasında olduğunu hatırlattı.

Daha Az Enerji ile Daha Yüksek Veri Aktarımı

5G için daha az enerji ile daha yüksek veriyi iki nokta arasında aktarmanın mümkün olacağını belirten Soysal, “5G’nin etkileyeceği belli başlı sektörlerden ilk bankacılık olacak. Bugün her yerden işlem yapabilmek imkanı sunan bankacılık sektörü, 5G ile birlikte daha fazlasını sunacak bizlere. Çünkü büyük çaplı, karmaşık veriler işlenebilecek ve akıllı asistanlar her yerde karşımıza çıkacak. Otomotivde ise SIM kartlı araçlar dönemi başlayacak. Otomobiller akıllı araçlara dönüşecekler. Akıllı bir ekran olacak aracınızın camı her türlü bilgiyi size sunabilecek kabiliyete sahip olacak. Enerjide ise doğru planlama ve ihtiyacın öngörülebilmesi akıllı şebekelerle mümkün olacak. Böylece her bölgenin, şehrin hatta ülkelerin enerji ihtiyaçları öngörülebilecek ve enerji verimliliği planlamaları yapılabilecek. Sağlıkta ise tamamen giyilebilir teknolojiler hayatımızda olacak. Böylece uzaktan teşhis ile coğrafyadan bağımsız sağlığı konuşacağız.” sözleri ile 5G’nin bu 5 sektördeki dönüşümü nasıl gerçekleştireceğini detaylandırdı.

5G ile Makinalar Arası İletişimin Önü Açılıyor

Akıllı araç ve dijital para konularının aslında insan hayatındaki sınırları kaldırmaya yönelik teknolojiler olduğunu hatırlatan Nokia Türkiye Genel Müdürü Özgür Erzincan, 5G’nin hayatımızda hızlı iletişim imkanının yanı sıra kritik olan noktanın makinalar ile makinalar arasındaki iletişim için gerekli altyapıyı sağlaması olduğunu belirtti.

5G’nin getireceği yeniliğin devrimsel nitelikte olduğunu vurgulayan Erzincan, “5G altyapısı ile gecikme sürelerinin çok azalması, gerçek zamana yakın bir iletişim sağlanma imkanımız olacak. Bu etkileri nedeniyle 5G birçok ülke tarafından stratejik bir alan olarak görülüyor. 5G’nin diğer bir yenliği ise güç tüketimini çok azaltmak olacak. Yani herhangi bir elektrik kaynağına bağlı olmadan bir sensör 10 yıl boyunca üzerindeki pil ile çalışabilecek. Bu da bugün milyonlarlar olan sensör sayısının ileride milyarlara ulaşması anlamına gelecek.” sözleri ile bugün toplanan verinin gelecekte çok daha fazlasının toplanacağını ifade etti.

5G’nin endüstrilerin esneklik kabiliyetini artıracağını da vurgulayan Erzincan, “Robotlar programlanan işler yapıyorlar. 5G, robotların birbirleri ile iletişiminin yanı sıra, onlardan alınacak geri bildirimler ile hızla ve yeniden programlama imkânı verecek. Cihazlardaki arıza, bakım gibi bilgilere ilişkin önceden bilgi sahibi olma avantajımız olacak. Daha esnek bir üretim şansı sunacak. Fabrikaların sadece çatı, duvar ve tavandan oluşacağı bir gelecek bizleri bekliyor.” dedi.

Dijital Dönüşümde Kültür Adaptasyonu Kritik Eşik

Dijital dönüşümün bir gerçeklik olduğunu hatırlatan Etiya CEO’su Aslan Doğan, bu süreçte dijital stratejinin belirlenmesinin ve yerelde değil, küreselde var olan fırsatların nasıl kullanılabileceğinin ve bu çerçevede teknolojinin nasıl değerlendirilebileceğinin önemine değindi. Dünyadaki örneklerin yanı sıra dijitalleşme anlayışının Türkiye’de iş modelleri tasarımı ile var olanı değiştirmek ya da teknolojiyi uyarlamak üzerine kurgulandığını belirten Doğan, “Stratejiden bağımsız belli adaptasyon çalışmaları var. Bugünün girişimcileri için en çok gözden kaçan şey mevcut fırsat: Sahip olduğum DNA ile iş modelimi oluşturup, dünyanın başka bir yerine nasıl götürebilirim, orada nasıl uygulayabilirim. Bu göz ardı ediliyor. Yalınlaşma, strateji ve kültürün uyumu oldukça önemli. Bir strateji oluşturulabilir, ancak önemli olan kültürün inşa edilmesi en önemli konulardan birisidir. Birçok kurumda gördüğüm şeylerden biri de kültürün kültürüne adaptasyonu sağlanması” dedi. Doğan kültür adaptasyonunun sağlanmadığı projelerin 84’ü, dijital dönüşüm projelerinin ise de büyük bir kısmının başarısız olduğunu altını çizdi.

“Girişim Sermayesi Yatırımları Yapmak, Uzmanlık Konusu”

Girişim sermayelerinin her zaman riskli yatırım kategorilerinde olduğunu, bireysel yatırımcıların kaybetmeyi göze aldıkları miktarı teknoloji girişimlerine yatırmalarının önemine dikkat çeken Melek Yatırımcı Ebru Dorman, bu alana dönük yatırımların portföy yaklaşımı ile yapılması gerektiğini hatırlattı.

Bu alana yeni dahil olacakların, melek yatırımcı ağını inceleyerek ya da mevcut melek yatırımcı gruplarına üye olarak alan adım atabileceğini belirten Dorman, “Madalyonun diğer yüzü ise şudur: Girişim sermayesi yatırımları yapmak bir uzmanlık konusu. Uzman ekibi bir araya getirmeden bir fon kurmak çok yanlış bir strateji olabilir. Önerim, hali hazırda kurulu olan ya da yeni kurulan gruplara yatırım yaparak bu dünyaya adım atmaları yönünde.” dedi.

Her start-up’ın ihtiyacı olan fonları, büyüme ve yatırım ihtiyaçlarına göre planlamaları gerektiğini hatırlatan Dorman, başarının sırrının yurt dışına açılmak olduğunun altını çizdi. Bunun için de “Ben nasıl global olabilirim?” sorusunun sorulması ile başlanabileceğinin belirten Dorman; kendisinin yatırımcı yaklaşımında sadece finansman olmadığını, entelektüel, duygusal ve sosyal sermayeyi de yanında götürdüğünü ve böyle yatırımcıların da start-up’lar için büyük şans olduğunun altını çizdi.