Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA)’nin Cumhuriyet öncesi, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde hizmete girdiğinin ve Birinci Dünya Savaşı yıllarında Çanakkale’den getirilen ağır hastaların bakımı için tahsis edildiğini hatırlatan Milletvekili Fikret Şahin, ‘’ Savaş dönemlerinde Gülhane doktorları cephelere dağılarak aktif olarak savaşa katılmışlardır. Cumhuriyet’in kurulmasının ardından ise Gülhane, Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı olarak, genel askeri tababetin uygulandığı ve tıp biliminin geliştirilmesi için tıp akademisi olarak tanımlanmıştır. GATA, 35 hastanesi, 600 sağlık merkezi ve sefer görev hastaneleri ile hizmet etmekteyken, 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra bu hastaneler ve sağlık birimleri kapatılmıştır. Sıhhiye birimi ordumuzun muharebe, piyade, topçu, tankçı gibi ayrılmaz bir parçasıdır. Bu birimin alt yapısı paramparça edilmiş, yılların deneyimi ve birikimi heba edilmiştir. Diğer kurumlarımızda olduğu gibi TSK’nin gelenekleri de hiçe sayılmış, kurumsal hafızası yok edilmiştir. Tüm Dünya’da olduğu gibi askeri hastaneler ve askeri hekimlik bir ihtiyaç ve zorunluluktur. Hele bir de bizim gibi zor bir coğrafyada yer alan ve terörle mücadele eden bir ülkede ordumuzun mutlaka askeri hastanelere ihtiyacı vardır. 600.000’den fazla askeri olup askeri hastanesi olmayan başka bir ülke var mıdır?’’ ifadelerini kullandı. 

Askeri hekim ihtiyacının görmezden gelinmesinin bedelinin ağır olduğunu da vurgulayan Şahin şunları söyledi; 

‘’Askeri sağlık personeli, düzenli olarak özellikle terörle mücadele gibi askeri eğitimleri almakta ve bunların tatbikatlarına katılmaktadır. Böylece askeri hekimler, askeri eğitimi ve hekimlik eğitimini bir arada almaktadırlar. Bugün yurt içinde ve dışında operasyonlara katılan Mehmetçiklerimizin yanında askeri sağlık eğitimi almış personel bulunmalıdır. Askeri hekimlerin bulunduğu timlerde savaşan askeri personel, böylece sağlık personellerini de korumak zorunda kalmayacaklardır. Türk Silahlı Kuvvetleri, 1974’te Kıbrıs’ta soydaşlarımıza karşı zulmü durdurmuş, oradaki Türklerin özgürlüklerine kavuşmasını sağlamıştır. 2000’li yıllara gelindiğinde ordumuz, teröristleri takip ederek ve onlarla sıcak temasa girerek terörü bitirme noktasına getirmiştir. Aynı şekilde Mehmetçiğimiz, Kardak Kayalıklarındaki oyunu bozmuş, vatanın bölünmez bütünlüğünü tüm Dünya’ya göstermiştir. Tüm bu tarihi olaylarda Mehmetçiklerimiz şehadete yürürken yanlarında askeri hekim, birliklerinde tabip, geride ise askeri hastanelerin olduğunu biliyorlardı. Böylece Mehmetçik, arkasında devletimizin gücünü hissederek vatan savunmasını yerine getiriyordu. Türkiye ateş çemberinin ortasındayken, bölücü terörün birçok farklı şekliyle aynı anda mücadele ederken, dünyada eşi benzeri olmayan ve uzmanlık alanında dünyaya örnek olan askeri hastanelerimizin sivilleştirilmesi kararı doğru değildir. Yurt içi ve dışında birçok zorlu operasyona çıkan askerlerimizin yanında askeri saha tecrübesi olan hekimlerin yer alması daha doğru ve güvenli olacaktır. Askeri hastaneler bugün bir ihtiyaçtır ve derhal tekrar hizmete açılmalıdır.‘’ 

CUMHURİYET