AB-Türkiye ilişkileri Avrupa seçimlerinden nasıl etkilenir?
“Türkiye AB içindeki yeni dalgaları yakalamalı”
AB-Türkiye ilişkileri Avrupa seçimlerinden nasıl etkilenir?
BRÜKSEL/ PARİS —
Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağın pek çok ülkede büyük ilerleme kaydederek ön sıralara yerleşmesi, “yeni” Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkilerinin nasıl bir sürece gireceği sorusunu gündeme getirdi.
Göç ve İslam karşıtı aşırı sağ grupların güçlenmesinin, AB’nin genişleme politikalarını daha da zora sokmasına ve Türkiye’nin AB ile ilişkilerini zorlaştırmasına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. Ancak diplomatlar, politikacılar ve uzmanlar yeni dönemde, güvenlikten yeşil dönüşüme ya da Ukrayna savaşı gibi jeopolitik gelişmeler çerçevesinde, her alanda işbirliğinin sürdürülmesinin her iki taraf için önemini vurguluyor.
AB’li yöneticiler, Brüksel’deki Türk diplomatlar ve uzmanlar, seçimlerin ardından Avrupa Parlamentosu’nda oluşan yeni aritmetikte sağ ve aşırı sağın güçlenmesinin, Ankara ile Brüksel arasındaki ilişkileri nasıl etkileyeceğini yorumladı.
VOA Türkçe’ye konuşan üst düzey bir Türk diplomat, AB ülkelerinde seçimlere ortalama yüzde 51 oranında katılım gerçekleştiğine dikkat çekerek Avrupa Parlamentosu’nda oluşan yeni tabloyu değerlendirdi.
Aşırı sağ ve muhafazakar partilerin, oy oranlarını arttırmış olsalar da, Avrupa Parlamentosu kompozisyonunda kökten bir değişikliğe yol açmadığı görüşünü dile getiren Türk diplomat, üye ülkelerden merkez sağ partileri biraraya getiren Avrupa Halk Partisi’nin (PPE) AB genelinde oy oranını arttırarak parlamentodaki en güçlü siyasi grup pozisyonunu pekiştirdiğini söyledi.
Türk diplomat, “Bu tabloda bağımsız üye sayısı dikkat çekici ve bağımsızlarca Komisyon Başkanı’nın seçiminde nasıl oy kullanılacağını beklemek gerek. Bu bağımsız üyelerin çoğunun radikal sağ partilerden geldiklerini söyleyebiliriz. 15’i Almanya İçin Alternatif (AfD) ve 10’u ise Fidesz’e mensup görünüyor. Genel olarak AP’deki yeni tablo beklendiği kadar olumsuz şekillenmemiş diyebiliriz” sözleriyle tabloyu yorumladı.
Türk diplomat, Türkiye kökenli üyelere ilişkin de bilgi aktararak, “Bulgaristan’daki soydaş partisi Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin bu seçimde 3 sandalye elde ettiği görülmektedir. Henüz isimler açıklanmamış olsa da, olası sandalye dağılımında, İsveç’te Evin İncir ve İlan de Basso’nun, Almanya'da ise Engin Eroğlu ve Özlem Demirel’in tekrar seçilmesini bekliyoruz” diye konuştu.
“AB ile Türkiye’nin stratejik diyaloğa girmesi gerekiyor”
AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer Landrut, Avrupa Parlamentosu’nda (AP) ortaya çıkan tablonun ardından Avrupa içi tartışmalar ne olursa olsun, gelecek on yıl için “güvenlik” alanı başta olmak üzere, Ankara ile AB arasında stratejik diyalog gerekliliğinin altını çizdi.
Türkiye’den gelen gazetecilerle Brüksel’deki buluşmasında konuşan Landrut, Ukrayna savaşına atıfta bulunarak, Rusya’nın nükleer güce sahip bir ülke olarak Avrupa’nın ortasında bir savaş yürüttüğüne işaret etti.
AB Türkiye Delegasyonu Başkanı, “Şu ana kadar, Avrupa’nın güvenlik mimarisine Türkiye’nin entegrasyonu konusunda yeterli bir tartışma yapılmadı. Oysa Ukrayna’daki savaş Türkiye’yi de çok yakından ilgilendiren bir konu. Ukrayna konusu Avrupa gündemini domine etmeye devam edecek. Biz bu konuda Türkiye ile AB arasında nasıl bir işbirliği olabileceğini değerlendirmeliyiz” dedi.
AP’deki grupların öncelikli olarak Avrupa içi konulara odaklanacağını belirten Nikolaus Landrut, bu döneme özellikle 720 üyenin 361’inin (salt çoğunluk) oyuyla belirlenecek yeni AB Komisyonu Başkanı’nın seçilmesine müzakerelerin damga vuracağını belirtti.
Landrut, mevcut başkan Ursula von der Leyen’in yeniden aday olduğu seçimlerde “özgür iradeleriyle oy kullanacak üyelerin, kendi grupları ya da kendi hükümetleriyle aynı doğrultuda oy kullanmayabileceklerine” dikkat çekti.
AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Landrutseçimlerin ardından Avrupa Birliği’nin ekonomisini ilgilendiren yeşil dönüşüm gibi büyük önem içeren konulara da odaklanacağını kaydetti; “Türkiye AB için çok önemli ama AP’deki gruplar açısından öncelikli tartışma konusu Türkiye olmayacak” görüşünü paylaştı.
“Uzakta kal ama bizimle kal”
Avrupa Parlamentosu’nun bulunduğu Fransa’nın Strazburg kentinde yaşayan Strazburg Üniversitesi’ndan siyaset bilimi uzmanı Prof. Samim Akgönül ise, Avrupa Parlementosu içinde merkez grupların çoğunluğu elinde tutmayı aşardığının altını çizdi.
Akgönül, “Avrupa’da bir deprem oldu ama aşırı sağ AP’nin iki temel grubu olan (muhafazakar sağ grup Avrupa Halk Partisi) PPE ve (sosyal demokrat grup) S&D’yi yerinden sarsamadı. Avrupa’da bu sonuçlarla birlikte bir kırılma yaşanacak. Önemli değişiklikler olacak ancak bu AP’nin radikal bir şekilde değiştiği anlamına da gelmiyor.” dedi.
Bu yeni tabloda Türkiye’nin AB üyeliği konusunun “gündeme dahi gelmeyeceğini” savunan Akgönül, “Türkiye’nin AB üyeliği zaten Brüksel’in gündeminde yoktu. Bu sonuçlarla bu eğilim teyit edilmiş oldu. Şimdi daha güçlü bir ‘sağ-aşırı sağ’ parlamento ortaya çıktı. AB sanırım bu yeni dengelerle Göç ve İltica Paktı’nı revize eder.” öngörüsünde bulundu.
AB’nin önümüzdeki dönemde ekonomik konular ve 7 yıllık bütçeye odaklanacağını belirten Akgönül, Aşırı sağın güçlenmesiyle uzunca bir süre tam üyelik konusu gündeme gelmez. Ancak bu Türkiye ile stratejik ilişkilerin öneminin azalacağı anlamına da gelmiyor. Uzaktaki bir Türkiye ile son derece önemli stratejik ortaklık sürecektir. Yani Türkiye’ye ‘tam üyelik’ yerine ‘uzakta kal ama bizimle kal’ demeleri daha güçlü bir olasılık” diye analiz etti.
“Türkiye AB içindeki yeni dalgaları yakalamalı”
TÜSİAD’ın AB-Brüksel Temsilcisi Dilek Aydın da bu sonuçlar karşısında, “merkezin birlik içinde ve kararlı durabilmesinin, aşırı sağın öncelikleri yerine AB’nin belirdiği önceliklere ne kadar uyacağının” belirleyeceğini söyledi.
Aydın, “Merkez aşırı sağ söylemi bırakacak mı? Kendi ana gündemine dönecekler mi? Bundan sonraki dönemde yeşil dönüşümün hem sanayi hem sosyal ayağının dengelenmesi gibi orta ve uzun vadede atılacak adımlara dönecekler mi? Bu tercihler AB’nin geleceğini de belirleyecek” dedi.
AB içindeki yeşil dönüşüm, yeni ticaret eğilimleri, yeni sosyal hareketler gibi “yeni dalgaları” Türkiye’nin de yakalamasının önemine vurgu yapan Dilek Aydın, “AB yolunda belli adımların atıldığı bir dönemdeyiz. 8 Temmuz’da ticaret işbirliği toplantısı olacak. Yeşil dönüşüm önemli, bununla ilgili bütün bu gündemler izlenmeli” dedi.
Genişleme politikasının aşırı sağın yükseldiği bu parlamentoda çok daha zorlu geçeceğini belirten Aydın, “Ama diğer büyük dosyalarda işbirliği yapılabilir. Türkiye’nin bu yeni gündemi kaçırmaması, yakın izlemesi çok önemli” diye konuştu.