ABD Çin’le niçin gerilim istiyor?
TAYVAN’IN İŞİ ZOR
ABD’nin Tayvan’ı kullanarak Çin’le ilişkileri germesi, birkaç gündür dünyanın gündeminde. Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan’ı ziyaret etmesiyle başlayan gerginlik, Çin’in attığı bir dizi adımla sürüyor. Belli ki daha da sürecek. Konuyu çok yönlü inceleyelim...
Jeopolitik açıdan, ABD’nin Çin’i yakın çevresinden kuşatmaya, çevrelemeye yönelik hamlelerinin yeni bir halkası bu gerilim. ABD, her ne kadar Tayvan’ı devlet olarak tanımasa da bu konuyu sürekli kaşıyor. 2020 yılında da sağlık bakanını yollamıştı Tayvan’a. Çin’le imzaladığı anlaşmalara uymayarak bu adımları atan ABD’nin niyetlerinden biri de bu gerilimi gerekçe göstererek Pasifik’teki askeri yığınağını artırmak. Çin’e ve dünyaya gözdağı vermek. ABD emperyalizmi dünyayı karıştırmadan, ülkeleri, ulusları birbirine kırdırmadan, sorun yaratmadan, silah satmadan, başkalarının topraklarını işgal ve talan etmeden ayakta kalamaz çünkü.
Güvenlik açısından bakıldığında, ABD’nin son yıllarda, Çin’e karşı, bölgedeki ittifak ilişkilerini geliştirmeye, ittifak sayısını artırmaya, müttefiklerini çeşitlendirmeye çalıştığı dikkat çekiyor. Kısaca ANZUS olarak bilinen, Avustralya, Yeni Zelanda ve ABD’den oluşan ittifakın işlevsiz kalması nedeniyle, ABD son yıllarda önce QUAD ittifakına (ABD, Avustralya, Japonya, Hindistan), ardından da AUKUS ittifakına (Avustralya, Birleşik Krallık, ABD) öncülük etti.
Ekonomik açıdan bakıldığında, ABD’nin önceki başkanı Donald Trump döneminde Çin’e karşı aldığı önlemlerin umulanı vermediği, başlattığı ticaret savaşlarının ters teptiği hafızalarda. Çin, yükselişini sürdürüyor. ABD’nin ise gerileyişi devam ediyor.
İç siyaset açısından bakıldığında, bu yıl kasım ayında ABD’de Kongre ara seçimleri yapılacak. ABD’de ekonomik göstergeler kötü, salgın hastalıkla mücadele iyi gitmiyor. ABD Başkanı Biden bu yüzden hem kamuoyunun dikkatini içeriden dışarıya çevirmek hem de bir dış politika başarısı elde etmek için acele ediyor. Afganistan, Irak ve Ukrayna’da ABD’nin umduğunu bulamadığı dikkate alındığında, Tayvan konusunu ABD’nin aynı zamanda iç siyasetine yönelik bir hamle olarak da yorumlamak mümkün.
TAYVAN’IN İŞİ ZOR
Tayvan; 23 milyon nüfuslu, 36 bin kilometrekare yüzölçümüne sahip, kişi başına düşen gelirin 36 bin dolar olduğu dinamik bir ekonomi. Dünyada 15 devlet tarafından tanınıyor. Avrupa’da tanıyan tek devlet, Vatikan. Elektronik çip üretiminde dünyada ilk sırada gelen Tayvan (üretimin yaklaşık üçte ikisini yapıyor), gelirinin yüzde 70’ini ihracattan elde ediyor. Ancak Tayvan dış ticaretinde Çin’in ağırlığı düşünülürse, Çin’in aldığı önlemler ve koyduğu yaptırımlar nedeniyle, Tayvan’ın işinin bundan sonra çok daha zor olduğunu söylemek abartılı olmaz. O nedenle bu gerçeği gören pek çok ülke, elektronik çip konusunda farklı arayışlara, alternatif tedarikçilere yöneldi.
Kısacası, ABD, gerilimden besleniyor. Tayvan’ı, Çin’i kuşatmak ve kışkırtmak için öne sürüyor. Fakat nesnel olarak bakıldığında, ekonomik göstergelere bakıldığında, değişen kuvvet dengesine bakıldığında, gelişen ittifak ilişkilerine bakıldığında ABD’nin başarı şansı görülmüyor.
BARIŞ DOSTER / CUMHURİYET