ABD ‘Soykırım’ı Tanırsa Türkiye'yle İlişkileri Ne Olur? 

‘’Tanımanın er ya da geç olmasını bekliyorum’’

ABD ‘Soykırım’ı Tanırsa Türkiye'yle İlişkileri Ne Olur? 




ABD ‘Soykırım’ı Tanırsa Türkiye'yle İlişkileri Ne Olur? 


Ermeniler’in soykırımı anma günü ilan ettiği 24 Nisan yaklaşırken, ABD’de yeni yönetimden beklentiler arttı. ABD Kongresi’nin her iki partiden 100’ün üzerinde üyesi Başkan Joe Biden’a Çarşamba günü bir mektup göndererek, 24 Nisan’da yapacağı açıklamada 1915 olaylarını “Ermeni soykırımı” olarak resmen tanıması çağrısında bulundu. Reuters, Wall Street Journal gibi yayın kuruluşlarına bilgi veren bazı Amerikalı yetkililer de Başkan Biden’ın “soykırım” ifadesini kullanabileceğini söyledi.

Joe Biden, 2020 yılı seçimlerinde başkan adayı olduğu dönemde Ermeni tehciri sırasında hayatını kaybeden Ermeniler’i anmış, 1915 olaylarının soykırım olarak kabul edilmesi çabalarını destekleyeceğini söylemişti.

Biden, o dönemde paylaştığı Twitter mesajında, "Bugün, Ermeniler'in Metz Yeghern, Ermeni Soykırımı sırasında karşı karşıya kaldıkları zulmü hatırlıyoruz. Ermeni Soykırımı'nı kabul eden bir karara destek verme taahhüdünde bulunuyorum, evrensel insan haklarını öncelik sıralamasının en üzerinde tutacağım" demişti.

VOA Türkçe’nin konuştuğu uzmanlara göre Biden yönetiminin 1915 olaylarını Ermeni soykırımı olarak tanıması ihtimali yüksek ancak sonuçları Türk-ABD ilişkileri açısından yıkıcı olmayabilir.

2019 yılı Aralık ayında 1915 olaylarını 'soykırım' olarak tanıyan tasarı hem Temsilciler Meclisi hem Senato tarafında kabul edilmişti. Trump yönetimi ise ABD Kongresi'nde alınan kararlara katılmadıklarını, Başkan Trump'ın "kitlesel mezalim" değerlendirmesinin halen geçerli olduğunu açıklamıştı.

ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris de 2019'da senatörler Bob Menendez ve Ted Cruz ile birlikte ABD Senatosu'na 1915 olaylarını soykırım olarak tanıması için önerge vermişti.

Demokrat Senatör Bob Menendez ile Cumhuriyetçi Senatör John Cornyn'in öncülüğünde 38 senatör de Mart ayında Başkan Joe Biden'a, 1915 olaylarını "soykırım" olarak tanıma çağrısı yapan bir mektup gönderdi.

38 senatörün 19 Mart imzalı mektubundan sadece iki gün sonra bir Beyaz Saray sözcüsünün Yunan Kathimerini gazetesine yaptığı açıklama da tanımanın ayak sesleri olarak yorumlandı. Biden’ın aday olduğu dönemdeki açıklamalarını hatırlatan sözcü, ‘’Böylesine büyük bir trajedi karşısında Ermeni halkının ortaya koyduğu azme daima saygı göstereceğiz. Bu yönetim insan haklarını ilerletmeye ve böylesi mezalimlerin tekrarlanmasını önleme taahhüdüne bağlıdır. Bunu yapmanın kritik önemdeki bir kısmı da tarihin hakkını teslim etmektir" ifadelerini kullandı.

‘’Tanımanın er ya da geç olmasını bekliyorum’’

Amerikan Üniversitesi Uluslararası Barış ve İhtilaf Çözümleri Programı Başkanı Hrach Gregorian, bazı ABD Temsilciler Meclisi üyelerinin ve 38 senatörün çağrılarının 24 Nisan öncesinde meseleye ivme kazandırması açısından önemli olduğu görüşünde. Gregorian’ın dikkat çektiği bir diğer nokta da Başkan Biden’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’la mesafeli olan ilişkisi.

VOA Türkçe’ye konuşan Gregorian, ‘’Önceki yönetimden farklı olarak, Başkan ile Türk lider Erdoğan arasında kişisel bir ilişki yok ve aslında seçim kampanyası yolunda Başkan, otoriter yönetimlere ve Türk lidere atıfta bulunarak bazı kötüleyici açıklamalar yaptı. Biden hem yazılı olarak hem de yaptığı bazı konuşmalarda tanıma konusuna olumlu bir şekilde yaklaştı. Eğer tanıma gelecekse, bunun er ya da geç olmasını bekliyorum” dedi; ancak Gregorian sözlerine şunu da ekledi: “Bu konuyla ilgili kristal küre yok, geçmiş yönetimlerle ilgili yaptığım her tahmin tamamen yanlıştı, yani bu bir olasılık meselesi.”

Biden seçim vaadini yerine getirmeyebilir. Başkan yardımcılığını yaptığı eski Başkan Barack Obama da henüz Illinois senatörüyken, seçilirse Ermeni soykırımını tanıyacağını söylemişti.

Obama o dönemde "Ermeni Soykırımı bir iddia, kişisel bir görüş veya bir bakış açısı değil, çok büyük bir tarihsel kanıtlar tarafından desteklenen geniş çapta belgelenmiş bir gerçektir. Gerçekler inkar edilemez" demişti.

Ancak nihayetinde, soykırım iddiaları sekiz yıllık Obama yönetimi süresince bu şekilde sınıflandırılmadı. Hatta Obama'nın Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Samantha Power 2018’deki bir açıklamasında, yönetimin soykırımı tanımama kararından duyduğu üzüntüyü dile getirmiş, "Bu kadar çok Amerikalı Ermeni’yi hayal kırıklığına uğrattığımız için üzgünüm" diye konuşmuştu.

Gregorian, Obama yönetimindeyken oldukça yoğun bir şekilde lobi yaptığını söyledigi Power’ın yeni Biden yönetiminde Uluslararası Kalkınma Dairesi (USAID) başkanlığına aday gösterildiğini da hatırlatıyor.

Washington’da konuyla ilgili bilgi sahibi olan yetkililerse, bu tanımayı yaparsa ancak Biden yönetiminin yapacağını; bununla birlikte, tanımanın mutlaka 24 Nisan’da olacağı anlamına gelmediğini belirtiyorlar.

Hrach Gregorian da tanımanın sembolik bir tarih olan 24 Nisan’da olmayabileceğini vurguladı ve ‘’Amerika açısından jeostratejik ve diğer anlaşılabilir nedenlerle her ertelendiğinde, ABD ile Türkiye arasındaki ilişkiler geliştikçe yavaş ama emin adımlarla konunun gündem dışına itildiğini veya unutulduğunu söyleyebiliriz. Durum, 24 Nisan gününe kadar konunun gündemde ne kadar ivme kazanılabileceğine bağlı olacaktır. 24 Nisan olmayabilir, ancak er ya da geç Ermeniler’in pozisyonuna yaklaşılacağını düşünüyorum’’ dedi.

‘’Bu sene ilk defa yüzde 50’den fazla şans var’’

20 Ocak’ta göreve gelen Joe Biden’ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hala aramamış olması da dikkat çekici. Bu iletişim kanalının açılmamasının en büyük nedenlerinden biri Türkiye’nin S-400 Rus hava savunma sistemlerini satın almış olması.

Amerika’nın Sesi’ne konuşan Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü Türkiye Programı Başkanı Soner Çağaptay da bu ve başka faktörlere bağlı olarak 1915 olaylarının soykırım olarak tanınmasını daha yüksek bir ihtimal olarak görüyor.

Çağaptay, “Biden kampanya döneminde bu konuda söz verdi. 24 Nisan'da Ermeni soykırımı tanıyacağını söyledi. Yüksek ihtimal var bence, özellikle Türk-Amerikan ilişkilerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Amerikan başkanı arasındaki eski kimyanın yakalanmamış olmasının da etkisiyle. Eski kimya neydi? Amerikan başkanı seçildiğinde ilk aradığı 10 ülke arasında Türkiye olurdu. Liderler arasında şahsi bir ilişki başlatır, kimya oluşurdu. İşte bu da ilişkilerdeki sorunların iki lider arasında halledilmesinin yolunu açardı. O, artık yok. Bunun olmamasının çeşitli sebepleri var. Biden ekibi içinde Türkiye'ye karşı demokrasi konusunda, Türkiye'de bahsedilen demokrasi paketi konusunda örneğin ‘’Biz bu filmi daha önce gördük saptaması var.’ Savunma Bakanlığı içinde S-400 alımı konusunda büyük endişeler var. Kongre'de bunlardan müteşekkil ve başka faktörlerin de etkisiyle Türkiye aleyhtarı oldukça ciddi bir hava var. İşte bunların hepsinin de etkisiyle belki de bu sene ilk defa yüzde 50'den fazla şans var’’ diyor.

Peki, Türk-Amerikan ilişkileri, Biden’dan gelecek bir tanıma açıklamasından nasıl etkilenir? Çağaptay’a göre Cumhurbaşkanı Erdoğan, Biden yönetimi ile iyi ilişkiler geliştirmek, bu nedenle telefon görüşmesini gerçekleştirmek istiyor. Biden da Erdoğan’ın isteklerini koz olarak kullanarak, Ermeni iddialarını soykırım olarak tanırsa ilişkilerin parçalanmayacağına güveniyor olabilir.

‘’Türkiye ile ilişkilerde kabus senaryosu yaşanmayabilir’’

Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü’nün düzenlediği ‘’Erdoğan Biden’ın aklını çelebilir mi? (Can Erdogan charm Biden?)’’ paneline katılan gazeteci Aslı Aydıntaşbaş da Türkiye’nin özellikle ekonomik sorunları nedeniyle, olası bir tanımayı önemsiz gösterebileceği görüşünde.

Türk ekonomisinin Batı’dan koparsa faaliyet gösteremeyeceğini, bu nedenle kimsenin Amerika ile sürekli bir çatışma içinde olamayacağını söyleyen Avrupa Dış İlişkiler Konseyi uzmanlarından Aydıntaşbaş, Ankara’nın Biden yönetimine karşı da çok dikkatli bir ton kullandığına dikkat çekti.

Aydıntaşbaş, ‘’Bu da beni şunu düşünmeye itiyor: Türkiye’nin bir soykırım tanımasını kendine bir saldırı olarak göreceği bir kabus senaryosu yaşanmayabilir ve tanımayı önemsiz gösterecek bir yaklaşım benimsenebilir’’ şeklinde konuştu.

Amerikan Üniversitesi’nden Hrach Gregorian’a göre de tanıma ilişkileri kopma noktasına getirse de toparlanması mümkün. Gregorian, ‘’Tanıma sembolik olarak Ankara ve Washington için önemli. Bu nedenle aradaki köprülerin bazıları yakılacaktır. Ama biliyorsunuz, uluslararası ilişkilerde köprüler yanar ve yeniden inşa edilir, çünkü devletler kendi ulusal çıkarları doğrultusunda hareket ederler; bir tür kuralcı veya ahlaki hedefe göre değil. Yani ilişkiler kısa vadede olumsuz etkilenebilir ancak ortak stratejik çıkarlar belirirse bu her şeyi gölgede bırakacaktır’’ değerlendirmesinde bulundu.

‘’Ermenistan ABD’nin garantileri için endişelenmeli’’

Hrach Gregorian Ermenistan için Biden yönetiminin soykırım ifadesini kullanmasından çok Amerika’nın Erivan’a sunacağı güvenlik garantilerinin önemli olduğu görüşünde. Gregoian, ‘’Bence güvenlik garantisi Amerika’nın Ermenistan’ı savunmaya geleceği yönünde olmalı. Şunu kabul edelim: Rusya veya Türkiye yarın Ermenistan'ı ele geçirmek isterse, bunu neredeyse bir gecede yapabilirler. Sözde barışı koruma adına bazı fiili adımlar atıldı ve bunlar Ermenistan'ın egemenliğini zayıflatabilir’’ dedi.

Ermenistan’ın batı, doğu ve kuzeyden gelen tehditlere açık olduğunu söyleyen Gregorian, ülkenin egemenliğini Amerika’dan başka hiçbir gücün koruyamayacağını vurguladı.

  • 16x9 Image

    Dilge Timoçin

    Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler mezunu Dilge Timoçin mesleğe 2000 yılında NTV'de başladı. 2008'de Habertürk TV'ye transfer oldu, dış haber sorumlusu olarak görev yaptı. ShowTV'de dış haber editörü ve spiker olarak çalışan Timoçin, sonrasında Al Jazeera Türk'e geçti; Al Jazeera İngilizce için prodüktörlük yaptı. Dilge Timoçin VOA Türkçe'ye katılmadan önce Reuters, Deutsche Welle gibi yabancı basın kuruluşlarıyla çalışıyordu

    voa