ABD Ulusal İstihbarat Konseyi Raporu’nda dikkat çeken Türkiye detayı
İSTANBUL, AVRUPA’DA NÜFUSU EN FAZLA ŞEHİR OLARAK KALACAK
ABD Ulusal İstihbarat Konseyi Raporu’nda dikkat çeken Türkiye detayı
ABD Ulusal İstihbarat Konseyi'nin açıkladığı "Küresel Eğilimler 2040 Raporu"nda Türkiye ile ilgili değerlendirmeler yer aldı. Raporda, bazı ülkelerde milliyetçiliğin güç kazandığı ve dışlayıcı nitelik kazandığı belirtilirken, örnek olarak Türkiye de dahil edildi.
Raporda, “Bazı ülkelerde milliyetçiliğin güç kazandığı, bazılarında dışlayıcı milliyetçilik kavramlarının öne çıktığı” belirtiliyor. Bu ülkeleri sıralarken Türkiye de dahil ediliyor:
“Bazı hükümetler dini ve etnik temaları, dış politika hedefleri için yabancı halkların desteğini almak için kullandı. Türkiye’nin Avrupa’daki etkisini artırmak için kıtadaki Türk diasporasını mobilize etme çabası da liderlerin kimlikleri bu şekilde kullanma çabasına örnek gösterilebilir.”
Artık bölgesel rekabetlerin arttığına yer verilen rapor, İran, Türkiye, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) bu yarışa katıldığına, iki kutuplu yapıdan çok kutuplu dünya düzenine geçilirken bölgede oluşan boşluğu bu ülkelerin doldurmaya çalıştığına değiniyor:
“Bölgesel güçler gelecek 20 yılda muhtemelen istenmeyen çatışmalardan kaçınmaya çalışırken bir yandan da diğer güçleri birbirine düşürmeye çalışacak. Bölgede kendi koalisyonlarını ve bölgesel blokları güçlendirmeye çalışarak bölgesel sorunlarda agresif tutum takınırken küresel zorluklarla da beraber başa çıkmaya çalışacaklar. İç politikada yönetim zorluklarıyla başa çıkmaya çalışırken komşularla iyi ilişkiler geliştirilmesi kritik önemde olacak. Bu ilişkiler hem etkilerini artırmak hem de göç, terör, güvenlik riski gibi konularla mücadele etmek için kritik rol oynayacak.
ÇİN-ABD MÜCADELESİ ÖNE ÇIKIYOR
Uluslararası toplum, devletler ve halklar arasındaki mücadelenin gelecek dönemde öne çıkacağı belirtilen raporda, jeopolitik yarışın Çin ve ABD arasındaki mücadele çevresinde şekillenebileceği belirtiliyor.
ABD ve Çin’in ekonomik büyümeye odaklanmasının ardından siyasi etki alanını genişletme, teknolojik alana hakim olma ve stratejik avantaj kazanma hedefinin olduğu belirtiliyor ve iki ülke ordusu arasında büyük bir savaş çıkma ihtimalinin “çok düşük olduğu” tahminine yer veriliyor.
İSTANBUL, AVRUPA’DA NÜFUSU EN FAZLA ŞEHİR OLARAK KALACAK
Raporda, gelecek 20 yıldaki demografik gelişim tahminleri de yer alıyor. Buna göre Avrupa’da nüfusu en yüksek olan şehirler sıralamasında 2035’te 18 milyon nüfusla İstanbul birinci sırada geliyor. İstanbul’u Paris (12 milyon), Londra (10,6 milyon), Madrid (7 milyon) ve Ankara (6,2 milyon) takip ediyor. Yani listenin ilk beşinde Türkiye’den iki şehir yer alıyor.
Buna göre gelecek 20 yılda nüfus artacak ancak nüfusun artış oranı azalacak. 2040 yılında 1,4 milyar insanın dünya nüfusuna eklenesi ve küresel nüfusun 9,2 milyara ulaşması bekleniyor.
Çalışan nüfus oranının bugünkü yüzde 64’ten yüzde 59’a yükselmesi, 65 yaş üstü nüfusun artması, orta sınıf ve yoksul nüfusların aynı oranda kalması ve şehirleşme oranının yükselmesi bekleniyor. 2020’de yüzde 18,8 seviyesinde olan 65 yaş üstü nüfusun, 2040’ta yüzde 26’ya ulaşacağı tahmin ediliyor.
Kadınların ilk çocuk doğurma yaşı ve ortalama çocuk doğurma oranı da 4,9’a düştü. Gelişmiş ülkelerde bu oran 3’ün altında. Kadın ve erkekler arasında istihdam, siyasi hayata katılım, eğitim, sağlık hizmetlerine erişim gibi konularda en büyük uçurum ve adaletsiz dağılım, kadınların aleyhine Arap ülkelerinde görüldü.
Asya ülkelerindeki ekonomik büyümenin 2030’lar boyu da devam edeceği tahminine yer verilen raporda, bu büyümenin hızının yavaşlayacağı ve muhtemelen 2040’ta hâlâ ABD ve Avrupa’daki rakamlara ve ekonomik etki gücüne erişemeyecekleri ifade ediliyor.
KÜRESEL İLETİŞİM ARAÇLARININ GELİŞMESİ TOPLUMLARI BÖLDÜ
Teknoloji, ticaret ve insan hareketliliği sebebiyle küresel çapta iletişimin büyük oranda arttığı son dönemde, farklı gruplar arasındaki gerilimin arttığı ve daha fazla bölünmüş toplumla karşılaşıldığı yazıyor.
2018’de internete erişimi olan 10 milyar cihazın kullanıldığını, 2025’te bu sayının 64 milyara çıkacağını ve sonuç olarak toplumlar arasındaki farklılık ve bölünmenin artabileceği de raporda ifade ediliyor.