ABD'de Basın Özgürlüğü İçin Karar Tasarıları

3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü, iki partili karar tasarıları ile ABD Kongresi’nin gündeminde.

ABD'de Basın Özgürlüğü İçin Karar Tasarıları




ABD'de Basın Özgürlüğü İçin Karar Tasarıları 

3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü, iki partili karar tasarıları ile ABD Kongresi’nin gündeminde.

Senato Dış İlişkiler Komisyonu’nun Demokrat Başkanı Senatör Bob Menendez, Cumhuriyetçi Florida Senatörü Marco Rubio ile birlikte Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nü anmak ve dünya çapında basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğüne yönelik artan tehditleri tanımak için bir karar tasarısı sundu.

İki partili tasarı, artan otoriterlik tehdidiyle mücadelede, yanlış bilgilendirme ve dezenformasyona karşı koymada, insan hakları ihlallerini belgelemede, yerel ve uluslararası izleyicileri halk sağlığı krizleri hakkında bilgilendirmede ve demokrasilerde sağlıklı ilerleme için söylem ve tartışmayı ilerletmede, özgür ve bağımsız bir basının oynadığı hayati rolü teyit etti.

Komisyon Başkanı Menendez, “Dünya çapında daha fazla hükümet ve kötü niyetli aktörün, gerçeklerin kendi halklarına ulaşmasını engellemek için umutsuzca basını susturmaya çalıştığına tanık olurken, gerçeği, şeffaflığı ve hesap verebilirliği sağlamak için her şeyi riske atan cesur gazetecilere desteğimiz hiç bu kadar kritik olmamıştı. Moskova'dan Washington’a kadar, ifade özgürlüğü ile özgür ve bağımsız basın yalnızca bir toplumun sağlığı için merkezi öneme sahip olmakla kalmıyor, aynı zamanda dünya çapında insan haklarını ve iyi yönetimi koruma ve ilerletme çabalarımızın ön saflarında yer alıyor” dedi.

Gazetecilerin, insanların çektiği acılara, yolsuzluğa ve dünya çapındaki huzursuzluğa ilişkin önemli bilgiler sağladığını söyleyen Cumhuriyetçi Senatör Marco Rubio da, “Ne yazık ki Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya, İran, Küba ve Nikaragua’daki gibi otoriterler, kendi çarpık anlatılarına meydan okuyan her sesi kınamaya şiddetle kararlılar. Bu kararı sunmaktan ve dünya çapında basın özgürlüğü davasına sarsılmaz desteğimi vermekten gurur duyuyorum” ifadelerini kulandı.

Senato tasarısında Türkiye, Çin, Myanmar, Mısır, Vietnam ve Belarus’la birlikte, dünya çapında hapsedilen tüm gazetecilerin yaklaşık yüzde 50'sinden sorumlu ülkeler arasında sayıldı.

Türkiye’nin basın özgürlüğü için dünyanın en baskıcı ortamlarından biri ve dünyanın önde gelen gazeteci hapishanelerinden biri olduğu belirtilen tasarıda, “2016'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a darbe girişiminin ardından muhaliflere ülke çapında uygulanan baskı ile başlayan, gazetecilere ve yazarlara devam eden zulüm, uzun hapis cezaları ve adli tacizle sonuçlandı” denildi. Bugün gazetesinin eski yazarı Gültekin Avcı’nın, köşe yazıları iddia edilen suça delil olarak gösterilerek, 2020 Aralık ayında 'komplo' suçundan müebbet hapis cezasına çarptırılması, kararda örnek gösterildi.

Karar tasarısına Menendez ve Rubio dışında beş Demokrat ve üç Cumhuriyetçi senatör destek verdi.

Temsilciler Meclisi’nin Demokrat üyesi Adam Schiff ve Cumhuriyetçi üyesi Steve Chabot da, sundukları tasarı ile sağlıklı bir demokraside bağımsız basının önemini vurguladı, medya mensuplarına tehditleri kınadı. Tasarıda, ABD’nin yurtiçinde ve dünyada basın özgürlüğünü teşvik etme ve savunma taahhüdü teyit edildi.

Schiff yaptığı yazılı açıklamada, "Özgür ve bağımsız bir basın, demokrasinin temelidir ve gerçeği söylemek ve hesap vermek için her şeyi riske atan gazetecilere çok şey borçluyuz. Bu Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde ve her gün, medya mensuplarının kayda değer katkılarının ve fedakarlıklarının hakkını teslim ederek, yurtiçinde ve yurtdışında haklarını savunma sözü vererek sıkı bir şekilde yanlarında yer alıyoruz" dedi.

Steve Chabot da, "Basın özgürlüğü ve serbest medya ortamı, sıkı kamuoyu tartışmalarında ve hükümetlerin hesap vermesinde önemli rol oynamakta. Bu yerleşik ilkeler, demokratik özyönetimin tam merkezinde yer alır. Hergün dünyanın dört bir yanındaki gazeteciler, savaş bölgelerinden ve baskıcı rejimlere sahip ülkelerden yaptıkları haberlerle kendi hayatlarını ve geçim kaynaklarını riske atıyorlar. Moskova'dan Pekin'e kadar otoriter rejimler, eleştirileri susturmaya ve suçlarını örtbas etmeye çalışırken, ABD, dünyanın her yerinde özgür ve bağımsız bir basın taahhüdünü yeniden ilan etmelidir” ifadelerini kullandı.

Çin, Rusya ve Belarus dahil devlet aktörlerinin medya mensuplarına baskıcı ve acımasız eylemlerini kınayan karar tasarısı, düya çapında basın özgürlüğüne karşı artan tehditleri gösteren şu verilere de atıfta bulundu:

• Sınır Tanımayan Gazeteciler’in yayınladığı 2021 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ne göre, ülkelerin yaklaşık yüzde 73'ünde özgür ve bağımsız gazetecilik engelleniyor veya ciddi şekilde sekteye uğratılıyor.

• Gazetecileri Koruma Komitesi'ne göre, 2021'de çalışmaları nedeniyle en az 24 gazeteci öldürüldü ve 293 gazeteci hapiste kaldı. Bu, yeni bir rekor.

• UNESCO ve Uluslararası Gazeteciler Merkezi’nin 125 ülkeden 900 kadın gazeteciyle yaptığı bir ankete göre, katılımcıların yüzde 73'ü çevrimiçi tacize maruz kaldığını söyledi. Dörtte biri de fiziksel olarak tehdit edildiklerini kaydetti.

Tasarıda Washington Post gazetesi yazarı Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’daki Suudi Başkonsolosluğu’nda öldürülmesi de hatırlatıldı, “Kaşıkçı, Suudi ajanlardan oluşan bir ekip tarafından öldürüldü ve faillerin Türkiye'deki davasının Suudi Arabistan'a devredilmesi, bu kişilerin sorumlu tutulması hiçbir zaman mümkün olmayabilir” denildi.

Karar tasarısı ile ilgili açıklama, “Birleşmiş Milletler 1993 yılında, basın özgürlüğü ilkesini onurlandırmaya ve dünyanın dört bir yanında haber peşinde koşarken hayatını kaybeden gazetecileri anmayı amaçlayan 3 Mayıs “Dünya Basın Özgürlüğü Günü”nü ilan etti. Bugünün 2022 yılı teması, “Gözetim Altında Gazetecilik.” Tema, gözetim, büyük veri toplama ve yapay zekadaki gelişmelerin gazeteciliği, ifade özgürlüğünü ve mahremiyeti nasıl etkilediğine ve bağlantılı olarak medyanın hayatta kalmasıyla ilgili zorlukların altını çiziyor” ifadeleriyle sona erdi.

Karar tasarısına, şu ana kadar 13 Temsilciler Meclisi üyesi destek verdi.

voa