AB'de aşırı sağın güç kazanması, Ukrayna'ya verilen desteği baltalar mı?

Demokrasi, Euromaidan ve yaklaşan tankların gürültüsü

AB'de aşırı sağın güç kazanması, Ukrayna'ya verilen desteği baltalar mı?


AB'de aşırı sağın güç kazanması, Ukrayna'ya verilen desteği baltalar mı?

Ukrayna'da çatışmalar, artan ölüm oranları ve seferberlikle iki yılı aşkın süredir devam ederken Kiev, yeni AB politikacılarının devam eden savaşta kendilerine verdiği desteği kesmesinden korkuyor.

Yaklaşık iki buçuk yıldır savaşta olan Ukraynalılar, aralıksız füze saldırıları ve giderek sıklaşan elektrik kesintilerinin gölgesinde Avrupa seçimlerine kilitlenmiş durumda.

Avrupa Birliği'nin (AB) ana yasama organı olan Avrupa Parlamentosu'nun (AP) yeni üyelerinin belirlenmesi için yapılan seçimler Ukrayna için de hayati bir önem taşıyor. Çünkü Rus işgalinin ülkedeki ilerleyişini geri püskürtmek için direnen Kiev, silah ve insani yardım için kıtanın geri kalanının desteğine ihtiyaç duyuyor.

6-9 Haziran seçimlerinden çıkacak olumsuz bir sonuç, Ukrayna için durumu zorlaştırabilir ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in birliklerine karşı savaşmaya devam etmek için mali ve askeri desteğe sahip olup olmayacaklarını belirleyebilir.

Ukraynalılar ve çoğu Avrupalı için durum açık: Ukrayna düşerse, Rusya'nın sıradaki hedefi belirsizliğini korurken, kimse gerçekten güvende olmayacak.

Ukraynalı insan hakları avukatı ve Sivil Özgürlükler Merkezi Başkanı Oleksandra Matviichuk Euronews'e yaptığı açıklamada, "Tüm Avrupalılara mesajım, demokrasiyi savunmak için oyunuzu kullanın, bunu yapamayanlar için sesinizi yükseltin," dedi.

Matviichuk ayrıca "Anti-demokratik siyasi güçlerin iktidarı ele geçirmesini engellemenin tek yolu bu," ifadelerini kullandı.

Matviichuk'un başkanlığını yaptığı sivil toplum kuruluşu, Rus ordusunun Ukrayna'da işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlarla ilgili önemli kayıtlar tutuyor. Söz konusu kayıtlar, bu Doğu Avrupa ülkesinde medeniyet kavramının aşındırıldığının da önemli bir kanıtı.

Matviichuk gibi isimler, Ukrayna gibi kritik güvenlik konularını, ideolojik çekişmelere kurban gitmemesi gereken, evrensel demokratik değerlerle yakından bağlantılı iki taraflı meseleler olarak değerlendiriyor.

2022 Nobel Barış Ödülü'ne layık görülen Matviichuk, Avrupalı partilerin Ukrayna'yı destekleme konusunda bir araya geleceğini umduğunu belirterek, "Ukrayna demokrasi ve özgürlük için mücadele ediyor ki bu da Avrupa Birliği'nin mihenk taşıdır" dedi.

Demokrasi, Euromaidan ve yaklaşan tankların gürültüsü

Ukraynalılar, 2013 yılında Kiev'deki AB yanlısı Euromaidan protestolarına karşı kanlı bir baskıya maruz kaldıkları için demokrasinin önemini içselleştirmiş durumda.

Euromaidan'ın başarısı, dönemin Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç'i halkın taleplerine boyun eğerek Rusya'ya kaçmak zorunda bıraktı ancak bunun bir bedeli oldu: 2014'e gelindiğinde Kremlin, Ukrayna'nın doğusundaki Donbas bölgesinde Moskova yanlısı ayrılıkçılara yardım ve yataklık ederek, Ukrayna'nın Kırım yarımadasını ilhak etti.

Ukraynalıların, Rusya'nın Donbas'ta durmayacağına dair umutsuz çığlıkları, tanklar 2022'de bir kez daha sınırdan geçip ülkeye girene kadar sekiz yıl boyunca kulak ardı edildi.

İlk geniş çaplı saldırıyı ve Moskova güçlerini püskürttükten sonra Kiev zafer kazanmış gibi görünüyordu. O dönemde AB, Putin'in saldırganlığına; Rusya'ya karşı bir dizi ekonomik yaptırım ve Ukrayna'nın şiddetle ihtiyaç duyduğu silah ve cephaneyi sağlamaya devam etme taahhüdüyle karşılık vererek Kiev'e destek sundu.

Ukrayna, AB üye ülke statüsüne giden yolda hızla ilerliyordu ve halkının uzun süredir hayalini kurduğu büyük Avrupa ailesine kabul edilmek Kiev için artık mümkün görünüyordu.

Ancak işler karmaşık bir hal aldı. Ukrayna, mühimmat tedarikinin yavaş olması ve ülkenin doğusunda Rus askeri dalgasıyla yüzleşmek zorunda kalması nedeniyle büyük ölçüde başarısız bir karşı saldırı başlattı. İsrail-Hamas savaşı gibi diğer çatışmalar kamuoyunun dikkatini çekti.

Aşırı sağ, büyük muhalif mi?

Rus güçleri yerleştikçe, ülke sivil bölgelere yönelik amansız füze ve insansız hava aracı saldırılarıyla kuşatılıyor, tüm vadiler sular altında kalıyor ve nükleer saldırı olasılığı sürekli gündemde tutuluyor. Çatışmanın yakın zamanda hızlı bir çözüme kavuşmayacağı ise aşikar.

Öte yandan, Avrupa'nın geri kalanında, AB'nin Ukrayna'ya verdiği desteğe şüpheyle yaklaşan sesler de yükselmeye devam ediyor.

Bazıları açıkça silah sevkiyatına ve Ukrayna'nın üyeliğine karşı kampanya yürüten aşırı sağın yükselişiyle birlikte, pek çok kişi Haziran oylamasının sonuçlarının Kiev'in talihini daha da kötüye götürmesinden korkuyor.

Avrupa Komisyonu, Cuma günü üye ülkelere Ukrayna'nın üyelik müzakerelerini başlatmak için gerekli kriterleri yerine getirdiğini bildirdi. Ancak Avrupa Politika Çalışmaları Merkezi CEO'su Karel Lainoo Euronews'e yaptığı açıklamada, yeni Avrupa Parlamentosu'nun oluşumu sırasında ülkenin karşılaşabileceği en büyük zorluğun tam üyelik yolunda yeterli desteği bulmak olacağını söyledi.

Her ikisi de Ukrayna'nın sadık destekçileri olan Sosyal Demokratlar (S&D) ve Avrupa Halk Partisi'nin (EPP) AP'deki en güçlü iki grup olarak kalması beklense de Lainoo, "üçüncü ya da dördüncü en büyük grup Avrupa şüphecileri ya da daha da kötüsü Euro karşıtı gruplar haline gelebileceğinden ya da gelmesi beklendiğinden, işler daha da zorlaşacak," dedi.

"Bu süreç (Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula) von der Leyen tarafından çok açık bir şekilde başlatılmış ve Ukrayna'nın 2030 yılına kadar üye olması gerektiğini söyleyen (Avrupa Konseyi Başkanı) Charles Michel tarafından da desteklenmiş olsa bile yavaşlaması muhtemeldir," diye ekledi.

Avrupa bu kez tehdidin farkında

Mesele sadece savaş da değil. Ukrayna'nın üye olabilmek için onayını almak zorunda olduğu üye devletler, ekonomilerini korumaya öncelik vermeyi seçebilir ve vatandaşları arasındaki kuşkucuları bu hareketi meşrulaştırma aracı olarak öne sürebilirler.

"Politikacılar şöyle diyeceklerdir: 'Bakın, bu, Avrupalıların Ukrayna gibi bir ülkenin çok hızlı bir şekilde katılmasından, tek pazara tam erişimden faydalanmasından ve nihayetinde tarımsal tek pazarı ve pazarın diğer yönlerini çok daha ucuz ürünlerle bozmasından korktukları ya da oldukça muhafazakar oldukları anlamına geliyor. Dolayısıyla pazarımızı korumak zorundayız ve süreci yavaşlatacağız."

Peki bu aynı zamanda AB'nin Kiev'in elini kolunu bağlayıp Kremlin'in bir kez daha ilerlemesine izin vermesi anlamına mı geliyor?

Lainoo böyle olduğunu düşünmüyor çünkü siyasi yelpazenin en uç noktalarında yer alanlar arasında bile Ukrayna'nın savaş çabaları konusunda bir görüş birliği yok.

Daha da önemlisi, Avrupa bu kez Moskova'dan gelen tehdidin tamamen farkında.

"Bunun Avrupa için varoluşsal bir tehdit olduğu konusunda partiler üstü bir farkındalık var," diyen Lainoo, "Rasyonel olarak evet; muhtemelen duygusal olarak öyle değil. Ama rasyonel olarak, bunun Avrupa için bir tehlike olduğunu söyleyeceklerdir," diyerek sözlerini tamam

EURO NEWS