ABD’li haber ajansı AP’den Türkiye’nin 100’üncü yılında cumhuriyet analizi
ERDOĞAN’A ÜLKEYİ YENİDEN TANIMLAMA ŞANSI
ABD’li haber ajansı AP’den Türkiye’nin 100’üncü yılında cumhuriyet analizi
Cumhuriyetin 100'üncü yılında ABD merkezli haber ajansı Associated Press kapsamlı ve dikkat çekici bir analiz yayınladı.
ABD merkezli haber ajansı Associated Press, cumhuriyetin yüzüncü yılını kutlayan Türkiye ile ilgili oldukça kapsamlı ve dikkat çekici bir analiz yayınladı. “Türkiye Cumhuriyeti 100 yaşına girerken, başarılarına ve önündeki zorluklara bir bakış” başlıklı haberde, “Ulusal bağımsızlık kahramanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkıntıları üzerinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti 29 Ekim’de 100 yaşına giriyor” denildi.
ERDOĞAN’A ÜLKEYİ YENİDEN TANIMLAMA ŞANSI
Haberde, “Atatürk, halifeliği kaldıran, Arap alfabesini Roma alfabesiyle değiştiren, kadınlara oy hakkı veren ve Avrupa yasalarını ve kanunlarını benimseyen radikal reformları başlatarak dönemin büyük güçlerini model alan Batı’ya dönük laik bir cumhuriyet kurdu. Ancak Türkiye, partisinin kökleri ülkenin İslami hareketine dayanan ve Atatürk’ten bu yana Türkiye’nin en etkili lideri haline gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yirmi yıllık yönetimi altında daha muhafazakâr bir karaktere büründü” yorumu yapıldı.
Analizde, “Yüzüncü yıl, Mayıs ayında üçüncü dönem için yeniden seçilen Erdoğan’a ülkeyi yeniden tanımlama ve “Türkiye’nin Yüzyılı” olarak adlandırdığı yeni bir döneme sokma şansı sunuyor” ifadesi yer aldı.
Türkiye’de laik ve muhafazakarların karşı karşıya geldiğini ve Türkiye’deki en keskin kültürel ayrımlardan birinin bu olduğu hatırlatılırken, “Ülkenin kurucu babası Atatürk, modernliğin ön koşulu olarak laik bir ülke öngörmüştü. On yıllar içinde din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması köklü bir ideoloji haline geldi. Ülke, okullarda ve kamu kurumlarında başörtüsü yasağı uygulamaya devam etti, dini eğitime kısıtlamalar getirdi, alkol konusunda liberal politikalar benimsedi ve hatta Osmanlı imparatorluğunun ana camisi olan Ayasofya’yı müzeye dönüştürdü. Tüm bu politikalar, ülkeyi muhafazakârlığa doğru kaydıran Erdoğan döneminde tersine çevrildi” denildi.
“EKONOMİ POLİTİKASI DİNİ GEREKÇELERLE MEŞRULAŞTIRILDI”
Haberde, “Artık resmi törenler dualarla açılıyor, Diyanet İşleri Başkanlığı’na çoğu bakanlığı gölgede bırakan bir bütçe verildi, dini okulların sayısı arttı ve Erdoğan’ın son zamanlarda terk ettiği faiz oranlarını düşürmeye yönelik alışılmışın dışındaki ekonomi politikası bile dini gerekçelerle meşrulaştırıldı” yorumu yapıldı.
Diplomasi konusunda Türkiye’nin geçmişte Batı eksenli bir ülke olduğu ve 1952’de NATO’ya üye olarak Avrupa Birliği’ne aday olduğu hatırlatılırken, “Ancak son yıllarda Türkiye, Ankara’nın erişim alanını hem bölgesel hem de dünya çapında genişletmeyi amaçlayan çok daha iddialı bir dış politika benimsedi. Bu yeni bağımsız diplomasinin Türkiye’yi Batılı çıkarlarla aynı hizaya getirmesi kadar karşı karşıya getirmesi de muhtemeldir” denildi.
SAVUNMA SANAYİ YÜKSELİŞTE
Türkiye’nin Suriye konusunda ve İsveç’in NATO üyeliğinde batı ülkeleriyle karşı karşıya geldiği belirtilirken Türkiye’nin savunma sanayisinde atılım yaptığı da aktarıldı. Associated Press’in haberinde, batı ülkelerinin Türkiye’ye uyguladığı silah satışı yasaklarının gelişen yerli silah sanayisi nedeniyle daha az yük haline geldiği belirtildi.
Haberde, “Bu ‘yerli ve milli’ üretim, tüfek ve tanklardan taarruz gemilerine ve 2028’de uçması planlanan yeni bir savaş uçağı olan Kaan’a kadar uzanıyor. Türkiye aynı zamanda önemli bir silah ihracatçısı haline geldi, özellikle de yerli üretim savaş dronları. Türkiye’de üretilen insansız hava araçları Ukrayna, Birleşik Arap Emirlikleri, Polonya ve Azerbaycan dahil olmak üzere pek çok ülkenin cephaneliğine girmiştir. Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın ailesinin sahibi olduğu ve tasarladığı Bayraktar insansız hava araçları özellikle Ukrayna savaşında etkili oldu” ifadeleri yer aldı.
“ERDOĞAN DÖNEMİ İNŞAAT PATLAMASIYLA EŞANLAMLI”
Analizde, “Atatürk’ün reformları ve modernleşme çabası, Osmanlı İmparatorluğu çöktüğünde Türkiye’nin yaşadığı derin yoksulluktan kurtulmasına yardımcı oldu. Ülke bugün en gelişmiş 20 ülke arasında yer alıyor. Erdoğan dönemi, geniş kapsamlı bir inşaat patlamasıyla eşanlamlı hale geldi. Otoyollar, köprüler, tüneller, boru hatları, havaalanları, hastaneler ve sayısız konut ülkenin dört bir yanına yayıldı. Bu yeni altyapı Erdoğan hükümeti için öylesine bir gurur ve meşruiyet kaynağı ki, seçim kampanyalarında sık sık gündeme getiriliyor” denildi.
EKONOMİYE DİKKAT ÇEKTİLER
Türkiye’deki demokrasi de mercek altına alınırken, “Demokratik gerileme, özellikle de 2016’daki darbe girişiminden beri sık sık uluslararası kamuoyunun dikkatini üzerine çekiyor ve AB’ye katılma hedefini ciddi şekilde tehlikeye atıyor. Uluslararası Şeffaflık Örgütü Türkiye’yi yolsuzluk sıralamasında 180 ülke arasında 101. sırada gösteriyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü basın özgürlüğünde Türkiye’yi 180 ülke arasında 165. sıraya koyarken, bu rakam bir önceki yıl 149’du. Economist Intelligence Unit geçen yıl Türkiye’yi demokrasi endeksinde 167 ülke arasında 103. sırada göstererek otoriter devlet ile kusurlu demokrasi arasında melez bir rejim olarak sınıflandırdı” hatırlatması yapıldı.
Türkiye ekonomisinin son yıllarda gerileme yaşadığı belirtilirken, “Tüm bunlara ek olarak, ekonomisi son yıllarda ciddi bir gerileme yaşamakta ve enflasyon çift haneli rakamlara ulaşmaktadır. Çoğu uzman, 50.000 kişinin ölümüne neden olan depremin ardından yeniden yapılanmanın yüksek maliyetleri nedeniyle enflasyonun daha da artacağını tahmin ediyor” denildi.
SÖZCÜ