ABD’nin Ortadoğu’da askeri varlığını arttırması ne anlama geliyor?

“Öngörülebilir gelecekte daha ağır bir askeri ayak izi”

ABD’nin Ortadoğu’da askeri varlığını arttırması ne anlama geliyor?


ABD’nin Ortadoğu’da askeri varlığını arttırması ne anlama geliyor?

İsrail, 7 Ekim’deki saldırının ardından yıllar içinde inşa edilen tünel ağlarının bulunduğu Hamas’ın yönetimindeki Gazze’ye kara harekatı için hazırlanıyor. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) aralarında meskun mahal operasyonlarda tecrübeli bir generalin de olduğu askeri danışmanları planlama amacıyla bölgeye gönderdi.

Pentagon ve Biden yönetiminden diğer yetkililer, gönderilen askeri danışmanların sayısını ya da isimlerini paylaşmadı.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, dün basın mensuplarına yaptığı açıklamada, “İsrail’in yürüttüğü ya da gelecekte yürütebileceği türden operasyonlara uygun tecrübesi olduğunu düşündüğümüz ve oraya giderek kendi deneyimlerinden bakış açılarını paylaşabilecek ve zor soruları sorabilecek birkaç ilgili subayın olduğunu söyleyebilirim” ifadelerini kullandı.

Amerikalı haber kuruluşu Axios’a konuşan üst düzey İsrailli bir yetkili, gönderilen askeri danışmanlar arasında Irak’ta IŞİD’e yönelik özel kuvvetlerin operasyonlarına katılan General James Glynn’in de olduğunu belirtti.

Üst düzey askeri yetkililer, ABD’nin terörle mücadele ve Gazze gibi bölgelerdeki karmaşık operasyonlar konusunda tecrübesi olan kıdemli kişilerin olduğunu ve bu uzmanların en iyi uygulamaları ve çıkarılan dersleri İsrailliler’in ilgisine sunduğunu kaydetti.

Associated Press haber ajansına, adının verilmemesi koşuluyla konuşan Amerikalı bir yetkili askeri danışmanların çatışmalarda rol almayacağını söyledi.

“En iyi uygulamalar ve çıkarılan derslerle ilgili istişare yapılıyor”

Beyaz Saray’dan dün yapılan açıklamaya göre Başkan Joe Biden İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile “ABD’nin İsrail’e verdiği destek ve bölgede caydırıcı adımlara yönelik devam eden çabalar ve ABD’nin bölgeye konuşlandırdığı askeri kabiliyetler konusunda bilgilendirmek üzere” telefonda görüştü.

New York Times’da da 23 Ekim’de yer alan bir haberde, ABD’nin daha fazla sayıda rehinenin serbest kalmasını sağlamak üzere zaman kazandırmak için kara harekatını geciktirmeyi değerlendirmeleri yönünde tavsiyede bulunduğu iddia edilmişti.

ABD Savunma Bakanlığı’ndan üst düzey bir yetkili ABD ve İsrailli yetkililer arasında kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelere ilişkin yorum yapmayı reddetti; ancak operasyonlar sırasında sivillerin zarar görmemesini sağlamak üzere en iyi uygulamalar ve çıkarılan derslerle ilgili istişarede bulundukların söyledi.

Pazar günü ABC’ye konuşan ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’a “operasyonlarını savaş hukukuna uygun şekilde yapmaya teşvik ettiğini” belirtti.

İki bakanın neredeyse her gün telefonda görüştüğü ve bu görüşmelerde Amerika’nın İsrail’e güvenlik yardımının yanı sıra sivillerin korunmasının öneminin konuşulduğu belirtiliyor.

Washington Enstitüsü’nün askeri konular ve güvenlik uzmanlarından Grant Rumley, Pentagon’un şu anda İsrail ile görüşmelerde ülkeye güvenlik yardımı sağlama, Gazze’deki sivillere yönelik riski en aza indirme ve rehinelerin kurtarılmasını sağlamaya odaklandığını belirtiyor.

VOA Türkçe’ye gelişmeleri değerlendiren Grant Rumley’e göre ABD daha geniş anlamda İsrail ile temaslarında, yapılacak herhangi bir kara harekatında elde etmek istediği sonuca ve İsrail'in bunu nasıl başarmayı planladığına ilişkin tartışmaları da şekillendirmeye yardımcı olmak istiyor.

Ortadoğu’daki üslere İran destekli grupların saldırıları endişeye yol açıyor

Amerikalı yetkililer, Irak ve Suriye’deki üslere son dönemde artan saldırılar konusunda endişelerini de dile getiriyor.

Suriye’de El Tanif üssüne dün iki adet insansız hava aracıyla saldırı düzenlendi. İnsansız hava araçları vurularak düşürüldü ve herhangi bir can kaybı yaşanmadı.

Geçtiğimiz Perşembe günü, ABD savaş gemisi USS Carney’nin Yemen’den ateşlenen ve İsrail’e doğru yönelmesi olası olduğu değerlendirilen dört adet seyir füzesini etkisiz hale getirdi.

John Kirby VOA’ye yaptığı açıklamada, 17 Ekim’den bu yana Irak ve Suriye’deki ABD güçlerine yönelik 10’dan fazla roket ve insansız hava araçlı saldırı olduğunu doğruladı.

ABD Savunma Bakanlığı buna karşılık olarak bölgeye Yüksek İrtifa Bölge Savunma Sistemi (THAAD) ve Patriot sistemlerini göndereceğini açıkladı.

USS Gerald Ford’un ardından, uçak gemisi USS Dwight Eisenhower’ın da ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı’nın sorumluluk alanına yani Ortadoğu’ya konuşlandırılacağı belirtildi.

Bu durumda ABD donanmasının İsrail açıklarında ABD güçlerini ve İsrail’i Kızıldeniz veya Umman Körfezi’nden savunmak üzere konuşlanan iki uçak gemisi görev grubu olacak.

“Öngörülebilir gelecekte daha ağır bir askeri ayak izi”

Amerikalı üst düzey yetkililer, bu görev güçlerinin bölgeye ulaşır ulaşmaz dünyanın herhangi bir noktasında operasyon yürütme kabiliyeti verdiğini ve ABD’nin uçak gemilerini göndererek hem hasım ülkelere hem de müttefiklere ABD’nin desteği konusunda güçlü bir mesaj verdiğini belirtiyor.

VOA Türkçe’ye ABD’nin bölgedeki askeri varlığını arttırmasını değerlendiren Grant Rumley’e göre ABD'nin askeri yanıtının iki önemli bileşeni bulunuyor. Biri askeri güçlerin bölgeye doğru hareketi, ikincisi de bu şekilde verilen mesaj.

ABD’nin son birkaç yıl içinde ilk kez bölgeye iki büyük uçak gemisi gönderdiğini hatırlatan Rumley, “Burada istenen etki aşikar; çatışmanın genişlemesini engellemek. Bunun başarılı olup olmaması İran ve ona bağlı vekil güçlere bağlı” sözleriyle durumu değerlendiriyor.

Önümüzdeki döneme ilişkin öngörüsünü de paylaşan güvenlik uzmanı Rumley, “En azından öngörülebilir gelecekte bölgede ABD’den askeri anlamda daha ağır bir ayak izi görmeyi bekleyebiliriz” diyor.

VOA