ABD’nin Ülkelere Silah Satış Süreci Nasıl İşliyor?
Başkan “acil durum” gerekçesiyle süreci hızlandırabilir
ABD’nin Ülkelere Silah Satış Süreci Nasıl İşliyor?
Türkiye’yle ABD arasında F-16 uçaklarının alımı ve modernizasyonu konusunda yapılan görüşmeler ve ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan Kongre'ye F-16 mektubu gönderildiği haberi, silah satışları konusunu iki ülke ilişkileri gündemine taşıdı. VOA Türkçe, ABD’nin yabancı ülkelere silah satış sürecinin nasıl işlediğini derledi.
ABD yurtdışına silah satışlarını ağırlıklı olarak hükümetin Yabancı Askeri Satışlar (FMS) programı üzerinden yürütüyor. ABD Dışişleri Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) ortaklığıyla yürütülen bu süreci hayata geçirmede Kongre de kritik bir role sahip.
Hükümetler arası silah satışları ile ABD kaynaklı savunma ekipmanı ve teknolojileri için ticari ihracat ruhsatı yayınlanması süreci, Silah İhracatı Kontrol Yasası (AECA) ve diğer ilgili yasalar, düzenlemeler ve uluslararası anlaşmalara uygun olarak Dışişleri Bakanlığı Siyasi Askeri İşler Bürosu’nun idaresi altında yürüyor.
ABD hangi koşullarda silah satışına izin veriyor?
VOA Türkçe’nin ABD Dışişleri Bakanlığı, Pentagon ve Kongre Araştırma Servisi’nden derlediği bilgilere göre Washington, silah satışlarının bölgesel güvenliğe potansiyel uzun vadeli etkilerini dikkate alarak, herhangi bir ülkeye askeri ekipman transferi ya da doğrudan ticari satış ruhsatı yayınlama kararını vermeden önce siyasi, askeri, ekonomik, silah kontrolu ve insan hakları gibi koşulları gözden geçiriyor. Her bir satış için kapsamlı bir değerlendirme çalışması yapılıyor ve ABD dış politikası ile ulusal güvenlik çıkarlarının yararına olduğunun tespit edilmesi halinde satışa onay veriyor. Bu süreçte Kongre de devreye girebiliyor.
ABD hükümeti, herhangi bir ülkeye sağlayacağı savunma ekipmanının anlaşma ya da ruhsatlandırmalara uygun şekilde kullanılmasını da şart koşuyor. Bunun için, satış hayata geçirilmeden önce alıcı ülkelerin şu koşulları kabul etmesi gerekiyor:
- ABD hükümetinden yazılı onay almadan önce ekipmanın üçüncü taraflara tekrar transfer edilmemesi,
- ABD hükümetinden yazılı onay almadan ekipmanın elden çıkarılmaması ya da alımın gerekçesinin dışında bir amaç için kullanılmaması,
- Herhangi bir ekipmanın güvenliğinin, ABD hükümetinin sağladığı güvenliğin derecesiyle aynı derecede muhafaza edilmesi.
Yabancı Askeri Satışlar (FMS) süreci nasıl işliyor?
FMS, ABD hükümetinin uluslararası ortaklara ve teşkilatlara savunma ekipmanı, hizmetleri, lojistik ve eğitim faaliyetlerinin sağlanmasını içeriyor. Bu program kapsamında ABD hükümeti bir yılda yabancı müttefikler ve ortaklara 55 milyar dolar civarında savunma ekipmanı satışını idare ediyor. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Siyasi Askeri İşler Bürosu bünyesindeki Bölgesel Güvenlik ve Silah Transferleri Ofisi, ABD Savunma Bakanlığı’nın Savunma Güvenlik İşbirliği Dairesi’yle (DSCA) yakın ortaklık halinde FMS’in onay sürecini yönetiyor.
FMS programının Pentagon ayağını DSCA idare ediyor. Askeri makamların, savunma sistemlerini üreten Amerikalı şirketlerle görüştüğü yabancı askeri satış dosyalarının uygulanmasını da DSCA koordine ediyor.
Süreç talep mektubuyla başlıyor
FMS programı kapsamındaki bir satış süreci, yabancı ülkenin talep mektubu sunmasıyla başlıyor. Bu mektupta ilgili ülke, hem talep ettiği askeri kabiliyetin ne olduğunu hem de bunun için ne kadar harcama yapabileceğine ilişkin kabaca bir tahmin belirtiyor. Satışlar, ABD hükümetinin kapsamlı gözden geçirme süreci ve gerektiği durumlarda ABD Kongresi’ne söz konusu satışla ilgili bildirim sürecinin tamamlanmasının ardından onaylanıyor. Onayı, her bir dosyayı ayrı ayrı inceleyen ABD Dışişleri Bakanlığı veriyor. Satış onaylandıktan sonra DSCA, transferi yapılacak savunma ekipmanı, eğitim ve desteğin ayrıntılarına yer veren Teklif ve Kabul Mektubu’nu yayınlıyor. Büyük çaptaki yabancı askeri satışlar, DSCA’nın internet sitesi üzerinden halka duyuruluyor.
Sürecin tamamlanması aylar sürebiliyor
FMS programına hangi ülke ya da uluslararası teşkilatların dahil edilebileceğine ABD Başkanı karar veriyor. Şu anda 189 ülke ve uluslararası teşkilat programa dahil olma hakkına sahip. Bu ülkeler, savunma ekipmanı ve hizmetlerini kendi fonlarıyla alabildiği gibi, belirli durumlarda ABD hükümetinin sponsorluğundaki yardım programlarından sağlanan fonları da kullanabiliyor ya da hibe veya kiralama yöntemleriyle de savunma ekipmanı alımı yapılabiliyor.
Belirli bir ülke için askeri satış sürecinin ilk başlangıcından nihai onaya kadar uzanan süre, ülkelere göre değişebilse de bazı durumlarda, özellikle de büyük çaplı savunma ekipmanları söz konusu olduğunda ayları bulabiliyor. Ülkeler bazen, Teklif ve Kabul Mektubu’na son şekli verildikten yıllar sonra siparişin tamamını teslim alabiliyor. Bunun ana nedeni, savaş uçakları gibi karmaşık savunma sistemlerinin inşasının zaman alması.
Amerikan savunma ekipmanı ve hizmetleri alımının başka yolları var mı?
ABD’nin uluslararası ortakları, Amerikan savunma ekipmanı ve hizmetlerini kısaca DCS olarak bilinen Doğrudan Ticari Satışlar yoluyla da alabiliyor.
DCS kurallarına göre ABD’li şirketler, Dışişleri Bakanlığı’ndan aldıkları ticari ihracat ruhsatları yoluyla, ortaklarla doğrudan satış müzakeresi yürütme ve satışı bu ortaklara doğrudan yapma imkanına sahip olabiliyor.
FMS gibi DCS de ABD’nin ilgili ihracat yasalarına, düzenlemelerine ve ABD Dışişleri Bakanlığı’nın onayına tabi tutuluyor.
Kongre’yi bilgilendirme süreci
ABD Silah İhracat Kontrol Yasası’nın (AECA) 36’ncı bölümü, gerek yabancı askeri satışlar gerekse doğrudan ticari satışlar için nihai onay öncesinde Kongre’nin bilgilendirilmesini şart koşuyor.
Kongre’nin belirli bir satış teklifiyle ilgili şu koşullarda bilgilendirilmesi öngörülüyor:
-NATO üyeleri, Güney Kore, Avustralya, Japonya, İsrail ve Yeni Zelanda için, 25 milyon dolar ve üzerinde değere sahip büyük çaplı savunma ekipmanı, 100 milyon dolar ve üzerinde değere sahip herhangi bir savunma malzemesi ya da hizmetleri, 300 milyon dolar ve üzerinde değere sahip tasarım ve inşaat hizmetlerinin satışı, geliştirilmesi ya da güçlendirilmesi.
-Diğer ülkeler içinse 14 milyon dolar ve üzerinde değere sahip büyük çaplı savunma ekipmanı, 50 milyon dolar ve üzerinde değere sahip savunma malzemesi ya da hizmetleri, 200 milyon dolar ve üzerinde değere sahip tasarım ve inşaat hizmetlerinin satışı, geliştirilmesi ve güçlendirilmesi.
İlk gruptaki ülkelere satışlarda, bu işlemlerin neticelendirilmesinden 15 gün önce, bunun dışında kalan ülkelereyse 30 gün önce yönetimin, Kongre’nin ilgili komisyonlarına resmi bildirim yapması gerekiyor.
Kongre satışı geciktirebilir ya da engelleyebilir mi?
ABD Dışişleri Bakanlığı, Kongre’ye resmi bildirimden 20 ila 40 gün önce de Silah İhracat Kontrol Yasası’na muhatap olası silah satışları konusunda ilgili Kongre komisyonlarına gayriresmi bildirimde bulunuyor. Bu sürede Kongre komisyonları, satışla ilgili kaygıları dile getirebiliyor ve ciddi bir düzeye erişmesi durumunda Dışişleri Bakanlığı, bu kaygıların giderilmesine zaman tanımak amacıyla gözden geçirme sürecini uzatabiliyor.
Kongre’nin satış yapılacak ülkelere göre ya 15 ya da 30 gün içinde, “teklif edilen satışı engelleme” yönünde ortak bir tasarıyı onaylamaması halinde hükümet, satış için Teklif ve Kabul Mektubu’nu yayınlayabiliyor.
Savunma Güvenlik İşbirliği Dairesi’ne göre bu mektup, ABD hükümetinin, AECA altında bir ülkeye savunma malzemesi ve hizmetleri satışında kullandığı “yasal belge” vazifesini görüyor. Ancak ortak bir tasarının Kongre’nin her iki kanadından da geçmesi halinde Başkan’ın masasına geliyor. Böyle bir durumda Başkan tasarıyı veto edebilir. Kongre’nin vetoyu aşabilmesi için üçte ikilik çoğunlukla tasarıyı desteklemesi gerekiyor.
Kongre, ortak tasarı dışında normal yasama faaliyetleri içerisinde de teklif edilen bir savunma satışını engelleyen ya da üzerinde değişiklik yapmaya zorlayan bir yasayı geçirebilir. Ancak bu durumda da yine Başkan’ın veto etme yetkisi bulunuyor.
Kongre’nin belirli bir ülkeye askeri malzeme satışını engellemede başvurabildiği bir diğer yöntem de, savunma bütçesi ve politikalarıyla ilgili olarak her yıl geçirilen ve kısaca NDAA olarak bilinen Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası gibi kapsamlı torba yasalara belli hükümlerin eklenmesi.
Örneğin önceki yılki NDAA’de, S-400 alımı nedeniyle ABD’nin Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşılık Verme Yasası (CAATSA) çerçevesinde Türkiye’ye yaptırımlar uygulanması maddesi eklenmişti. Trump yönetimi, NDAA’in yasalaşmasını beklemeden, Türkiye’ye CAATSA kapsamında uygulanacak yaptırımları açıklamış ve Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB) ile SSB’nin Başkanı İsmail Demir’i yaptırım listesine almıştı. ABD, Türkiye’yi F-35 uçaklarının ortak üretim ve satışı programından da çıkarmıştı. Türkiye’ye satın aldığı uçakların da teslimatı yapılmamış, bu uçaklar ABD Hava Kuvvetleri’nin envanterine geçirilmişti. Şimdi Ankara, F-35'lerden uğradığı zararın tazmin edilmesinin bir yolu olarak ABD’den F-16 uçakları için talepte bulundu ve iki ülke arasında bu konudaki görüşmeler devam ediyor.
Reuters'ın bugün geçtiği bir haberde, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Kongre'ye bir mektup göndererek, Biden yönetiminin Türkiye'ye potansiyel F-16 savaş uçağı satışının ABD'nin ulusal güvenlik çıkarlarıyla uyumlu olacağına ve aynı zamanda NATO'nun uzun vadeli birliğine hizmet edeceğine inandığını bildirdiği öne sürüldü.
Kongre daha önce bu yetkisini kullandı mı?
Kongre’nin normal yasama faaliyetleri kapsamında ayrı tasarılar geçirerek bir ülkeye silah satışını engelleme girişimleri yakın tarihte oldu. En son 2019 yılında Suudi Arabistan, Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne silah satışını engellemek için hem Senato hem Temsilciler Meclisi’nde ortak tasarılar kabul edilmiş, ancak dönemin ABD Başkanı Donald Trump bu tasarıları veto etmişti.
Kongre’nin geçmişte AECA altında da herhangi bir silah satışını ortak bir tasarıyla engelleme girişimlerine rastlandı ancak bugüne kadar bu girişimlerin hiçbiri başarılı olmadı.
1986 yılında dönemin başkanı Ronald Reagan, Suudi Arabistan’a Sidewinder ve Harpoon füzeleriyle Stinger füze fırlatma sistemleri ve yeniden yükleme araçlarının satışı için teklif sundu. Bir ay sonra Kongre’nin her iki kanadı da bu satışı engellemek için tasarı geçirdi ancak Reagan tasarıyı veto etti. Bununla birlikte Reagan, dönemin Senato Çoğunluk Lideri Robert Dole’a gönderdiği mektupta, Stinger füzeleri ve fırlatma sistemlerini paketten çıkardığını bildirdi. Veto daha sonra Senato’da yapılan oylamada kılpayı kurtulabildi ve silah satışı gerçekleşti.
Başkan “acil durum” gerekçesiyle süreci hızlandırabilir
ABD Başkanı, “acil bir durumun var olduğu” şeklinde Kongre’ye bildirimde bulunmak şartıyla, satışın gözden geçirilmesi sürecinin devre dışı bırakılması ve “ABD’nin ulusal güvenlik çıkarları” gereği satışın derhal yerine getirilmesini isteme yetkisine sahip.
Böyle bir durumda başkanın Kongre’ye sunacağı bildirimde, “acil durumun koşullarının izah edilmesi dahil, bu kararının gerekçesini” ve ABD’nin konuyla ilgili “ulusal güvenlik çıkarlarını” ayrıntılı şekilde anlatması gerekiyor.
VOA