ABD’nin vebali

AMERİKA DESTEĞİ

ABD’nin vebali


ABD’nin vebali

TAHA AKYOL YAZDI...

Netanyahu’nun, HAMAS eylemine karşı tepkisi, Hitler’in Polonyalı direnişçilere tepkisine benziyor. Naziler tarafından 6 milyon mensubu gaz odalarında katledilmiş mazlum Yahudi halkının içinden nasıl böyle aşırı sağcı, militarist ve gaddar bir rejim çıktı?

Güç zehirlenmesi ve intikam duygusu, her toplumu zalimleştirebilir. İsrail’in yaşadığı da budur. Evet İsrail tarihinde başta Yitsak Rabin olmak üzere Simon Perez ve şimdiki Cumhurbaşkanı Hertzog gibi itidal sahibi siyasetçiler de vardır.

Yitsak Rabin liderliğindeki İsrail solu, Rabin’in aşırı bir Yahudi tarafından öldürülmesinden sonra geriledi. Liberaller de geriledi. Yükselen ırkçı, dinci akımlar Netanyahu gibi aşırı sağcı, muhteris ve kirli bir politikacıyı yükseltti. 1999’den beri bir gelip bir giden Başbakandır, her iktidarında Filistinlilere kan kusturdu.

AMERİKA DESTEĞİ

İsrail’in “güç zehirlenmesi”nin, zalimliğinin sebepleri vardır. Evvela çok iyi eğitimli, üretken bir nüfus… 1967 savaşı, bu nüfusun Arap ordularına karşı zaferiydi.

Fakat daha önemlisi ABD’nin baştan beri kayıtsız şartsız desteğidir.

Yahudi lobilerinin mali gücünden başka, Amerika’da İsrail’i, ne zulüm yaparsa yapsın, desteklemeyi Tanrı emri sayan sofu Protestanların gücü...

Stephan Sizer, 2004’te yayınlanan “Christian Zionism” adlı kitabında Evanjelik Protestanların itikadını şöyle anlatır:
“Yahudiler Tanrı’nın seçilmiş kullarıdır... Hristiyan Siyonistler inanırlar ki iyi ile kötü arasında ‘büyük savaş’ olacaktır. Yahudilerle Araplar arasında barış olamaz. İsrail’in İslam’la uzlaşması, Filistinlilerle bir arada yaşaması Tanrı’nın iradesine ve beklenen Armageddon olayına aykırıdır.” (sf. 252)

Armageddon, kıyamete yakın çıkacak “büyük savaş” demektir. O savaş İsrail’in zaferiyle sonuçlanacak ve İsa Mesih gökten inerek Kudüs’te “göklerin krallığını” ilan edecek!.. (Sf. 107)

Bu itikatla İsrail zulmünü destekliyorlar. Kabaca 40-45 milyon Amerikalı bu inançtadır.

Trump bunların gönüllü kuklasıydı. Amerikan siyasetini bu baskıdan kurtarmak için büyük gayret sarf eden ve Menahin Begin’le Yasir Arafat’ı barıştıran Başkan Jimmy Carter bile çemberi yaramamıştı.

MUHAMMED DAYF ÖRNEĞİ

Hamas’ın İsrail’e son saldırısını “harp mühendisi” lakaplı Kassam Tugayları komutanı Mahammed Dayf planlamış. Mükemmel bir kurmay Planlaması, İsrail hiç bu kadar ağır darbe yememişti.

Dayf’ın hayatı Filistin faciasının özetidir. 1965’te Gazze’deki Han Yunus mülteci kampında doğmuş. 1948 yılında Arap ordularının yenilgisi üzerine kurulmuştu bu kamp! Demek ki Dayf, dünyaya mazlum olarak gelmiş, mağlubiyetin, aşağılanmanın, zulümlerin hikayelerini dinleyerek büyümüş. Hamas’a katılmış. Eşini ve 3 yaşındaki kızı ile 7 aylık oğlunu bir İsrail saldırısında kaybetmiş.

Reuters’e göre, Dayf, iki yıl süreyle İsrail’e karşı terör eylemi yapmasını durdurmuş, İsrail tarafında ‘Hamas artık eylem yapmıyor’ kanaatini uyandırmış. Bu arada karadan, denizden, havadan İsrail’e saldırıları planmış. Ayrıntıları haberlerde görmüşsünüzdür. Bana geriye doğru bakarak yazılmış bir haber gibi geldi. Ama Hamas’ın iki yıldan beri hiç eylem yapmadığı bir gerçek.

SİYASİ ÇÖZÜM

Dayf’ın trajik hayatında dünyaya iki büyük mesaj var…

  • Evvela hemen her Filistinli, özellikle de her Gazze’li Dayf’ın hayatını yaşamıştır, yaşamaktadır: Aşağılanma, yoksulluk, zulüm ve kin… İsrail vurdukça Dayf’lar üretiyor.
  • İkincisi, dünyaya ders: Bugün Netenyahu’nun gaddarca saldırılarına “savunma hakkı” diyen ABD bu iki yılda ne yaptı? Ortak açıklama ile Netanyahu’ya destek veren ABD, Fransa, Almanya, İtalya ve İngiltere ne yaptı?

Barışçıl bir çözüm geliştirmek için İsrail’e baskı mı yaptılar? Arapların evlerinden, köylerinden sürülüp yerlerine Yahudi “yerleşimciler” iskan ederek BM kararlarına aykırı bu istilayı durdurmak için ne yaptılar? Hiç!...

Hitler canavarının kefaretini öder gibi İsrail’e kayıtsız şartsız destek verenler, Netanyahu gibi küçük Hitlerler ürettiklerini görmeliler artık.

Arapların hiçbir metotla İsrail’i askeri olarak yenmesi mümkün değil. Çözüm ancak siyasi olabilir. Türkiye için doğru olan da, siyasi çözüm çabasında, uluslararası diplomasinin etkin bir paydaşı olmaktır.

İktidar İsrail’le siyasi bir savaşa girme hatasının ağır faturalarını fark etmiş gibi, bugün böyle hareket ediyor, böyle devam etmeli.

TAHA AKYOL / KARAR