ABD’nin yurt dışı askeri operasyonları, salgına rağmen devam ediyor

ABD yönetimi, korona salgınına rağmen ülke dışındaki askeri operasyonlarının devam edeceğini duyurdu

ABD’nin yurt dışı askeri operasyonları, salgına rağmen devam ediyor




Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınına ve ABD’li askerler arasında da bu salgının görünmesine rağmen ABD Genelkurmay Başkanı Yardımcısı Orgeneral John Hyten, ABD'nin yurt dışındaki askeri operasyonlarının devam ettiğini doğruladı

İmadeddin el-Caburi Yazar, akademisyen 

ABD yönetimi, korona salgınına rağmen ülke dışındaki askeri operasyonlarının devam edeceğini duyurdu. (Reuters)

ABD haftalardır gerek Irak içinde gerekse de Arap Körfezi sularında ve ülkelerinde asker konuşlandırmaya devam ediyor.

Washington yönetiminden bu büyük askeri konuşlandırmanın hedefine ilişkin herhangi bir açıklama gelmedi. Yalnızca ABD Başkanı Donald Trump, Twitter hesabı üzerinden yaptığı bir paylaşımda halihazırdaki bilgiler ve göstergeler doğrultusunda İran’ın ve ajanlarının Irak’taki güçlerine ve çıkarlarına yönelik bir dizi saldırı planladığını yazdı. Trump ayrıca böyle bir saldırı dizisinin gerçekleşmesi halinde Tahran’ın bunun bedelini ağır ödeyeceğini belirtti. Trupm’ın bu sözleri muhtemel bir çatışma yaşanabileceği yönünde yorumlandı.

Diğer yandan bu ayın başlarında Reuters’e konuşan ABD’li bir yetkili, İran’ın Irak’taki ABD güçlerine ve tesislerine yönelik saldırı düzenleyebileceğine ilişkin alınan istihbaratın, bunun ocak ayındaki füze saldırısı gibi olamayacağını, bilakis boşa çıkarılabilecek bir saldırı olacağını gösterdiğini bildirdi.

Ancak ABD’nin kara, deniz ve havadaki askeri konuşlanmasının büyüklüğü, gerçekleşmeyebilecek bir saldırı planıyla dengeli büyüklükte değil. Nitekim uçak gemileri, firkateynler, mavnalar ve muhripler de dahil olmak üzere konuşlandırılan toplam gemi sayısı 65'i aştı. Bölgeye 60'tan fazla akıllı ve gelişmiş yeni nesil Patriot füze bataryaları sevk edildi. Irak’taki ABD güçleri yeniden konuşlandırıldı ve zırhlı araçların, tankların ve uçak filolarının bölgeye ulaştırılmasının yanı sıra Ninova eyaletinin Sincar şehri yakınlarına yeni bir üs inşa edildi.

ABD yönetiminin bu büyüklükte bir askeri konuşlanmaya girişmesi ve harcama yapması makul olarak görülmüyor. Zira kullanılıp kullanılmayacağı belirsiz olan böylesine geniş bir askeri seferberlik, devlet hazinesi için bir külfet.

İran ve kendisine bağlı olan gruplar, askeri teknoloji açısından sahada başarılı olamayacağının bütünüyle farkında olmalarına rağmen ABD kuvvetlerine ve Bağdat'taki Washington Büyükelçiliği’ne yönelik saldırılara son vermediler.

Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınına ve ABD’li askerler arasında da bu salgının görünmesine rağmen ABD Genelkurmay Başkanı Yardımcısı Orgeneral John Hyten, ABD'nin yurt dışındaki askeri operasyonlarının devam ettiğini doğruladı. Bir grup gazeteciye açıklamalarda bulunan Hyten, halihazırda dünyanın bir dizi bölgesindeki görevlerinin aynı kurallara ve modele göre yürütülmekte olduğunu söyledi. Salgının söz konusu görevler üzerinde herhangi bir etkisi olmadığını belirten Hyten, yurt dışında virüs bulaşmış asker sayısının oldukça sınırlı olduğunu kaydetti.

Ancak ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), koronavirüs salgınıyla mücadele doğrultusunda askerlerin savaş bölgelerine gönderilmeleri veya ülkeye geri dönmeleri de dahil olmak üzere dünya genelindeki tüm askeri hareketliliğe iki ay boyunca ara verildiğini duyurdu.

ABD’nin yeni askeri hareketliliğinin çoğunluğu Sünnilerin oluşturduğu ve İran yanlısı grupların geniş nüfuzunun bulunduğu 6 ilde yoğunlaştığı görülüyor. Bu, Beyaz Saray’ın Irak’a yönelik stratejisinde bir değişiklik olduğu anlamına geliyor. New York Times'ın ortaya çıkardığı durum, bu yaklaşım hakkında daha fazla bilgi veriyor. Nitekim ABD Savunma Bakanı Mark Esper, ABD güçleri için daha fazla tehdit oluşturan İran destekli silahlı grupları yok etmeye yönelik yeni bir operasyonun planlanmasına izin verdi. Bu gruplar arasından ön plana çıkanı daha önceki bir dizi saldırıyı üstelenmiş olan Hizbullah Tugayları. Askeri ve siyasi kanadı olan bu grubun siyasetçilerle, ticari şirketlerle ve yardım kuruluşları ile çeşitli bağlantıları bulunuyor.

ABD’nin halihazırdaki politikasının ‘Irak’taki İran hegemonyasına son vermek’ olduğu görünüyor. Bu durum, ABD’nin Irak topraklarındaki savaş durumunu tırmandırmasını gerektiriyor. Nitekim bu şekilde mevcut geniş çaplı askeri konuşlanmanın arka planı anlaşılabiliyor.

Öncelikle siyasi süreç, tarafları arasındaki çatışmaların ve anlaşmazlıkların artmasıyla birlikte çıkmaza sürüklendi. İkinci olarak ülkeyi yıllardır istila etmiş olan ekonomik ve idari yolsuzluğun artması, hiçbir projeyi gerçekleştiremeyen siyasi sürecin başarısızlığına sebep oldu. Üçüncü olarak İran'ın desteklediği silahlı grupların temsil ettiği derin devletin kontrolü, devletin prestijini ortadan kaldırdı ve politik, sosyal ve yaşam alanlarını etkisi altına aldı. Bunun yanı sıra dördüncü bir husus da Şii çoğunluğun bulunduğu bölgelerde Iraklı gençlerin ayaklanması ve yaklaşık 6 aydır devam ettikleri barışçıl protestolar ve oturma eylemleri oldu. Bu gösteriler sırasında yüzlerce kişi öldü, yaralandı yahut sakatlandı. Bütün bunlar ulusal Şiiler ile Irak yanlısı Şiileri birbirinden ayırdı. Beşinci olarak İran rejiminin salgın ile mücadeledeki gevşekliği ve bir dizi liderinin virüs dolayısıyla ölmesi sonrasında ciddi bir kargaşa yaşandı. Altıncı olarak ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarının daha da şiddetlenmesi, siyasi rejimi mali ve ticari açıdan oldukça zayıflattı. Yedinci olarak, terörist Kasım Süleymani’nin öldürülmesi sonrasında Irak halkı yönünü İran’a karşı ABD’ye çevirdi. Sekizinci olarak, Bağdat hükümetinin Suudi Arabistan ya da Mısır gibi bir alternatif bulma konusundaki ciddiyetsizliğinden dolayı Trump yönetimi Irak’ın İran'dan gaz ve elektrik ithal etmesi yönünde tanıdığı istisnayı kaldırmaya yöneldi.

ABD, İran destekli gruplardan kurtulmak için bütün bu sebepleri bir fırsat olarak görüyor olabilir. Ancak bu grupların temelden ortadan kaldırılmasına yönelik eğilimler de aynı şekilde önemlidir.

Bu bağlamda ‘Sistani’nin cihad-ı kifayenin sona erdiği yönündeki yeni fetvası, Haşdi Şabi’nin ortadan kaldırılmasına ilişkin kanun tasarısı ve grubun ekonomik ve askeri olarak desteklenmesine son verilmesi yönündeki hükümet kararı’ sayılabilir. Zira IŞİD tehdidinin ortadan kalkması ve söz konusu gruplar tarafından işlenen vahşice suçlara karşı kanun çıkarılmasının ardından grupların bölgedeki varlık sebebi zayıfladı. Bu, ABD’nin mevcut durumdaki geniş çaplı askeri konuşlanmasını destekler niteliktedir. Eğer İran planından geri adım atarsa -ki beklenen de budur- bu geniş askeri seferberliğin neticesi Mayıs 2019 tarihindeki ile aynı olacak. Bölge yakın gelecekte yine istikrarsızlığa sürüklenecek.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Adem İpekyüz

independentarabia.com/node/109766