Abdulkadir Selvi Gece yarısı bildirisine nasıl karar verdiler?

UYUYAN HÜCRELER UYARISI

Abdulkadir Selvi Gece yarısı bildirisine nasıl karar verdiler?




Abdulkadir Selvi

Abdulkadir Selvi

Gece yarısı bildirisine nasıl karar verdiler?

104 emekli amiralin yayınladığı bildiri konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan tam bir devlet adamı tavrı sergiliyor. Her değerlendirmesinde Türk Silahlı Kuvvetleri ile darbe imalı bildiri yayınlanmasını birbirinden ayrı tutuyor. İlk değerlendirmesinde bunu Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı bir “bühtan” olarak gördüğünü söylemişti.

Erdoğan gençlerle buluşmasında ise, “Askerin emeklisi veya emekli olmayanı olmaz. Asker askerdir. Ben de şu anda Cumhurbaşkanı olarak bu ordunun başkomutanıyım. Siz 104 emekli olarak böyle bir açıklamayı nasıl yapıyorsunuz?” diye tepki gösterdi. Erdoğan, AK Parti MYK toplantısında, bu işin 104 emekli amirali aşan bir iş olduğuna işaret edip, “Uyuyan hücrelere karşı uyanık olmak durumundayız” demişti.

CİDDİ BİR SORUŞTURMA

Emekli amiraller elektronik kelepçe takılarak adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Veysel Kaçmaz tarafından yürütülen soruşturmada usul hükümleri eksiksiz olarak yerine getirildiği gibi vicdanlarda tortu bırakacak bir iş yapılmadı Bunun altını özenle çizmek istiyorum. Ciddi bir soruşturma yapılması önemli. Çünkü herkes aynı çuvalın içine doldurulmaz. Bildirinin yayınlanmasında kimin hangi rolü oynadığı, tereddüde yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılır. Eğer titiz bir soruşturma yürütülmeseydi, Ergun Mengi’nin, Ali Yüksel Önel’e gönderdiği “Montrö’yü araç olarak kullandık” mesajından haberimiz olacak mıydı?

NE ZAMAN KARAR VERMİŞLER

İŞTE O KONUŞMA

Emekli amiral Metin Açımuz’un, “Sayın komutanlar A kamarası olarak bir deklarasyon yayınlayarak bunu protesto edemez miyiz?” sorusu üzerine bu konu gündeme geliyor.

Işık Biren, “Evet. Deniz Kuvvetleri gibi bir kurumda, böyle yobazlıklara izin verilemez. Atatürk Cumhuriyeti’nde tarikatlara, tekkelere yer olmaz” karşılığını veriyor. Metin Açımuz, “Olmaz da komutanım oldu işte! Reaksiyonumuz ne olacak?” diye tekrar soruyor.

AÇIMUZ’UN ÇAĞRISI

Işık Biren’in, “Protesto mesajları ile kınamalıyız. Reaksiyon budur” karşılığını vermesi üzerine Metin Açımuz bir çağrı yapıyor. “Bence birçok konuda sonsuz ve derin bilgisi olan eli kalemli dili kelamlı arkadaşlarımız bir metin hazırlasın, imzalayıp uygun bir yolla medyaya verelim” diyor. Işık Biren, “Bence de uygun. Hatta gazeteye ilan bile verebiliriz. Bazı gruplar yapıyor” diye bir öneri getiriyor. Metin Açımuz çağrısını daha da açarak, “Evet. Buradan o arkadaşlarıma sesleniyorum. Geç kalmadan eyleme (yazılı) geçelim. Bu konuda az da olsa ayrı görüşte olsanız bile bir metin üzerinde anlaşıp bizlerin imzasına sununuz” diyor.

ERGUN MENGİ ÜSTLENİYOR

Bildirinin 6 Nisan günü yayınlanması için hazırlık yapılıyor. Başlangıçta 30 kişinin desteklediği bildiriye destek, her geçen gün artarak 104’e ulaşıyor. Birkaç kez güncellenen bildiri metni, 3 Nisan günü hazır olunca, öğleden sonra bildirinin gecikmeden yayınlanması tartışmaya açılıyor.

YÜCE TÜRK MİLLETİ

YAYINLANMASINA NASIL KARAR VERİLDİ

6 Nisan tarihi beklenmeden bildirinin yayınlanmasına karar verilince bu kez nerede yayınlanacağı konusunda bir tartışma yaşanıyor. Emekli amiral Mustafa Özbey, “Ben bunu Veryansın TV’de yayınlatırım” diyor. “Zaten sarıklı amiral haberini de ilk olarak Veryasın TV vermişti” diye ekliyor. Özbey’in önerisi kabul görüyor.
Yani öyle habersiz olarak birileri sızdırmıyor.

IŞIK BİREN: ‘ONAY VERDİM’

Emekli amirallerin yayınladığı bildiride kritik bazı noktalar vardı. O da bildirinin yayınlanması için kimden ya da nereden onay alındığı konusu. 104 emekli amiralle ilgili bildiriyi kaleme alan Ergun Mengi, ifadesinde bildirinin yayınlanması için emekli amiral Işık Biren’den onay aldığını söylüyor. Ben de bunu yazdım.
Işık Biren aradı. Hem telefonla konuştuk, hem mesajlaştık. Haliyle ilk başta biraz gergindi.

İSMİNİ MENGİ VERDİ

“Sizin isminizi veren ben değilim. Ergun Mengi ifadesinde sizden onay aldığını söylüyor” dedim. Mengi ifadesinde, “Işık Biren’i aradım, böyle bir duyuruyu hazırlayayım mı diye sordum. Bana, ‘Yapabilirsin’ dedi. Ben de bunun üzerine büyükelçilerin de metnini esas alarak bir taslak duyuru hazırladım” diyor.

Bu bilgiyi aktarınca Işık Biren, “Kimseyle telefon görüşmesi yaptığımı hatırlamıyorum” dedi. Bildiriye onay verdiğini söyledi. “Ben Montrö’yle ilgili emekli amirallerin bildiri yayınlamasına onay verdim. Onay vermedim demiyorum. Kimseyle telefonla görüşmedim, internetten onay verdim. Susabilirdim ama ben susmayı tercih etmedim. Montrö ve Boğazlar konusunda açıklama yapılmasına onay verdim” dedi.

DARBE VİRÜSÜ TAŞIMIYORUM

Işık Biren’le ilgili yazımda, 12 Eylül darbesinden sonra 1980-82 yıllarında “Milli Güvenlik Konseyi Koordinatörü Komisyonlar Başkanı” olarak görev yaptığı bilgisine yer vermiştim. Biren, bir düzeltme yaparak “Demokrasi açısından ters düştüğü için” ancak 1 yıl görev yaptığını söyledi. Darbe dönemlerinde etkin konumlarda görev üstlenen askerlerin o virüsü kaptığına dair gözlemimi paylaşmıştım.

SEVİNDİM

Işık Biren tepki gösterdi. “Ben darbe virüsü taşıyan bir adam değilim. Bunu şiddetle reddediyorum” dedi.
Peki Işık Biren’in bu tavrı beni rahatsız etti mi? Tam aksine darbe karşıtı olduğunu beyan etmesinden dolayı memnun oldum.

https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/gece-yarisi-bildirisine-nasil-karar-verdiler-41789651

ABDÜLKADİR SELVİ / HÜRRİYET