Abdulkadir Selvi’den üçüncü yazı: Mesele Osman Kavala meselesi değil, mesele Türkiye meselesi
Osman Kavala'nın tutukluluğu
Abdulkadir Selvi’den üçüncü yazı: Mesele Osman Kavala meselesi değil, mesele Türkiye meselesi
Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, 17 Nisan’da “Hapiste tutulmasının Türkiye'ye ne yararı var?” diye sorduğu ilk yazısının ve 2 Mayıs'ta yeniden yargılama gerektiğini belirtiği ikinci yazısının ardından bugünkü köşesini yine Osman Kavala'ya ayırdı.
İlk iki yazısına gelen eleştirilere yanıt veren Selvi “Osman Kavala başta olmak üzere Gezi mahkûmlarının yeniden yargılanmasının Türkiye’deki iklimi ve dışarıdaki görünümümüzü olumlu etkileyeceğini görüyorum” dedi. Meselenin Kavala değil Türkiye meselesi olduğunu söyledi.
Selvi’nin yazısı şöyle:
Herkesin şunu iyi anlaması lazım. Mesele Osman Kavala meselesi değil, mesele Türkiye meselesi...
AİHM kararlarını uygulamayan bir Türkiye, Anayasa Mahkemesi kararlarına uymayan bir Türkiye, Avrupa Konseyi tarafından yaptırım tehdidi ile karşı karşıya olan bir Türkiye... Peki bu kime yarar? Bizim Avrupa Konseyi üyeliğimiz sadece 12 Eylül darbesinde askıya alındı. Türkiye’nin Osman Kavala yüzünden Avrupa Konseyi’nde yaptırıma uğraması kime ne fayda sağlar? Türkiye’nin görünümünü nasıl etkiler?
Özgür Özel, Avrupa Parlamentosu’nda Türk heyetini ziyaret ettiğinde, ‘Bize burada adım attırmıyorlar. Saati sorsan, Sen önce Kavala’yı çıkar’ diyorlar’ diye tabloyu ortaya koydu.
AK Parti Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş, Osman Kavala konusunda çok önemli bazı sorular sordu:
* Türkiye’nin uluslararası arenada haksız ithamlardan kurtulması mı?
* Düşünmek bile istemiyorum ama; acaba konunun iç hukuk ile çözülmesi ihtimali mi bazı çevreleri rahatsız ediyor?
Bu soruları soran Tuğrul Türkeş’in Avrupa Konseyi parlamenter Meclisi Başkanı olduğunu bilmem hatırlatmama gerek var mı?
Siz Türk milliyetçiliğinin lideri Alparslan Türkeş’in oğlu olan Tuğrul Türkeş’ten daha çok mu milliyetçisiniz?
Erdoğan ile Özgür Özel’in inşa etmeye çalıştığı diyalog zemininin Türkiye’nin lehine olduğuna inanıyorum. Osman Kavala başta olmak üzere Gezi mahkûmlarının yeniden yargılanmasının Türkiye’deki iklimi ve dışarıdaki görünümümüzü olumlu etkileyeceğini görüyorum.
Osman Kavala'nın tutukluluğu
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gezi eylemlerinden itibaren Osman Kavala'yı "Türkiye’nin Soros’u" diye hedef gösterdi. Kavala, 18 Ekim 2017’de gözaltına alındı. 1 Kasım’da tutuklanarak Marmara (Silivri) Cezaevine konuldu.
Tutuklamaya gerekçe Gezi eylemleri bağlamında ‘hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs’ ve 15 Temmuz darbe girişimi bağlamında ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ idi.
18 Şubat 2020’deki Gezi Davasında beraat etti. Ancak serbest bırakılmadı. Beraat ettiği gün darbe girişimi bağlamında ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçlamasıyla yeniden tutuklandı. 9 Mart’ta 2020’de de aynı dava kapsamında bu kez ‘siyasal veya askeri casusluk’ suçlamasıyla tutuklandı.
Gezi davasındaki beraat kararı bozulup yeniden yargılandı ve 25 Nisan 2022’de ‘hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs’ten ağırlaştırılmış müebbet cezasına çaptırıldı. İstinaf da kararı onadı.
Öte yandan AİHM, 10 Aralık 2019 tarihli kararında Osman Kavala’nın tutukluluğunun keyfi olduğunu ve siyasi saiklere dayandığını tespit etti. Bu nedenle de Osman Kavala’nın derhal salıverilmesi gerektiğine hükmetti.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Kavala’nın bu karar gereği serbest bırakılmaması sebebi ileTürkiye hakkında ‘ihlal prosedürü’ başlattı.
AİHM Büyük Daire 11 Temmuz 2022’de verdiği ‘ihlal prosedürü’ kararında, “[10 Aralık 2019 tarihli] Kavala kararında AİHS’in 18. maddesiyle bağlantılı olarak 5. maddesinin ihlal edildiğinin tespit edilmiş olmasının, Gezi Parkı olayları ve darbe girişimiyle ilgili suç isnatlarına dayanan her türlü işlemi geçeriz kılacağına” hükmetti.
Ancak Türkiye mahkemeleri bu iki kararın da hukuken bağlayıcı olduğunu göz ardı etti ve uygulamadı.
BİANET