Abdurrahim Karakoç - Mihriban
Ayrılıktan zor belleme ölümü Görmeyince sezilmiyor mihriban
Sarı saçlarına deli gönlümü
Bağlamıştın,çözülmüyor mihriban
Ayrılıktan zor belleme ölümü
Görmeyince sezilmiyor mihriban
Yar,deyince kalem elden düşüyor
Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor
Lambada titreyen alev üşüyor
Aşk kağıda yazılmıyor mihriban
Önce naz sonra söz ve sonra hile
Sevilen seveni düşürür dile
Seneler asırlar değişse bile
Eski töre bozulmuyor mihriban
Tabiplerde ilaç yoktur yarama
Aşk değince ötesini arama
Her nesnenin bir bitimi var ama
Aşka hudut cizilmiyor mihriban
Boşa bağlanmış bülbül gülüne
Kar koysan köz olur aşkın külüne
Şaştım karabahtım tahammülüne
Taşa çalsam ezilmiyor mihriban
Tarife sığmıyor aşkın anlamı
Ancak çeken bilir bu derdi gamı
Bir kördüğüm baştan sona tamamı
Çözemedim çözülmüyor mihriban
ABDURRAHİM KARAKOÇ
Karakoç’un ardından, yeni nesilin pek bilmediği Karakoç’a, iki ölümsüz şiir yazdıran Mihriban’ın hikayesini sizlerle paylaşalım istedik..
Mihriban şiirinin yazarı Abdurrahim Karakoç gençlik yıllarında delice aşık olur ve bir o kadar da sevilir… Niyetleri evlenmektir ama kız tarafı bütün sürekli “hayır” demektedir bu işe… Velhasıl bu sevdadan vazgeçilir…
Aradan yıllar geçer… Birgün Abdurrahim Karakoç’u bir arkadaşı ziyarete gelir.. Ve Karakoç’a, yolda, onun eski sevgilisi ile karşılaştığını, biraz sohbet ettiklerini, ve hanımın evlenmiş olduğunu söyler… Arkadaşı yanındayken hislerini pek belli etmese de, o gittikten sonra Abdurrahim Karakoç oturur ve duygularını dizelere döker..
ŞİİR BİR ÜLKÜCÜNÜN, BESTE BİR ALEVİ’NİN
O dizeler Musa Eroğlu’nun notalarıyla yıllar sonra müziğe döküldü.. İşte o beste bu toprakların mozaiğini ortaya çıkaran bir gerçekliği de barındırıyordu içinde.. Ülkücü geçmişiyle bilinen Karakoç’un eşsiz dizelerini Mersin’in yörük Alevilerinden olan Musa Eroğlu bestelemişti.
NE ADI MİHRİBANDI NE SAÇLARI SARI
Hikayeyi verdiği bir röportajda anlatan Karakoç, “O aşk, masum bir aşktı. Güzel bir aşktı. Bırakalım öyle kalsın. Ne adı Mihriban, ne saçları sarı…” demişti.
Sarı saçlarına deli gönlümü,
Bağlamıştın, çözülmüyor Mihriban.
Ayrılıktan zor belleme ölümü
Görmeyince sezilmiyor Mihriban.
UNUTMAK KOLAY DEĞİL MEKTUBU İKİNCİ ŞİİRİ YAZDIRDI
Bu eşsiz duygu yoğunluğu olan dizelerle aşkın gücünü anlatan şairimiz, Mihriban’dan aldığı “Unutmak kolay değil” başlıklı mektup üzerine, şiirin devamını yazıyor…
Unutmak kolay mı? deme,
Unutursun Mihribanım.
Oğlun, kızın olsun hele,
Unutursun Mihrabanım
Karakoç’un Platform dergisine verdiği röportajda Mihriban’ı ve hikayesini böyle anlatmıştı..
NEDİR MİHRİBAN’IN GERÇEK HİKAYESİ?
Bazıları “Gerçek mi” diyor. Gerçek diyorum. Ama adı Mihriban değil. O gençliğimde yaşanmış bir aşktı. Ama şimdi adını deşifre etmem, ayıp olur. Benim takmış olduğum sembol bir isimdir Mihriban.
MASA BAŞINDA YAZILMIŞ, HAYAL BİR AŞK, BU TADI VE LEZZETİ VERMEZ. YAŞAYACAKSIN Kİ, YAZACAKSIN.
O zamanlar elektrik yoktu. Lamba ışığı altında yazıyordum. Şiire başladığımda lambadaki alev titremeye başladı. “Lambadaki alev üşüyor” çıktı.
-HANGİ SENEYDİ… ?
1960…
O AŞKINIZA KAVUŞAMADINIZ…
Yo olmadı. Seviyordum. Olmadı. Ayıp olur şimdi adını söylemem. Törelerimize aykırı. İkinci birMihriban şiirim var. Biliyorsunuz. “Unutmak kolay unutursun Mihriban” diye… O da öyledir. Bunlar hep gerçeğe dayalıdır. Güzel tertemiz bir sevgiydi, tertemiz de bir ayrılma oldu.
NERDE OLDUĞUNU BİLİYOR MUSUNUZ?
Bilmiyorum. Zaten benim memleketlim de değildi…
YAŞAYIP YAŞAMADIĞINI BİLİYOR MUSUNUZ?
Onu da bilmiyorum… Sivas’ta bir televizyona çıktım. Telefon bağlantısı var. Bir hanım çıktı, “Abi o yaşıyor mu” dedi. “Bilmiyorum” dedim. “Nasıl bilmiyorsun” dedi. “Bilmiyorum işte” dedim. O bayan, “Eğer yaşıyor da, bu türküyü dinliyorsa, Allah ona yardım etsin” dedi. Hanımların dayanışması işte! Yaşayıp yaşamadığını bilmiyorum vallahi.
HÂLÂ SEVİYOR MUSUNUZ?
Bazen aklıma düşüyor. Ben unutursun diyorum ama, insan hiçbir zaman unutamıyor… O bir mektup üzerine yazılmıştır. Benim gönderdiğim bir mektuptan dolayı bir cevap aldım. “Unutmak kolay mı” başlığı mektubun. “Unutmak kolay mı deme/Unutursun Mihriban’ım” diyorum. “Düzen böyle bu gemide/Eskiler yiter yeni de/Beni değil, sen seni de unutursun Mihriban’ım” dedim… Allah o hallere düşürmesin, insan kendini de unutur…
MİHRİBAN’DAN BAŞKA AŞKINIZ OLDU MU?
Yok. Mihriban’dan başka aşkım olmadı.
MİHRİBAN NASIL BİRİYDİ?
Valla ne bileyim, sıradan insanlara benzer birisiydi
ÇOK MU GÜZELDİ… SARI SAÇLARINA DELİ GÖNLÜMÜ/BAĞLAMIŞTIN, ÇÖZÜLMÜYOR MİHRİBAN DİYORSUNUZ
Saçı da sarı değildi…
BELKİ BU ŞİİRİN BU KADAR BEĞENİLMESİNİN SEBEBİ HERKESİN İÇİNDE BİR MİHRİBAN’IN OLMASI…
Gerçek yaşanıp, yazıldığı zaman okuyucu kendini bulur. Bu yüzden diyorum ki, bence herkesin hayatında bir Mihriban var…
MUSA EROĞLU DA ÇOK GÜZEL BESTELEMİŞ…
Beste de güzel olup güfteyle örtüşünce daha bir güzel oluyor… Bunlar birbirini tamamlayan şeylerdir. Bestelendikten sonra herkes hayret etti. “40 senedir okuyorsunuz” dedim. Ama bestelenince daha güzel oldu.
BİR GÜN MİHRİBAN’I GÖRECEĞİNİZE İNANIYOR MUSUNUZ?
Bilmiyorum, görmek de istemiyorum. Değişmiştir şimdi. Ben onun nazarında değiştim, o benim nazarımda değişti. Niye görelim? Öyle kalsın ya… İnsanların gönülde kalması, gözde kalmasından daha iyidir.
ABDURRAHİM KARAKOÇ KİMDİR?
1932 yılının Nisan ayında Kahramanmaraş ili, Elbistan ilçesinde dünyaya geldi. Dedesi, babası ve kardeşleri de şair olduğu için küçük yaşlarda şiire merak sardı. İlk yazdığı şiirleri 2 kitap olacak hacimde iken beğenmeyip yaktı ve 1958 yılından itibaren yazdıklarını ‘Hasan’a Mektuplar’ ismi altında 1964 yılında 10.000 adet bastırdı. Fedai Yayınları arasında çıkan bu eser kısa zamanda tükendi ve 2. baskısını yine 10.000 adet bastırdı.
1958 yılında bulunduğu kasabada belediye mesul muhasibi olarak memuriyete girdi. 1981 yılı Mart ayında emekli oldu.
Mücadeleci şiirlerinin çokluğu şartlardan kaynaklanmaktadır. 27 Mayıs Darbesi, zinde güçler, demokrasi maskaralığı ve haksızlıklar hiciv şiirlerini besledi. 30’a yakın mahkemeye verildi, hepsinden beraat etti. Avukat tutmadı, hep kendi kendini savundu. Hiçbir iktidarla barışık olmadı.
Şiirlerinde esas unsur insandır. Serdengeçti, Töre-Devlet, Ocak, Yeni Düşünce, Yenisey, Alperen yayınları olarak şimdiye kadar 12 şiir kitabı, bir tane de makalelerinden derlenen nesir kitabı çıktı.
1985 yılından beri gazetecilik yapmaktadır.
7 Haziran 2012 tarihinde, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesinde yoğun bakımda iken hayatını kaybetti.