Abdurrahman Dilipak : Doğu Akdeniz, Lübnan derken!..
Svetlana Tikhonavskaya “seçimi kendinin kazandığını ama sandıkta hile yapıldığını” söylüyor.
Abdurrahman Dilipak yazdı...
Doğu Akdeniz, Lübnan derken!..
Yunanistan ile Mısır arasında imzalanan “Deniz sınır anlaşması”nın arkasında İngiltere de var, ABD de Fransa da İsrail de. Rusya’yı da yazın bir kenara. Rusya’nın batı ile Türkiye arasında bir denge oluşturması gerek. Yoksa onun da işi zor. Rusya’yı Ukrayna, Belarus’da frenlemek lazım tabii. Bu ülkeler, Yunanistan’ı kullanarak Türkiye üzerinde baskı kurmaya çalışıyorlar.
Tek başına Yunanistan’ın Türkiye karşısında hiçbir şansı yok. Ege ve Akdeniz’deki adalarda Yunan askeri varlığı sona erer. Donanması ile Ege ve Akdeniz’deki adalarını aynı anda koruyamaz ve açık hedef ve av haline gelir. Batı daha önce de olduğu gibi kullanır ve bir kenara atar. Yunanistan’ın bunu görmesi gerek artık. Tabii bizim de. Akdeniz’deki manzara bunu bugün bütün açıklığı ile gözler önüne seriyor. Tamam, ABD, İngiltere ve Fransa, bu kirli oyunda, Türkiye’ye karşı Yunanistan’ın yanında yer alır. İyi de bu durumda ne NATO kalır, ne AB.. Ondan sonrasını siz düşünün. Yunanistan diye bir devlet de kalmaz, kendiliğinden dağılır.
Herkes Lübnan’da ne oluyor diye bölgeye odaklanmışken Belarus seçimleri sonrası, “oylar çalındı” iddiası ile muhalefet sokaklarda, ordu da! Lukaşenko ve ailesi, seçim kampanyası sona erince tatil için Türkiye’ye gelmiş. Nasıl Rusya bölgede Türkiye’ye karşı unsurlarla dirsek teması sağlıyorsa Türkiye de Rusya’ya karşı Ukrayna ve Belarus ile belli bir yakınlaşma içinde.
Belarus Rusya için Avrupa’daki “Son nüfuz alanı” olarak görülüyor ve kargaşa devam ederse Putin’in müdahalesinin kaçınılmaz olduğu görüşü hakim. Rusya bu konuda AB ile karşı karşıya. Ama artık AB ülkelerinin hepsi Rusya’ya karşı değil. Daha doğrusu AB içinde Rusya ile yakın ilişki içindeki nötr ülkeler var. İngiliz sarayı zaten Çar ailesi ile yakın temas içinde, Rusya Mali’de Fransa ile ortak, İtalya Covid salgınında iç güvenlik konusunda Rusya’dan destek aldı.
Şimdi Belarus’da 26 yıldır iktidarda olan Lukaşenko ne yapacak, ordu ne yapacak, halk ne yapacak, ona bakmak gerek. Putin bu durumu fırsat olarak görebilir, ama halkı karşısına almak istemeyecektir.
Belarus 10 milyonluk bir ülke. Yüzölçümü 207.595 km2 . Başkanlıkla yönetiliyor. Mevcut Başkan Aleksandr Lukaşenko, karşı aday Svetlana Tikhonavskaya “seçimi kendinin kazandığını ama sandıkta hile yapıldığını” söylüyor.
Ülkenin komşuları Doğuda Rusya, Güneyde Ukrayna, Batıda Polonya, Kuzey batıda Litvanya ve Latvia. Başkent Minsk ve toplam 6 il’den oluşuyor. Belarus ilginç bir ülke. 2016 seçimlerinde 6,978,490 seçmenden, 5,211,871’i oy kullanmış. Bağımsızlar kullanılan oyların %67’sini almış ve 110 sandalyeli bir parlamentoda 94 üye elde etmiş. %1’den daha fazla oy alan partiler ve oy oranları şöyle: Belarus Komünist Partisi %7.4, Liberal Demokrat Parti %4.2, Cumhuriyetçi İşçi ve Aile Partisi %2.8, Sivil Güçler Birliği 2.1, Belarus Yurtseverler Partisi 2.1.. %1’in altında 4 parti daha var.
Svetlana Tikhanovskaya 37 yaşında, iki çocuk annesi bir öğretmen, kocası, sosyal media fenomeni bir blog yazarı ve politik eleştirileri sebebi ile halen tutuklu. Belarus halkı bu süreçte tanıyor Tikhanovskaya’yı. 3 ay içinde popüler bir politik aktöre dönüşüyor.
Daha önce seçimde aday olduklarını açıklayan iki hanım aday Maria Kolesnikova ve Veronika Çepkalo›nun da desteğini alınca Lukaşenko’nun kâbusu oldu. Tikhanovskaya kocası tutuklu, kendisi de seçim kampanyası ile çocuklarına zaman ayıramayınca, çocuklarını bir Avrupa ülkesine göndermiş.
Aslında, Rusya seçimlerde açık bir tercihte bulunmadı. Ancak Lukaşenko’yu desteklemiyor. Lukaşenko Rusya’ya Wagner grubundan birileri gözaltına alarak Rusya’ya karşı tavrını koydu seçim sürecinde. Oysa Sovyetlerin dağılmasından sonra Moskova Minsk arasında bir birlik deklarasyonu imzalanmıştı ama o beklenen olmadı.
Tikhanovskaya’nın bu süreçte Almanya ile yakın temas kurduğu biliniyor. Putin, eğer Batı ülkeye müdahale edecekse, buna izin vermek istemeyecektir. Batı ve Rusya müdahale için, kargaşa ve çatışmayı destekleme yolunu seçebilir. Bu “yeni Turuncu devrim” ya da “Belarus Baharı” trajik bir kışa dönüşebilir. Belarus’u işgal için Rusya’nın bahanesi batının bölgede inisiyatifi ele geçirmesi iken, Batının bahanesi, Rusya’nın bölgede inisiyatifi ele geçirmesi olacaktır.
Anlaşılan o ki, kimse ne Lübnan halkını ne de Belarus halkını düşünüyor. Halka gelince Rusya’dan kaçanlar batıya, batıdan kaçanlar Rusya’ya sığınacaktır. Rusya Belarus’u kaybederse Ukrayna ile birlikte, batı ile arasında ciddi bir barikat kurulmuş olacaktır. Belarus halkı genelde Slav halklarından bir halk. Biraz Finlandiya ve kuzeyden gelenler, biraz batıdan. Görünen o ki, Belarus’ta kim iktidara gelirse gelsin, bugünden yarına bir rahatlama olmayacak. Birilerinin o bölgeye yerleşmesi için krize ihtiyaç var. Sonuçta birileri Belarus halkının kanları ve gözyaşları üzerinde kendilerine iktidar ve servet hesabı yaparken, o birileri Belarus halkını birbirine karşı kışkırtacak.
Ukrayna, Belarus hattı yeni bir “Maginot hattı”dır. Rusya bu hattı geçerse Avrupa ile sınır olacaktır. Eğer bu hattın ötesine itilirse, Rusya artık Avrupa’dan ötelenmiş olacaktır.
Görünen o ki, Doğu Akdeniz, Ege ve Karadeniz’de sular ısınıyor. Ankara’nın önceliği Doğu Akdeniz. Türk savunmasında, Kara ve Hava birliklerinin yanında Deniz kuvvetleri ciddi bir hareketlilik içinde. Gelecek günlerin neler getireceğini, hep birlikte yaşayarak göreceğiz. Selâm ve dua ile.
Abdurrahman Dilipak / YENİ AKİT