AB'nin 'savunma gücünü' kuracak Stratejik Pusula'da neler var; Türkiye neden tepki gösterdi?

"Türkiye, Doğu Akdeniz'de kışkırtıcı eylemlerde bulundu"

AB'nin 'savunma gücünü' kuracak Stratejik Pusula'da neler var; Türkiye neden tepki gösterdi?


AB'nin 'savunma gücünü' kuracak Stratejik Pusula'da neler var; Türkiye neden tepki gösterdi?

Avrupa Birliği'nin (AB) savunma ve güvenlik alanında gelişmesi ve karar almasında operasyonel rehber niteliği taşıyacak "Stratejik Pusula" adlı belge onaylandı.

Krizlere hızlı yanıt vermeyi amaçlayan AB, 5 bin kişiden oluşacak "hızlı intikal gücü"nün kurulacağını duyurdu.

Ankara, "Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de kışkırtıcı eylemlerde bulunduğu" ifade edilen belgeye tepki gösterdi. Dışişleri Bakanlığı yazılı açıklamada, "Bir NATO müttefikinin bu denli sığ bir bakışla ele alınması AB için bir vizyonsuzluk ve talihsizliktir." ifadelerine yer verdi. Yunanistan'ın ise anlaşmayı memnuniyetle karşıladığı belirtildi.

Belgeyle, 27 üyesiyle dünya siyaseti ve ekonomisinde önemli bir aktör olsa da savunma ile güvenlik alanlarında NATO ve ABD'den bağımsız hareket edemeyen AB, 2030 itibarıyla güvenlik ve savunma politikasını güçlendirme hedefini ortaya koyuyor.

AB, belge ile faaliyet gösterdiği stratejik ortamın ve Birliğin karşı karşıya olduğu tehditler ile zorlukların ortak bir değerlendirmesini yaparak, daha güçlü ve yetenekli bir "güvenlik sağlayıcısı" olmayı hedefliyor.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in hazırladığı Stratejik Pusula taslağı, 4 ana unsuru içeriyor. Bunlar, AB'nin kriz yönetimindeki rolünü güçlendirmek, savunma kabiliyetlerinin geliştirilmesi, krizlere mukavemet göstermesinin sağlanması ve üçüncü ülkelerle ortaklıklar kurulması olarak sıralanıyor.

Konseyin açıklamasına göre belge, AB'nin krizlerde kararlı hareket etmek ve güvenliğini geliştirmek için net bir uygulama takvimi ile somut ve eyleme geçirilebilir önerilerde bulunuyor.

Pusula'daki unsurlar

Belgede en çok dikkati çeken unsur olarak "hızlı intikal kuvveti" öne çıkıyor.

Söz konusu kuvvetin 5 bin kişiye kadar çıkabilmesi, kara, hava ve deniz birimlerinden oluşması, düzenli tatbikatlar yapması hedefleniyor.

30 gün içinde tam donanımlı 200 Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası uzmanını görevlendirmeye hazır olmak, askeri hareketliliği geliştirmek, hızlı ve daha esnek bir karar alma sürecini teşvik ederek ve daha fazla mali dayanışma sağlayarak AB'nin sivil ve askeri Ortak Savunma ve Güvenlik Politikası misyonlarını ve operasyonlarını güçlendirmek, ortakları desteklemek için Avrupa Barış Gücü'nden tam olarak yararlanmak gibi ögeleri de içeriyor.

AB sınırları dışına da gönderilebilecek kuvvetin konuşlandırılması için kararın, 27 üyenin oy birliği ile alınması bekleniyor.

Bir grup üye ülke tarafından "koalisyonlar şeklinde" oluşturulabilecek kuvvet, AB'ye yönelik hibrit saldırılar da dahil olmak üzere farklı krizlere yanıt verebilmek için modüler yapıda olacak.

Kuvvetin, 2025 itibarıyla kurulmuş olması planlanıyor.

Hedefler

AB'nin Stratejik Pusulası, Birliğin istihbarat analiz kapasitelerini artırmak, çok çeşitli hibrit tehditleri tespit etmek ve bunlara yanıt vermek, siber saldırılara daha iyi hazırlanmak ve yanıt vermek için bir AB Siber Savunma Politikası oluşturmak, Yabancı Bilgi Manipülasyonuna sistematik şekilde müdahale etmek, güvenlik ve savunma için bir AB Uzay Stratejisi geliştirmek, bir deniz güvenliği aktörü olarak AB'nin rolünü güçlendirmek gibi hedefleri içeriyor.

Ortaklıklar

AB, hedefleri doğrultusunda NATO, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, Afrika Birliği ve ASEAN dahil olmak üzere stratejik ortaklarla iş birliğini güçlendirmek istiyor.

ABD, Kanada, Norveç, İngiltere, Japonya gibi benzer düşüncelere sahip ülkelerle iki taraflı özel ortaklıklarını geliştirmeyi de amaçlayan AB, Batı Balkanlar, doğu ve güney komşular, Afrika, Asya ve Latin Amerika'da diyalog ve iş birliğini geliştirmeyi hedefliyor.

Süreç

AB, "Stratejik Pusula"yı Haziran 2020’de hazırlamaya başladı. İlk olarak tehdit analizleri yapılarak, "AB'nin hangi sınamalar ve tehditlerle karşı karşıya olduğu, AB ülkelerinin varlıklarını ortak bir havuzda nasıl bir araya getirebileceği ve bunları nasıl etkin şekilde kullanabileceği, ayrıca Avrupa'nın bölgesel ve küresel bir aktör olarak etkisini nasıl en iyi şekilde yönlendirebileceği" sorularına cevap arandı.

Birlik, ABD'nin ardından NATO'nun da Afganistan'dan çekilmesi ve Fransa'nın, ABD ile İngiltere tarafından Avustralya'dan denizaltı alımı anlaşmasında devre dışı bırakılması ve Belarus yönetiminden yönelen "hibrit" tehdit nedeniyle geçen senenin sonlarına doğru Stratejik Pusula hazırlıklarını yoğunlaştırdı.

"Türkiye, Doğu Akdeniz'de kışkırtıcı eylemlerde bulundu"

'Stratejik Pusula'da Türkiye'nin Doğu Akdeniz politikası eleştirildi. Daha önce doğal gaz arama faaliyetleri nedeniyle Ankara'ya yönelik yaptırım uygulayan AB, son belgede "Türkiye, ayrıca Doğu Akdeniz'de güvenliği baltalamak için sınır siyaseti, bilgi manipülasyonu ve kışkırtıcı denizcilik eylemlerinin bir karışımını kullandı." ifadelerine yer verdi.

Dışişleri Bakanlığından "Stratejik Pusula" belgesine ilişkin, "Bu belgenin AB'yi Doğu Akdeniz'de, çözümlerin değil, sorunların parçası yapacağı ve doğru stratejilere taşımayacağı aşikardır." ifadesi kullanıldı.

Bakanlık, yaptığı yazılı açıklamada, belgenin özellikle Türkiye'ye atıfta bulunulan Doğu Akdeniz bölümünün, Türkiye’nin ve Kıbrıs Türklerinin bu denizdeki haklarını yok sayan ve maksimalist deniz yetki alanı iddiaları bulunan iki AB üyesi tarafından AB’ye dikte ettirildiği, bu haliyle uluslararası hukuka, teamüle ve hatta AB’nin kendi müktesebatına aykırı ve gerçeklikten kopuk olduğunun görüldüğü vurgulanarak, şunlar kaydedildi:

"Bu anlayışla doğru yönü göstermekten şaşarak 'pusula' olmaktan çıkan belgeyi 'stratejik' olarak görebilmek de güçtür. Bu belgenin AB'yi Doğu Akdeniz'de, çözümlerin değil, sorunların parçası yapacağı ve doğru stratejilere taşımayacağı aşikardır.

Son günlerde yaşanan gelişmeler göz önüne alındığında, belgenin gerçekleri ve doğruları bu şekilde ıskalamış olması ve tam üyelik adayı olan bir NATO Müttefikini bu denli sığ bir bakışla ele alması AB için bir vizyonsuzluk ve talihsizliktir."

Avrupa Birliği Konseyi, geçtiğimiz yıl kasım ayında Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki doğal gaz arama çalışmaları nedeniyle aldığı yaptırım kararını bir yıl daha uzattı. Konseyden yapılan açıklamada halihazırda uygulanan önlemlerin 12 Kasım 2022'ye kadar devam etmesine karar verdiği belirtildi.

EURO NEWS