Adalet Bakanı Abdulhamit Gül: "Yargısız infazı asla kabul etmiyoruz"
"HERKES SAYGIN MUAMELE GÖRMELİDİR"
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül: "Yargısız infazı asla kabul etmiyoruz"
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, "Yargının her zaman ve her yerde mükemmel kararlar vermediğinin biz de farkındayız. Ancak eksik, hatalı karara karşı bir itiraz yolunun, bir düzeltme mekanizmasının olduğunu, hukuk düzeni içerisinde olduğumuzu da asla unutmamamız gerekmektedir" açıklamasında bulundu.
Terör örgütü PKK tarafından şehit edilişinin dokuzuncu yılında Tunceli'nin Ovacık savcısı Murat Uzun'u rahmetle andığını belirten Bakan Gül, adli yılın yargı camiasına, adalet teşkilatına ve vatandaşlara hayırlı olmasını diledi. Bakan Gül, "Bugün on birincisini gerçekleştireceğimiz, Bölge Değerlendirme Toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bugüne kadar yaptığımız değerlendirme toplantılarında dile getirilen konular, görüşler Ankara'da bizler için ev ödevi oldu" dedi.
"HERKES SAYGIN MUAMELE GÖRMELİDİR"
Açıklamasında, "Bu kutlu arayış ancak yargısal adaletle vücut bulur ve yargı mensuplarının eliyle hayata geçer" diyen Bakan Gül, "Dolayısıyla, makul sürede adil kararı veren bir yargısal işleyiş, milletimizin yargıdan temel beklentisidir. Bu konuda bugüne dek çok önemli yol ve mesafe kat ettik. Önemli reformlar yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Şunu da biliyoruz ki her reform iyi ve doğru uygulamalarla hayat bulur. Ancak, asıl beklentimiz yargı paketlerinin arkasındaki temel yaklaşımın, anlayış ve perspektifin benimsenmesi. Adliyenin kapısı adaletin kapısıdır. Bu kapıya gelen herkes, hakkına erişeceğini, adalete kavuşacağını bilmelidir. Bu kapıyı çalan herkes en saygın muameleyi görmelidir. Bu HSK tarafından ortaya konan Türk Yargı Etiği Bildirgesi'nde de Türk yargısının millete bir taahhüdü olarak, bir belge olarak karşımızdadır. Vatandaşı temsil eden avukatın da en saygın ve nazik muamele görmesi aynı şekilde hakkıdır. Yargının bu anlamda avukat, hakim, savcıyla beraber adalet binasını ayakta tuttuğunu unutmadan işbirliği, diyalog içerisinde dinlenme hakkını en güzel şekilde sağlayarak gerçekleştireceğine inancımız tamdır. Yeni adli yılda sizlerin bu konudaki özeni daha da artıracağınıza inanıyorum" ifadelerini kullandı.
"YARGI YETKİSİNİ HİÇ KİMSE PAYLAŞAMAZ"
Yargı Reformu Stratejisi'yle güven veren ve erişilebilir bir adalet anlayışını ortaya koyduklarını söyleyen Bakan Gül, “İnsan Hakları Eylem Planı ile ‘özgür birey, güçlü toplum, daha demokratik bir Türkiye’ hedefimiz var. Tüm bunları 2023'e kadar gerçekleştirme irademiz var. Bugüne kadar yasal ve mevzuat anlamında yüzde 50'si hayata geçmiş durumda. İnanıyoruz ki, Cumhuriyetimizin 100'üncü yılında yeni yüzyıla daha adil bir Türkiye, daha adil bir dünya anlamında önemli neticeleri hep birlikte gerçekleştireceğiz. Şüphesiz, bir hukuk devletinde yargı yetkisinin münhasıran yargıya ait olması kadar doğal bir durum yoktur. Ama bazen bu temel kaideyi hatırlatmak durumunda kalıyoruz. Adaletin yegane tecelligahı adliyelerdir, mahkemelerdir. Yargı yetkisini hiç kimse paylaşamaz. Ancak, toplumun hassasiyet gösterdiği bazı olaylarda bu hassasiyeti kullanarak, yargı yetkisini etki altına almaya dönük söylemlere tanık olabiliyoruz. Hepimizin müşterek duygularına, ortak vicdanına hitap eden olayların soruşturma veya davalarını, bağımsız ve tarafsız yargıyı yıpratma kampanyasına dönüştürme girişimlerini asla kabul etmeyiz" dedi.
"YARGISIZ İNFAZI KABUL ETMİYORUZ"
Yargı kararlarının eleştiriden münezzeh olmadığını belirten Bakan Gül, “Yargı kararlarının eleştirilirken hakimin, savcının dosya kapsamında yasaları uygulamakla vazifeli olduğunun hatırdan çıkmaması gerekiyor. Yargı ancak delille karar verebilir. Emin olun kimse o dosyayı aylarca araştıran, didik didik okuyan, kolluğa müzekkereler yazan, delil kovalayan, gecesini gündüzüne katıp bir sonuca varan yargı mensubundan daha iyi bilemez. Kendisi de bir anne, baba, eş, kardeş olan yargı mensubunun sanki bu vasıflardan hiç haberi yokmuş gibi hedefe oturtulmasını insaflı bulmadığımızı açıkça ifade etmek isterim. Doğru bilgiye dayanan yapıcı eleştiri yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına her zaman destek olur, güç verir. Ancak, adalet duygusu gibi yüce bir değerin etkileşim ve spekülasyon unsuru olarak kullanılmasını ise yapıcı eleştiriden tefrik ediyoruz. Bu noktada, 'yargıyı yargıya bırakın işini yapsın' diyoruz. Yargısız infaza herkes için karşı çıktığımız gibi yargının da yargısız infazını asla kabul etmiyoruz. Yargıyı yargıya bırakacak bir hukuk kültürünü medyasıyla, siyasetiyle, akademi ve sivil toplum kuruluşlarıyla hep beraber oluşturmamız gerekmektedir. Yargının kendi bağımsız ve tarafsız mecrasında işlemesi, hataların da o mecrada düzeltilmesi, temel kuraldır, vazgeçilmez ilkedir. Yargının her zaman ve her yerde mükemmel kararlar vermediğinin biz de farkındayız. Ancak eksik, hatalı karara karşı bir itiraz yolunun, bir düzeltme mekanizmasının olduğunu, hukuk düzeni içerisinde olduğumuzu da asla unutmamamız gerekmektedir" ifadelerini kullandı.
"ADALET, İNSAN HAYATINA DOKUNMAKTIR"
Bakan Gül, "Adalet bir istatistikten ibaret değil, nicelikten ziyade nitelik bizim için daha önemlidir. Adalet, o rakamlardan, dosyalardan, istatistiklerden değil bir insanın hayatına dokunmaktır. Bir insanın gözyaşını silmek, mağduriyetini gidermektir. Sizlerin bulunduğu makam adalet makamı ve vatandaşın ümit kapısıdır. Toplumun adalet duygusunu korumak, yargıya güveni ayakta tutmak öncelikle sizin duruşunuz ve hukuki çabanıza ihtiyaç duyuyor. Büyük mütefekkir Nurettin Topçu, 'Üç hakimin hükmünde hata aranmaz' der. Kalbin, kaderin ve ölümün. Sizlerin yalnızca kanunların emrinde temiz vicdanınızla vereceğiniz karar işte o kalbin hükmüdür. Orada hata olmayacağına inanıyoruz. Vereceğiniz kararla adalet yerini bulmakla kalmamalı, yerini bulmasının sağlandığı da açıkça görülmelidir. Peki bu nasıl görünecek? Yargı adil bir şekilde karar verdiğini, adaletli davrandığını, anlaşılır gerekçeyle, yeni tartışmalara yol açmayıp, tartışma bitiren kararlarıyla adalete ayna tutar. İşte sizin doğru ve anlaşılır bir dille, sağlam gerekçeyle yazdığınız kararla adalet görünür olacaktır. Yargısal işleyişin tek amacı adaletin gecikmeksizin tecelli etmesidir. Geciken adalet, caydırmaz. Geciken adalet onarmaz; geciken adalet tecelli de etmez. İnsanın onurunu korumayı, masumiyet karinesini ve lekelenmeme hakkını temel ilke edindik. Bu ilkeler değişmez önceliğimizdir. Bu çerçevede sürekli yasal değişiklikleri de bu reform süreci öncülük etmektedir. Örneğin, mesai saatleri dışında yakalanan, ifadesi alınıp da serbest bırakılacak bir kişiyle ilgili 'otelde yakaladım, hemen gözaltına alayım' şeklindeki uygulamalara son verdik. Burada milletimize, insanımıza güveniyoruz" dedi.
DHA