Adalet Mülkün Temeli Olsa Iyiydi: Yusuf Ziya Cömert Yazdı
Türkiye’de adalet sisteminin işleyişi tartışma konusu. Yusuf Ziya Cömert, adaletin panayır yerine dönüştüğünü ve hukukun seçici uygulandığını yazdı.

Adalet Mülkün Temeli Olsa Iyiydi: Yusuf Ziya Cömert Yazdı
YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE
Son dönemde adaletin durumu kamuoyunda çok tartışılır hale geldi. Karar gazetesi yazalarından Yusuf Ziya Cömert, hukuk sisteminin çarpık işleyişine dikkat çekerek, "Adalet panayırı" olarak nitelendirdiği mevcut durumu detaylandırdı.
Adalet Panayırı ve Gürültüü
Cömert'e göre, ülkede gerçek anlamda adaletin tecelli edip etmediği belirsiz. Adalet sisteminin içinde mazlumlar da var, zalimler de. Kimi cezalandırılıyor, kimi korunuyor. Hukukun seçici uygulanışı ve keyfi kararlar, adalet duygusunu zedeliyor. "Aynı şeye kimi adalet diyor, kimi zulüm," diyen Cömert, günümüzde hukukun güç odaklı düşüncelerle şekillendiğini belirtiyor.
Zulm ile Abad Olmak
Adalet kavramı tarih boyunca farklı yorumlara tabi tutuldu. Cömert, "Zulm ile abad olanın ahiri berbad olur" sözünün her zaman doğru olmadığını, bazı durumlarda zalimlerin uzun süre güçlü kalabildiğini öne sürüyor. Adaletin her daim mülkün temeli olmadığını ifade eden Cömert, tarihte pek çok zulmün üzerine bina edilen iktidar yapılarını hatırlatıyor.
Hukukun Sürekli Değişen Tanımı
Adalet kavramının sürekli değiştiğine vurgu yapan Cömert, "El-mülkü yebkaa meal küfr ve la yebkaa mea'z zulm" ("Mülk, küfürle baki olabilir, ama zulümle baki olmaz") sözünü hatırlatarak, aslında gerçekte böyle olmadığını gösterdiğini belirtiyor. Adaletin sürekliliğini sağlamak için hukukun şeffaf ve bağımsız bir şekilde uygulanması gerektiğini ifade ediyor.
Adalet ve Güç Dengesi
"Güç geldi ve adalet gitti" diyen bir Gürcü atasözüne atıfta bulunan Cömert, günümüzde adaletin iktidarın elinde bir aracı haline geldiğini öne sürüyor. Bu döngü devam ettikçe, hukukun sadece seçici ve keyfi bir sistem olarak işlemeye devam edeceğini belirtiyor.
Sonuç olarak, Yusuf Ziya Cömert, adaletin gerçek anlamda tesis edilmesi için sadece sloganlara ve temennilere değil, yapısal dönüşümlere ihtiyaç olduğunu vurguluyor.