Adaletin Gecikmesi, Yargı Camiasının İtibarını Zedeliyor
F. T: " Bu dosya ile sana ceza veremeyiz. Az bir ceza vermezsek başımız belaya girer"
YUSUF İNAN YAZDI...
Adaletin Gecikmesi, Yargı Camiasının İtibarını Zedeliyor
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Bursa'da düzenlenen Adli Tıp Kurumu Bursa Grup Başkanlığı Hizmet Binası açılışında yaptığı açıklamada, 25 bin hakim ve savcıyı töhmet altında bırakacak davranışlara izin vermeyeceklerini belirtti. Elbette bu açıklama yargı camiasının onurunu koruma adına yapılmış önemli bir çıkış gibi görünebilir. Ancak adaletin gecikmesi ve bazı yargı mensuplarının hukuk dışı uygulamaları, yargıya duyulan güveni sarsıyor ve bu açıklamalar yargının itibarını kurtarmakta yetersiz kalıyor.
Yargı Camiasını Lekelemeyenler Korunmalı, Kirletenler Temizlenmeli
Eğer yargının onurunu korumaksa amaç, o zaman Türk milletine ihanet eden, anayasal düzeni zedeleyen, adaleti ayaklar altına alan yargı mensuplarını teşhir edip, adaletin önüne çıkarmak gerekmez mi? Aksi takdirde, 25 bin hakim ve savcıyı kirleten birkaç ismin yargı camiasını topluca töhmet altında bırakmasına neden olunacaktır. Masumiyet karinesi çiğnenirken, insanların hayatları geri dönülemez biçimde mahvedilirken susmak, en büyük ihanet değil midir?
Yargı Sistemi İçindeki Sorunlar
Adalet Bakanı, İzmir 19. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı’nın " Bu dosya ile sana ceza veremeyiz. Az bir ceza vermezsek başımız belaya girer" şeklindeki isyanına neden sessiz kalıyor? Hukuk devletinin olmazsa olmazı, bağımsız ve tarafsız bir yargıdır; ancak bazı yargı mensuplarının baskı altında karar vermek zorunda kaldığı ortadayken, bu sistem nasıl adil olabilir? Yargı mensupları, kararlarını tehdit altında alıyorsa, bu yalnızca bireylere değil, tüm topluma karşı bir tehdittir.
*
İzmir 19. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı F.T ve Mahkeme Heyeti, duruşmada "Bu dosya ile sana ceza veremyiz, az bir ceza vermezsek bizim balışımız belaya girecek" sözleriyle isyan ederken görevdeki Adalet Komisyon Başkanı bu pozu vermişti, bu araba ile adliyeye geliyordu.
Geciken Adalet, İhanettir
Adalet Bakanı Tunç, “geciken adalet, adalet değildir” diyor. Peki, yedi yıl boyunca sonuçlanmayan bir dava, masum insanları adli kontrol altında tutup hayatlarını karartmak adalet midir? Geciken adalet, insanların umutlarını çalıyor. Türk milleti, adaletin sağlanmasını beklerken, bu sürecin bu denli uzaması toplumu derin bir güvensizliğe sürüklüyor. Bu tür gecikmeler, adalet sistemine olan inancı zedelemekle kalmıyor, halkın devlete olan bağlılığını da sarsıyor.
Yargı Camiasına Yönelik Eleştiriler
Adalet Bakanlığı, 25 bin yargı mensubunu töhmetten kurtarmak istiyorsa, önce onları töhmet altında bırakan az sayıdaki yargı mensuplarını tespit etmeli ve gereken adımları atmalıdır. Aksi takdirde, yargı camiası içinde güvenilir ve dürüst olarak görev yapan binlerce hakim ve savcı da bu leke altında kalacak. Herkesin bildiği üzere, "Bir çürük elma, tüm sepeti bozar." Eğer adalet sistemindeki çürük elmalar temizlenmezse, yargı camiasının tamamı bu suçlamaların gölgesinde kalacaktır.
Adalet Sağlanmazsa, Toplum İçin Tehlike Çanları Çalıyor
Eğer adalet sağlanmazsa, toplumun sabrı taşacak, insanların devlete olan güveni derinden sarsılacaktır. Bu süreç yalnızca bir töhmet meselesi değil; toplumu, devlete isyan etme noktasına getirebilecek kadar ciddi bir mesele. Devletin, halkın adalet taleplerine yanıt verememesi, bir toplumun en büyük tehlikelerinden biridir. Adalet Bakanı Tunç, yargı sistemine güveni yeniden tesis etmek istiyorsa, bu duruma sebep olanları teşhir edip adalet önüne çıkarmak zorundadır. Aksi takdirde, toplumsal huzur için çok daha büyük bedeller ödemek zorunda kalabiliriz.
Adaletin sağlanmadığı bir toplumda, ne yargıya ne de devlete güven kalır. Adaletin temini, yalnızca hukuk sistemini değil, toplumsal barışı da ayakta tutan en önemli temeldir. Bu nedenle, adaletin gecikmesine göz yummak, toplumun geleceğini tehlikeye atmak anlamına gelir.
YUSUF İNAN / ŞEHİTLER ÖLMEZ
Twitter: @Yusufinan2023
İnstagram: yusufinan2023
İnstagram: fondinan2016
Mail: [email protected]