Adli tatil israfını fırsata çevirmeliyiz

Adli yıl başlayış törenleri fırsata çevrilmelidir 

Adli tatil israfını fırsata çevirmeliyiz




Adli tatil israfını fırsata çevirmeliyiz

Yarın, 1 Eylül 2022 Perşembe günü yine adli yıl başlama törenleri yapılacak, üst temyiz mahkemeleri başkanları, büyük bir ihtimalle Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı konuşmalar yapacaklar fakat Türkiye Barolar Birliği Başkanı konuşturulmayacak, yargının diğer paydaşları ve adalete susamış toplumun temsilcileri salonda bile yer almayacak, konuşulanları medyadan öğrenecekler.

Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı, modern adliye sarayları yaptıklarından, çağdaşlarından oldukça geri olan UYAP’ın ne kadar ileri bir sistem olduğundan, hâkim ve savcı sayısını iki katına çıkardıklarından, on binlerce dosyayı yargı dışında arabuluculuk ve uzlaşma yoluyla sona erdirdiklerinden söz edecekler. Yargıtay ve Danıştay başkanları işlerin çokluğundan, çalışma şartlarının zorluğundan, ücretlerinin azlığından, sosyal medya yoluyla yargı üstünde baskı kurulduğundan ve kanıksanmış şeylerden şikâyet edecekler.

Yargının yeterli kapasiteye, imkanlara, modern usullere ve yetkinliğe sahip olmadığı, doğal ve olağan görevini yapamaz durumda olduğunu, 1,5 ay süre adli tatile çıkmasının kaynak israfına ve gecikmeye neden olan aristokratik bir teamül olduğunu, izin ve tayinlerin yargıyı toptan tatile çıkarmadan da yönetilebileceğini kimse söylemeyecek.

Acı gerçeklerin üstü örtülecek

Devletin de yargıya itimat göstermediği, idari amirleri ve bakanların soruşturma izni vermediği kamu görevlilerin suçlarını yargının soruşturamadığı, Soma Faciası ve Pamukova tren kazasında şüpheli kamu görevlilerini yargı önüne çıkarılmadığı, masum memurların ise yargıda süründürülebileceği masaya yatırılmayacak. Siyasilerin iki dudağı arasına mahpus olan bürokrasinin devletin direği, yönetimde istikrarın güvencesi olma işlevini kaybettiği bu durumun bir yandan keyfilik ve yolsuzluk için uygun zemin oluşturacağı, daha da önemlisi diğer yenden kripto siyasilerin devlet teşkilatını tümden ele geçirme tehlikesi ortaya çıkardığı ortaya konulmayacak.

Yargı hizmetlerinin en kalitesiz ve en çok aksayan kamu hizmeti olduğu ve 2009, 2015 ve 2019 Reform Strateji belgelerine rağmen halen çözülememiş olduğundan, bu durumun ileri gitmemizi, refahın artmasını engelleyerek ülkemizi Orta Gelir, Orta Demokrasi, Orta Eğitim tuzaklarına mahkûm ettiğinden hiç bahsedilmeyecek.

Hakimler ve Savcılar Kurulunun (HSK) yürütmeye tam bağımlı bir uzantısı haline gelmiş, hukukun üstünlüğü yürütmeye karşı ciddi aksar hale gelmiş, güçler ayrılığı ilkesi fiilen ortadan kalkarak demokrasi yerine otokratik devlet görüntüsü ortaya çıkmış, devlet yönetiminde istikrarın bozulmuş olduğu hiç dillendirilmeyecek. Uluslararası alanda ülke imajının “özgürlüklerin kısıtlandığı hibrit bir sistem” seviyesine gerilediği, hukukun üstünlüğü endeksinde Türkiye’nin 139 ülke arasında 117. sıraya, kişi başı milli gelirimizin 12,500 US$’dan 8,000 US$ seviyesine gerilediği görmezden gelinecek.

Artık yeter, çözümler konuşulmalıdır

Adli yıl törenlerinde, Türkiye’nin ileri demokrasi ve refah seviyelerine erişme, zengin potansiyelini refaha dönüştürmesi için yargı etkin ve verimli çalışır, şeffaf ve hesapverir ve tam bağımsızlığı hak eder hale getirmesi gerektiği, yargı sisteminin önüne gelen uyuşmazlıkları gelişme fırsatına dönüştürmesi gerektiği gür sesle haykırılmalı; yargıyı toplumun itici gücü haline getirecek, refahın artırılmasına en yüksek katkı verecek şekilde geliştirecek çözümler tartışılmalıdır.

Modern uyuşmazlık yönetimi anlayışı benimsenmeli; yargının nihai hedefi uyuşmazlıkları davaya dönüşmeden uzlaştırmak, davaları en genç 3-4 ayda çözmek, taraflar arasında dayanışma ve dostluğu yeniden tesis etmek, hukuk güvenliğini pekiştirmek olmalıdır.

Yargı kaliteli hizmet vermeye odaklanmalı, 7 bin civarındaki mahkeme sayısı 2 bin civarına indirerek, daha az kaynak ve maliyetle daha fazla ve kaliteli hizmet vermesinin yolu ve yöntemi bulunmalıdır. Aile, iş barışı ve tüketici hakları gibi sosyal konularda hizmetleri halkın ayağına götürürken, ortaklıklar, yatırımlar, tedarik zinciri ilişkileri gibi karmaşık ekonomik konularda uzmanlaşma sağlanmalı ve kalkınma bölgeleri merkezlerinde yoğunlaştırılmalıdır.

Adli yıl başlayış törenleri fırsata çevrilmelidir 

Yargı, etkin hesapverirlik ve hukuk güvenliği sağlayarak bürokrasiyi siyasilere karşı güçlendirmeli, yönetimde istikrarın güvencesi haline getirmeli; partizanlığı, kayırmacılığı ve sair sakatlıkları etkin olarak önlemelidir. Yargı, iktidarı hukukla sınırlandırmalı, siyasilerin ve bütün kamu görevlilerinin etik davranışını sağlayıp, güçlendirmelidir.

Yargı; siyasetçi veya memurlar dahil suç işleyen herkesi özgürce soruşturmalı, hukukun üstünlüğünü herkese ve her kesime karşı etkin olarak sağlamalı; böylece toplumda hukuka uyarlı davranışı, sosyal ve ekonomik ilişkilerde dürüstlük ve yüksek ahlak oluşturmalı; yolsuzluk ve rüşvetten ari iş yapma disiplini yerleştirmeli, sözleşmelerin harfiyen yerine getirileceğine, kişisel haklar ve özgürlüklerin her hâlükârda ve özüne ziyan vermeksizin korunacağına dair itimat oluşturmalıdır.

Adli yıl başlama törenleri tüm paydaşlarının katıldığı, sorunlara çözümler üretilen, fırsatların ilerlemeye dönüştürüldüğü daimî bir şuraya dönüştürülmelidir. Yargının her kesim ve seviyesinden temsilciler, STK’lar ve diğer yargı paydaşları da katılmalı; yürütme temsilcileri sadece dinlemelidir.

Dışlayıcı değil kapsayıcı, çatışmacı değil uzlaşmacı, önyargısız bir yaklaşımla Türkiye’nin hukukun üstünlüğü ve yargı sorunları hızla çözülmeli, yargı, etkin ve verimli çalışır, şeffaf, hesapverir ve tam bağımsız hale getirilmelidir.

Hukuk camiası ve kamuoyunun töreni ve yapılacak konuşmaları değerlendirmesine katkıda bulunması dileğiyle, başkanı olduğum Daha İyi Yargı Derneği’nin geliştirip yayınlamış olduğu Adan Z’ye Türk Yargı Reformu önerilerini kamuoyu ile tekrar paylaşmaktan onur duyarım.

https://yetkinreport.com/2022/08/31/adli-tatil-israfini-firsata-cevirmeliyiz/

MEHMT GÜN