Ahmet Davutoğlu: Hazır kuvvete neden ihtiyaç duyuldu?

Davutoğlu konuşmasında özetle şu görüşlere yer verdi:

Ahmet Davutoğlu: Hazır kuvvete neden ihtiyaç duyuldu?


Ahmet Davutoğlu: Hazır kuvvete neden ihtiyaç duyuldu?

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, “Emniyet Genel Müdürlüğü’nde valiliğin denetiminden ayrı, doğrudan Cumhurbaşkanı irtibatlı bir birlik kurmaya neden ihtiyaç hissedilir” diye sordu.

“Emniyet Genel Müdürlüğü’nde valiliğin denetiminden ayrı, emniyet genel müdürlüğü bünyesi ve doğrudan Cumhurbaşkanı irtibatlı bir birlik kurmaya neden ihtiyaç hissedilir. Valilerin denetiminde olmayan bir gücün kim tarafından denetlenecek, kim tarafından o gücün yanlış uygulamaları olursa cevap oluşturulacak. Tabi ki devletin devletin güvenliği ve milletin huzuru için her türlü tedbir alınacak ama devletin mimarisi bozulamaz. Anayasal çerçevede emniyet genel birliğine yasal anlamda verilen yetkilerin dışında hiyerarşisi açık ve net olmayan yapılar ortaya koyduğunuz zaman milletin var olan sisteme olan güvenini sarsarsınız. Millet gerektiğinde takdirini, kaderini nasıl belirleyeceğini 15 Temmuz gecesi gösterdi. Denetimsiz ve kamu olarak ne yapacağı belli olmayan bir takviye kuvvet değildi 15 Temmuz gecesi harekete geçen. 15 Temmuz günü harekete geçen milletin kendi takviyesiydi, kendi gücüydü. Siz o gücü kaybederseniz, hangi yapıyı kurarsanız kurun milli huzuru sağlamakta zorlanırsınız. Türkiye demokratik hukuk devletidir. Demokratik hukuk devletinin mimarisi bozmamak lazımdır. Bugün yaptığımız açıklamayla bazı sorular sorduk, ümit ederiz bu sorulara doğru, tutarlı cevaplar verilir ve toplumdaki kaygılar, bizdeki kaygılar giderilir. “

Davutoğlu konuşmasında özetle şu görüşlere yer verdi:

İKTİDAR CAHİL: Bugün iktidarda olanlar Türk siyasi tarihini bilmiyorlar. Bütün bildikleri son 10 – 15 yıllık tarihtir. Bir ülkede yeni bir siyasi harekete ihtiyaç varsa o partiyi engellemek için yapılan her hareket o partiyi büyütür. 1946’yı düşünün. Erdoğan, dar bir çevrenin ihtiraslarına dayalı bir siyaseti tercih etti.

ERDOĞAN SUSUYOR (Biden tartışması): Bu konuya siyaseten cevap vermesi gereken Cumhurbaşkanı susuyor, Dışişleri Bakanı susuyor, ilgili yetkililer susuyor, atanmış iki bürokrat muhalefetle tartışmaya girmeye kalkıyor. Bürokratlar devlet görevlisidir, kamu hizmetlisidir; parti hizmetlisi değil, şahıs hizmetlisi ise asla değildir. Görevlerini yapacaklar, o görevlerinin gereği olarak da hesap verecekler.

NEPOTİZM: Bir rektörün, bir ilim adamının kendi eşini atamasından daha büyük bir ahlaki çöküş olur mu? Bizim millet önündeki lidere bakarak yürür. Eğer Türkiye’nin en tepesinde aile ilişkileri bu hali almışsa rektörü de böyle olur, valisi de böyle olur, belediye başkanı da böyle olur. Balık baştan kokar diye bir tabir vardır. Nepotizm almış başını gitmiş!

TÜRKİYE’Yİ BATIRAN BAKAN: Böyle bir doğal gaz keşfi hepimizi sevindirmişse bu keşfin Türkiye’nin ekonomisini batıran bir bakanın şahsi promosyonu haline getirilmesi devlet ahlakına aykırıdır. Şu anda Enerji Bakanı var. Bakanlar gittiklerinde arkalarında bir miras bırakırlar ama sanki o bakanlığı devam ettiriyormuş gibi davranamazlar.

DOLARLA İŞİN VAR: Bir Hazine Maliye Bakanı’ndan bahsediyoruz ki Bir Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden bahsediyoruz ki bizim 2.80 bıraktığımız doları 7’de tutmaya çalışıyorlar ve bunu da bir başarı gibi yansıtıyorlar. Enflasyon bir canavar gibi milletin cebini kemiriyor, sonra bu bakan çıkıp diyor ki dolarla ne işimiz var. Dolarla işin var Sayın Bakan! Kamu borçlarının hepsi dolarla. 

CUMHURİYET