Ahmet Gürsoy: Sorumluluk ve MHP
, AKP'nin bundan rahatsız olması çok normal.
Seçime doğru ilerlerken yüze 50+1 tartışmaları da sürüyor. Çünkü yürütmenin meşruiyet kazanması (iktidar olmak) için bu şart. İçinde bulunduğumuz süreçte, AKP'nin bundan rahatsız olması çok normal.
Nedeni belli.
Toplumsal desteğini kayıp ediyor.
Mevcut durumdan MHP de rahatsız, çünkü o da büyük bir iddia ile Türk milletini bu koşula mahkûm etti ve hatasını kabullenmek istemiyor. Zaten mevcut MHP yönetiminin temel politikası, sertlik üzerine kurulu olup, kendini asla hatalı bulmamasıdır. Haliyle Sayın Erdoğan'ın bile 50+1'den memnuniyetsizliğini ifade etmesine karşılık, MHP'den tam aksi sert ifadeler yükselmesi doğaldır.
Yüzde 50+1, sadece iktidarın seçilme şartını ortaya koymuyor, aynı zamanda iddiaların aksine hem iktidarı ve hem de muhalefeti ittifaklara zorluyor. Çünkü seçilmenin çıtası çok yüksek. Hâl böyle olunca da siyaset buna göre şekil alıyor. Nitekim Cumhur İttifakı'nın karşısında Millet İttifakı'nın konumlandığı herkesin malumu. Burada sorunlu alan nedir derseniz, söyleyeyim: HDP'dir.
MHP-AKP ikilisinin peydahladığı Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi, iktidar çıtasını yüzde 50+1 koymakla, sadece seçilme şartını zora sokmadı, aynı zamanda HDP'yi seçme-seçilme barajında nitelikli belirleyici konuma yükseltti. Şimdi hep bir ağızdan bağırıp çağırmalarının bir sebebi de bu.
Önceden HDP, AKP ile ortak iken durum iyi idi. Çözüm süreci bitip, işler tersine dönünce, HDP de muhalefette kalınca, baktılar ki, işler karışık. Hâlbuki yüzde 50+1 seçilme şartı, HDP'yi, seçim sonuçlarını etkileyecek konuma taşıdı. Aldığı oy oranıyla; istenmeyenler listesinin başında yer alsalar da, sistem, onları göz ardı edilemeyecek kadar öne çekiyor.
Hiç şüphesiz bu durumun sorumluları, Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin sahipleridir. İster karşı olsun isterse sahip çıksın MHP bu siyasi sorumluluktan kaçamaz. Zaten sistemi sonuna kadar savunuyor.
Geçen hafta "Milliyetçi Hareket Partisi Cumhur İttifakı'nın bir ortağı olsa da işlevi ve üstlendiği demokratik sorumluluğu muhalefettir" dese de gerçek öyle değildir. Gerçekte, Cumhur İttifakı ortaklığında iktidarı AKP ihdas ediyor, MHP parti yönetimi ise onlarla bunu paylaşıyor. MHP'nin tabanı ise, iktidarın hiçbir şeyinden faydalanmadığı gibi hak kaybına uğrayanlar bile var. Dolayısı ile MHP'nin "Muhalefet" tarafını, parti tabanı temsil ederken, İktidar tarafını da, partinin yönetim kadrosu ve bir kısım parti bürokrasisi paylaşıyor.
Parti üst yönetimi ve parti bürokrasisi, sahip olduğu iktidar payını, kendi tabanıyla, onları memnun edecek boyutta paylaşmıyor.
"Demokratik sorumluluklara" gelince, kimsenin böyle bir sorumluluğu üzerine aldığına dair siyasal davranış göremiyoruz. MHP, hem TBMM'de, hem de belediye ve il genel meclisleri gibi yerel yönetimlerde, eğrisine doğrusuna bakmadan, ön koşulsuz, iktidarın destekçiliğini yapıyor. Velev ki, görüşülen ve oylanan konular, içinde parti tabanının da olduğu halkın genel çıkarına uygun olmasa bile durum değişmiyor.
Bu durum, MHP'yi koşulsuz iktidar paylaşımının parçası haline getirmekle kalmıyor, aynı zamanda, tarihsel zaman bakımından iktidarın faaliyetlerine ortak ve bu faaliyetlerden sorumlu hale getiriyor.
Partilerin varlık nedeni amaçlarıdır. Burada kritik kavram "amaç" sözcüğüdür. Çünkü bütün partiler ve örgütler amaçları için var olur ve amaçları için yaşar. Burada sorulması gereken soru şu: Böylesine bir fedakârlık, MHP'nin hangi amacı uğruna yapılıyor?
Ayrıca partilerin ya da örgütlerin amaçlarıyla sorumlulukları arasında doğrusal bir ilişki vardır. Başka bir ifade ile partilerin sorumluluğu, amaçlarına göre oluşur.
AKP, hangi milliyetçiliğe hizmet eder oldu ki MHP kendini ona eklemledi?
Gerçekten merak ediyoruz.
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/sorumluluk-ve-mhp-487287h.htm
AHMET GÜRSOY / [email protected]
YENİÇAĞ