Ahmet Takan: Kavala serbest bırakılırsa şaşırmayın!..
Yapılan büyük küstahlığa 2 satırla geri adım, öyle mi!..
Kavala serbest bırakılırsa şaşırmayın!..
Peki kim geri adım attı?.. Yandaş basının iddia ettiği gibi Osman Kavala’nın serbest bırakılması için çağrı yapan 10 Büyükelçinin ülkeleri mi?.. Yoksa Tayyip Erdoğan mı?..
Kafayı devekuşu misali kuma gömmenin faydası yok!.. Çünkü, her yerimiz fazlasıyla açıkta!..
Tayyip Erdoğan’ın 10 ülkenin büyükelçisini “istenmeyen adam” ilan edileceğinin talimatını vermesinin ardından tırmanan gerilimde ABD ve diğer ülkelerin Ankara Büyükelçilikleri, Viyana Sözleşmesi’nin 41. maddesine (bulunulan ülkenin içişlerine karışılmaması) riayet ettiklerini açıkladı. Büyükelçiliklerden gelen açıklamaların hepsi noktasına virgülüne kadar aynıydı. Sadece ülke adları farklıydı…
ABD’nin önderliğinde hareket edildiği için oradan gelen açıklamaya bakmak yeterli:
“ABD, 18 Ekim tarihli açıklamaya ilişkin bazı soruların yöneltilmesi vesilesiyle diplomatik ilişkiler hakkında Viyana Sözleşmesi’nin 41’inci maddesine riayet etmeyi teyit eder.”
Yapılan büyük küstahlığa 2 satırla geri adım, öyle mi!..
Peki, bu satırlarda Osman Kavala açıklamasından dolayı pişmanlık veya en azından ondan en ufak geri adım atıldığını gösteren veya en azından o hissi verecek bir ifade var mı? O da yok!.. Milim geri adım atmadılar. Sadece Tayyip Erdoğan’a manevra alanı yaratacak, geri vitesine takmasına imkan verecek zemini hazırladılar. Büyükelçilerden gelen açıklama gayet net; Viyana Sözleşmesi’nin ilgili hükmüne bağlılığı sürdürdüklerini vurguluyorlar. Yani “Kavala açıklamanızın arkasındayız. O açıklamamız içişlerine karışmak değil” diyorlar. Bizim buralarda bu pek böyle okunamaz ama dünyanın akıllı başlı ülkelerinin hangi deneyimli diplomatlarına o satırları alıp “bu ne manaya gelir” diye sorsanız herhalde yüzünüze acı acı bakıp gülerler…
★ ★ ★
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, Ankara Büyükelçisi David Satterfield’ın görev süresi boyunca Türkiye’de kalacağını söylüyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın sözlerinin ‘not edildiğini’, 18 Ekim’de Osman Kavala’ya yönelik açıklamanın Viyana Sözleşmesi’nin 41. maddesiyle tutarlı olduğunu ifade ediyor. Şimdi bunun neresinde geri adım attıklarına dair bir iz, bir belirti var, bana söyler misiniz?..
Üstelik bu kaçıncı küstah “not ettik” açıklaması?.. Hatırlayabildiklerim:
16 Nisan referandumundan sonra AGİT’in raporuna atıfta bulunarak ABD Dışişleri, “raporda yer alan endişeler not edildi” açıklamasını yapmıştı. ABD Dışişleri Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinin iptal edilmesiyle ilgili bir açıklama yapmış, sözcü Morgan Ortagus tarafından yapılan açıklamada, “Yüksek Seçim Kurulu 31 Mart seçimlerinin sonuçlarını onayladıktan sonra seçimi tekrar etme kararı almıştır. Biz de Türkiye’nin diğer dostları gibi bu sıra dışı kararı not ediyoruz” ifadesi yer almıştı.
Tamam… İçeride çektiklerimiz bizim canımıza tak ediyor ama dışarıdan verilen ayarlar da kanımıza dokunuyor!.. Sonra da bizim bu rezil hallere düşmemize sebep olanlar milli kahramanlar gibi ortada gezip, üstüne üstlük yalakaları tarafından da şişirilince acıların üstüne tuz biber ekiliyor.
★ ★ ★
Her ne kadar yüreğim cayır cayır yansa da, “Büyükelçiler, yaptıkları son açıklamayla, Erdoğan’ın yaptığı büyük hatanın büyümeden düzeltilmesini sağladılar. Daha da büyüyüp Türkiye’yi fena hırpalayacak, dünyada yapayalnız bırakacak bir krizden kurtardılar. Teşekkür borçluyuz” diye düşünenlere de itiraz edemiyorum. Şimdi, bu olayda kriz bitmedi aslında. Sadece şekil değiştiriyor. Çünkü anlaşma yok. Saray tarafının geri adımı var. 10 büyükelçinin –bizdekilerin geri adım saydığı- açıklamaları ve ABD Dışişlerinin açıklaması, hepsi birden ABD’nin Kavala ve benzeri olaylarla ilgili (tutuklu gazeteci, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, insan hakları vs.) uyarı ve açıklamalarımıza devam edeceğiz diyor. Yani karşıda bırakın geri adımı daha fazla ısrar var. Bunu da çok net söylüyorlar.
★ ★ ★
Bu krizin ortaya çıkma ve soğuma şekli Erdoğan’ın otoriter tek adam olduğunu da net olarak gösterdi. Bunu hem diğer ülkelerin yetkilileri ve medyası söyledi hem de iç politikada net görüldü. “Reis” talimat verdi ‘derhal yapın’ dedi saray diplomatları ve SETA’cılar “Tarzan zorda”yı kurtaracak ve içeriyi de güzelce avutacak formülü buldu. Yani, “Reis” tek başına karar almış, kimseye danışmamış kurumsal karar süreci yok edilmiş. Bunları bir kez daha gördük… Dolayısıyla el alemin “Tayyip ülkesi”, “Otokratik lider” demeleri de boşuna değil.
Şimdi, bu ay sonunda G-20 liderler zirvesinde beklenen Biden-Erdoğan görüşmesi de iyice zora girdi. Hatta eğer görüşülecekse bile Osman Kavala’nın serbest bırakılması şartı gelmiştir. Yani, Kavala bu ay sonuna doğru serbest bırakılırsa şaşırmayalım !..
Büyükelçiler-Kavala krizi her ne kadar büyükelçilerin açıklamasıyla başlamış gözükse de Erdoğan’ın istenmeyen insan ilan edilsinler talimatı krizi patlattı. Ve bu haliyle kriz siyasi-diplomatik güç mücadelesine sahne oldu. Resmi açıklamaları, yandaş medyayı boş verin!.. Gerçek şu ki, geri adım attık. Karşı tarafın gücü bizi bastırdı. Onlar ittifak halindeydi biz yapayalnız.
Saray iktidarının, Erdoğan tek adam yönetiminin direnişi düştü. Sadece ve sadece “deliğe süpürmeyin” diplomasisiyle bir anlık rahat nefes alındı!..
https://www.korkusuz.com.tr/kavala-serbest-birakilirsa-sasirmayin.html
AHMET TAKAN / KORKUSUZ