Ahmet Taşgetiren ​​​​​​​N’olacak şimdi?

Yargılanmakta olan ve cezaevinde bulunan kişiyi – kişileri, sistemin en tepesinden mahkûm etmeyeceksiniz.

Ahmet Taşgetiren   ​​​​​​​N’olacak şimdi?




Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

​​​​​​​N’olacak şimdi?

Bülent Arınç ve Cemil Çiçek. Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi iki isim Yargı reformu üzerine konuşmuşlardı, herkesin kafasında “Acaba Cumhurbaşkanı da böyle mi düşünüyor?” soruları oluşmuştu. Ne de olsa “Yargı reformu” Cumhurbaşkanı’nın seslendirdiği “Ekonomi, Demokrasi, Hukuk” üçlemesi içindeydi. İşte Kalın bunu düzeltti.

Cemil Çiçek ilk bana söylemişti. Ve ben onun Cumhurbaşkanı adına konuşmadığını biliyordum. Zaten sözleri de herkesin reform heyecanına girdiği günlerde o heyecanı söndürecek nitelik taşımaktaydı. “Reform kelimesi çok aşındı, kimse bir şey beklemesin.” Hatta ben Cemil Beyin Heyecanı söndürüyor diye eleştirileceği düşüncesine kapılmıştım.

İşte olan oldu, önce İbrahim Kalın şerh koydu, ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan söyleyeceğini söyledi.

Son günlerde bizimle asla ilgisi olmayan kimi bireysel açıklamalar ile reform gündemimize yaptığımız vurgular bahane edilerek yeni bir fitne ateşi yakılmaya çalışıldığını görüyoruz. Geçmişte birlikte çalışmış olsak bile hiç kimsenin şahsi açıklamaları hükümetimizle, partimizle ilişkili hale getirilemez. Bizim nerede durduğumuz bellidir, istikametimizde değişiklik yoktur. Teröre bulaşmış, terörle el ele kol kola yürüyenler bizim temasta olduğumuz kişiler olamaz. Şu anda yargının tasarrufu altında olanlar, yüzlerce, binlerce insanımızın, Yasin Börülerin ölümüne neden olanlar hiçbir zaman Tayyip Erdoğan tarafından, dava arkadaşları tarafından asla ve asla savunulmaz.

İbrahim Kalının sözlerinde dikkat çekici bir husus vardı. Kalın Arınçın değerlendirmelerinden söz ederken “Diyelim ki Demirtaş meselesini Sayın Arınç bu şekilde konuştuğunda belki kendisi tamamen hukuki açıdan bir mülahazada bulunuyor” diyor, sonra “ama, şerhini düşerek, bunu yaşanan siyasi olaylardan bağımsız ele almak mümkün değil” notunu ilave ediyordu. Sonra da tıpkı Cumhurbaşkanı gibi Kobani, çukur eylemleri ve Yasin Börüyü sayıyordu.

Siyasi olaylar şerhi mesela.

Oysa Siyasi olaylar da yargıya geldiğinde yine yargı tarafsız işleyecek, bağımsız işleyecek. Mevcut yasalara göre işleyecek. Yine hukukun evrensel ilkeleri çerçevesinde işleyecek. Yeni yasa üretmeyeceksiniz. Masumiyet karinesini ihlal etmeyeceksiniz. Tutukluluğu cezalandırmaya dönüştürmeyeceksiniz vs…

Bütün bunlar ne demek?

Yargılanmakta olan ve cezaevinde bulunan kişiyi – kişileri, sistemin en tepesinden mahkûm etmeyeceksiniz.

Siyasi olay” notunu düşerek, kanunlarda yazılı olandan öte bir ceza beklentisi içine girmeyeceksiniz. On yıl verildi, oysa ömür boyu hapis verilmeliydi, o bile yetmez ağırlaştırılmış müebbet verilmeliydi, hatta o da yetmez, idam cezasını geri getirip ölüm cezasına çarptırılmalıydı! O da yetmez öldürdükten sonra cesedi cezalandırılmalıydı vs… Gerekçe: Halk böyle istiyor, medya böyle istiyor, iktidardaki siyasetçi böyle istiyor!

Hukuk reformu böyle mi olacak? Tam da böyle bir anlayışı ortadan kaldıracak bir reform değil miydi hukuk reformu?

Öngörülebilir olmayı istemiyor muyduk?

Sayın Cumhurbaşkanının çıkışı tam da “öngörülebilir” bir hukuk reformunu mu sergilemiş oluyor?

Reform sözcükleri dünyaya verilmiş bir mesajdı, bu açık. Yeni Amerikan yönetimine, ABye… Bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğanın ağzından. Çünkü herkes Onun sözünün belirleyici olduğunu bilmekteydi. Peki nasıl okunacak şimdi son şerhler?

-İçselleştirilmemiş reform hamlesi.

-Cumhur İttifakı ortağına çarpmış bir girişim.

-Ümitsiz vaka.

Bütün bunlar, İttifak ortağının bir suç örgütü lideri ile “Dava arkadaşılığı”nı ilan ettiği zeminde yaşandığı ve henüz Cumhurbaşkanı Erdoğanın o konuda bir değerlendirme yapmadığı dikkate alındığında daha anlamlı hale geliyor.

Ne denmişti?

-Reform çok aşındı. Kimse bir şey beklemesin.

Şimdi çok çok çok daha aşındı. Ben şu anda asıl Adalet Bakanı ne düşünüyor onu merak ediyorum. Keşke Arınçın dediği gibi olsaydı. 

AHMET TAŞGETİREN / KARAR