AİHM'den 17-25 Aralık yayın yasağı kararı

"Banu Güven'in ifade özgürlüğü ihlal edildi"

AİHM'den 17-25 Aralık yayın yasağı kararı




AİHM'den 17-25 Aralık yayın yasağı kararı

AİHM, 17-25 Aralık soruşturmasıyla ilgili medyaya yayın yasağını ve 2016'daki anayasa değişikliği ile vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını "ifade özgürlüğü ihlali" olarak tanımlayan iki ayrı karar açıkladı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) 17-25 Aralık soruşturmasıyla ilgili çalışmalarına getirilen yayın yasağının "ifade özgürlüğü ihlali" olduğuna hükmetti.

Mahkeme, gazeteci Banu Güven ile akademisyenler Yaman Akdeniz ve Kerem Altıparmak tarafından yayın yasağına karşı açılan ortak davada kararını bugün açıkladı. AİHM, Banu Güven'i, gazeteci kimliği nedeniyle, yayın yasağı konusunda "mağdur" olarak tanımlarken, Yaman Akdeniz ve Kerem Altıparmak'ın "yasağın kendilerini nasıl etkilediğini kanıtlayamadıkları" gerekçesiyle "mağdur" olarak tanımlanamayacakları sonucuna vardı.

"Banu Güven'in ifade özgürlüğü ihlal edildi"

Basın özgürlüğünün ayrılmaz parçası olan haber toplamanın gazetecilik açısından önemine vurguda bulunan AİHM, toplumsal bir konuyla ilgili yayın yasağını, "toplumu aydınlatma misyonu olan gazetecileri caydırıcı bir önlem" olarak değerlendirdi. Söz konusu yasağı "kısıtlayıcı ve gelecekte her türlü haberin yayılması ve yayınlanmasını yasaklamayı hedefleyen bir önlem" olarak tanımlayan AİHM, yasağın davacı Banu Güven'in ifade özgürlüğü üzerinde "ciddi yansımaları" olduğuna kanaat getirdi. Yasağın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) ifade özgürlüğünü düzenleyen 10'uncu maddesi temelinde "yasal dayanağı" olmadığını da belirten AİHM, bu tespitlerden yola çıkarak Banu Güven'in ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetti.

AİHM, buna karşılık, Yaman Akdeniz ve Kerem Altıparmak'ın "yasak kararından dolaylı biçimde etkilenmelerinin," bu davada AİHS açısından "mağdur" kabul edilmeleri için yeterli olmadığını belirtti. Mahkemeye göre, "sadece varsayımsal riskler" AİHS'nin 10'uncu maddesi bakımından mağdur kabul edilmek için yeterli bir neden oluşturmuyor. AİHM'ye göre yasak, basın ve diğer medya organlarının 17-25 Aralık'la ilgili TBMM soruşturması hakkında haber yapmasını engellemeyi hedefledi. Akademik özgürlüğü hedeflediğine dair hiçbir kanıt bulunmuyor.

Karar gereği Ankara, Banu Güven'e mahkeme masrafı olarak 1500 (bin beş yüz) euro ödeyecek.

Dava neden açılmıştı?

17-25 Aralık (2013) sonrası istifa eden ya da görevden alınan bakanları araştırmak üzere TBMM bünyesinde 5 Mayıs 2014 tarihinde 15 parlamenterden oluşan bir komisyon kurulmuş, Anakara Başsavcılığı, TBMM Başkanlığı'nın başvurusu üzerine "soruşturmanın sağlıklı yürümesi, masumiyet karinesinin ihlal edilmemesi ve soruşturmanın gizliliğini" gerekçe göstererek, komisyonla ilgili haberlere 21 Kasım 2014 tarihinde yayın yasağı getirmişti.

Banu Güven, Yaman Akdeniz ve Kerem Altıparmak'ın bu karara karşı mahkemeler önünde yaptıkları itirazlar sonuçsuz kalmıştı. Anayasa Mahkemesi, davacıların bireysel başvurularını "mağdur olmadıkları" gerekçesiyle geri çevirmişti.

Filiz Kerestecioğlu'nun dokunulmazlığı

Öte yandan, AİHM, milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasını öngören 20 Mayıs 2016 tarihli anayasa değişikliğinin AİHS'nin ifade özgürlüğü maddesi kapsamına girdiğine dair yeni bir karara daha imza attı. Mahkeme, dokunulmazlığı kaldırılan HDP milletvekillerinden Filiz Kerestecioğlu'nun ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetti.

Selahattin Demirtaş davası kararındaki hükümleri hatırlatan AİHM, anayasa değişikliğinin "parlamenterlerin siyasal planda ifade özgürlüğünü sınırlamayı hedeflediğini" tekrarladı. O tarihte HDP milletvekili olan Filiz Kerestecioğlu'nun anayasa değişikliği ile dokunulmazlığının kaldırılmasının, kendi başına, AİHS'nin 10'uncu maddesiyle güvence altına alınmış ifade özgürlüğüne müdahale olduğuna hükmetti.

AİHM'de 1'e karşı 6 oyla alınan karara sadece Türk yargıç Saadet Yüksel karşı çıktı.

Ankara karar gereği Filiz Kerestecioğlu'na 5 bin euro manevi tazminat ve 4 bin euro mahkeme masrafı ödeyecek.

Her iki karara olası itiraz için tarafların üç aylık süresi bulunuyor.

Kayhan Karaca / Strasbourg

 Deutsche Welle Türkçe