AİHM'den RedHack davasında hak ihlali kararı

İfade ve basın özgürlüğü

AİHM'den RedHack davasında hak ihlali kararı


AİHM'den RedHack davasında hak ihlali kararı

AİHM, RedHack adlı hacker grubunun sızdırdığı Berat Albayrak'a ait e-postaları haberleştirdikleri için tutuklanan gazeteciler Tunca Öğreten ve Mahin Kanaat'ın ifade özgürlüklerinin ihlal edildiğine hükmetti.

AİHM, 2016 yılında RedHack adlı hacker grubunun sızdırdığı Berat Albayrak'a ait e-postaları haberleştiren gazeteciler tarafından açılan hak ihlali davasında kararını bugün açıkladı. Mahkeme, e-postaları haberleştirdikleri için gözaltına alınan ve tutuklanan Tunca Öğreten ve Mahir Kanaat'in "ifade ve basın özgürlüğü" ve "özgürlük ve güvenlik hakları"nın ihlal edildiği sonucuna vardı. Haberlerin yayınlandığı tarihte Tunca Öğreten "Diken" adlı haber portalı, Mahir Kanaat ise "Birgün" gazetesi için çalışıyordu.

AİHM tarafından Strasbourg'da açıklanan kararda, davacı gazeteciler hakkındaki gözaltı ve tutukluluk kararlarının Türk mahkemeleri tarafından yeterince gerekçelendirilmediği not edildi.

Tunca Öğreten, 2018'den beri DW Türkçe muhabiri çalışıyor

Tunca Öğreten, 2018'den beri DW Türkçe muhabiri çalışıyor

Dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'a ait, WikiLeaks platformu üzerinde de yayınlanmış e-postaları indirip haberleştirmenin "basın özgürlüğü" kapsamına girdiğine işaret eden AİHM, haber nedeniyle gazetecilerin somut kanıt olmaksızın terör örgütü üyeliğinden suçlanmasının "tarafsız bir gözlemciyi ikna etmek için yeterli olmadığı" vurgusunu yaptı.

Türk hükümeti, AİHM önünde yaptığı savunmada, soruşturmayı yürüten makamların Tunca Öğreten'nin "DHKP/C", Mahir Kanaat'ın ise "FETÖ/PDY" ile irtibatlı oldukları suçlamasını yöneltmişti. Ancak gazetecilerle ilgili geçici tutuklama kararı verildiği sırada kendilerine yöneltilen suçları işlediklerine dair hiçbir olgu veya bilginin bulunmadığına dikkat çeken AİHM, bu kararı veren iç yargı organlarının "keyfi hareket ettiği" kanaatine vardı.

AİHM, soruşturmanın gizliliği nedeniyle gazetecilerin avukatlarının soruşturma dosyasına erişimlerinin kısıtlanmış ve böylelikle haklarındaki tutuklamaya karşı etkili itirazda bulunamamış olmalarını da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) aykırı buldu. Türk hükümetinin o dönem yürürlükte olan OHAL uygulamasıyla ilgili gerekçesini reddetti.

İfade ve basın özgürlüğü

Davacıların "gazetecilik faaliyetleri nedeniyle" terör örgütü üyeliğinden suçlandığını hatırlatan AİHM, bu suçları yargılarken kullanılan Türk Ceza Kanunu'nun 314/2 maddesinin ifade özgürlüğü hakkı söz konusu olduğunda "çok geniş yorumlandığına" dair geçmişte aldığı kararları anımsattı. Gerekçeli kararda, "eleştirel seslerle ilgili geçici tutukluluk kararlarının sadece tutuklanan kişi değil aynı zamanda tüm toplum açısından olumsuz sonuçlar doğurduğu, zira bu tür önlemlerin sivil toplumu korkutarak ve muhalif görüşleri susturarak ifade özgürlüğü üzerinde kaçınılmaz caydırıcı etki yarattığı" görüşü not edildi.

AİHM, bu tespitlerden yola çıkarak AİHS'nin özgürlük ve güvenlik hakkıyla ilgili 5'inci maddesinin 1 ve 4'üncü paragraflarının ve ifade özgürlüğüyle ilgili 10'uncu maddesinin ihlal edildiğine hükmetti.

Mahkeme davacıların Anayasa Mahkemesi (AYM) önündeki bireysel başvuru sürecinin uzunluğuna dair şikayetlerini, AYM önündeki iş yükü nedeniyle geri çevirdi. Siyasi bir nedenle yargılandıklarına dair şikayeti ise "iç hukuk yolları henüz tamamlanmadığı ve bu şikayet AYM önünde gündeme getirilmediği" gerekçeleriyle kabul etmedi.

Karar gereği Ankara Tunca Öğreten'e 5 bin 700 euro maddi tazminat, davacıların her birine 14 bin euro manevi tazminat ve 2 bin 250 euro mahkeme masrafı ödeyecek.

Tunca Öğreten ve Mahir Kanaat 25 Aralık 2016 tarihinde gözaltına alınmış, 17 Ocak 2017 tarihinde haklarında tutukluluk kararı verilmişti. Öğreten ve Kanaat 323 gün tutuklu kaldıktan sonra, yurtdışı çıkış yasağı ve haftada iki gün imza şartıyla 6 Aralık 2017 tarihinde tahliye edilmişti.

Öğreten ve Kanaat'in Anayasa Mahkemesi önünde yaptıkları bireysel hak ihlali başvuruları sonuçsuz kalmış, gazetecilerin "kişi hürriyeti ve güvenliği" ve "ifade ve basın özgürlüklerinin"  ihlal edilmediği sonucuna varmıştı.

Kayhan Karaca / Strasbourg

 Deutsche Welle Türkçe