AİHM’in Bylock’u delil olarak görmeyen bir karar alması halinde
Türkiye aleyhine on binlerce tazminat davası gündeme gelebilir.
Erdoğan neden
MEHMET ACET YAZDI...
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 16 Eylül’de Birleşmiş Milletler Genel Kurul görüşmelerine katılmak üzere New York’a hareketinden hemen önce İstanbul’da düzenlediği basın toplantısında dikkat çekici bir beyanatta bulundu.
Türkiye’nin AB’ye katılım süreciyle alakalı konuşan Erdoğan, aynen şöyle dedi:
"Avrupa Birliği Türkiye'den kopmanın gayreti içerisindedir. Biz de bu gelişmeler karşısında değerlendirmemizi yaparız. Bu değerlendirmelerden sonra AB ile gerekirse yolları ayırabiliriz"
Dikkat ederseniz Erdoğan bu açıklamasında önce Avrupa Birliği’ni Türkiye ile ilişkileri koparma gayreti içinde olmakla suçluyor.
Devamında ise, “Gerekirse yolları ayırabiliriz” diyor.
ERDOĞAN’IN BU SÖZLERİNİN ARKA PLANINDA AİHM’DEKİ BYLOCK DOSYASI İLE İLGİLİ GELİŞMELER VAR
Peki, Erdoğan neden böyle bir açıklama yaptı?
14/28 Mayıs seçimlerinden sonra, Batı ile, Avrupa Birliği ile ilişkileri yeniden canlandırma arayışlarının ön plana çıktığı, Temmuz ayında Litvanya’da yapılan NATO zirvesinde bunun ayak izlerinin duyulduğu bir ortamda Cumhurbaşkanı niçin ‘yolları ayırmaktan’ söz etsin.
Edindiğim bilgilere göre, Erdoğan’ın bu çıkışının arka planında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde görülmekte olan bir dava var.
15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştiren FETÖ’nün iletişim aracı olarak bilinen ve Yargıtay’ın kararlarıyla suç unsuru olduğuna hükmedilen Bylock programıyla alakalı olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bir başvuru yapıldı.
İsmi açıklanmayan bir eski öğretmenin yaptığı başvuruda, Bylock kullanımının aile ve özel hayatın gizliliği bağlamında değerlendirilmesi istendi.
İşin enteresan tarafı, bu başvuruyu değerlendirip karara bağlaması beklenen AİHM’in ilgili dairesi, buna Büyük Daire karar versin diyerek dosyayı oraya gönderdi.
ERDOĞAN’IN “KOPMA GAYRETİ” İFADESİ, AİHM’İN BYLOCK’LA İLGİLİ MUHTEMEL KARARIYLA İLİŞKİLİ
Ankara’da yapılan son toplantılardan birinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a AİHM’in Bylock kararının başvurucu lehinde sonuçlanması halinde bunun Avrupa ile Türkiye arasındaki ilişkileri koparmaya dönük bir süreci tetikleyebileceği yönünde görüş iletildi.
Erdoğan’ın Cumartesi günkü açıklamasında yer alan ‘kopma gayreti’ ifadesini kendisine iletilen bu görüşe binaen kullandığı ifade ediliyor.
Bu mesele şu bakımdan önem taşıyor:
Türkiye’de 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Bylock delilleri mahkemelerin darbe yargılamalarında en önemli delillerden biri olarak değerlendirildi ve gerek verilen cezalar, gerekse ihraç kararlarında belirleyici kriterlerden biri olarak görüldü.
Durum bu iken, AİHM’in Bylock’u delil olarak görmeyen bir karar alması halinde, Türkiye aleyhine on binlerce tazminat davası gündeme gelebilir.
Öyle bir durumda Türkiye’nin bu karara uymama ihtimali yüksek.
15 Temmuz sonrası Avrupa ülkelerinin Türkiye ile demokratik bir dayanışma içine girmek şöyle dursun, darbeye karışanlara kol kanat geren bir tutum sergilemesi, (özellikle Almanya’nın) zaten bir güven bunalımına yol açmış durumdaydı.
Bunun üstüne AİHM’den Bylock meselesiyle ilgili aleyhte bir karar çıkması ilişkileri yeniden zehirleyebilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Avrupa Birliği Türkiye’den kopmanın gayreti içerisindedir” cümlesini sarf etmesinin arka planında bu gelişme var.
“Gerekirse Avrupa Birliği ile yolları ayırırız” cümlesi de, iş öyle bir noktaya gelirse bu duruma boyun eğmeyiz mesajını veriyor.
ERDOĞAN’DAN AVRUPA KONSEYİ BAŞKANI’NA VİZE ÇIKIŞI
Bir arka plan bilgisi daha paylaşayım:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD gezisinden bir hafta önce Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de yapılan G-20 zirvesine katılmış, zirve marjında ikili görüşmelerden birini de Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel’le gerçekleştirmişti.
Aktaracağım arka palan bilgisi bu görüşmeye dair.
Erdoğan, Avrupa Konseyi Başkanı Michel’le görüşmesinde sözü vize serbestiyeti meselesine getirdikten sonra şöyle bir çıkışta bulundu:
“Biz vize serbestiyeti meselesini konuşurken, siz Türk vatandaşlarının vize başvurularına ret kararları veriyorsunuz. Bu durumda ilişkileri nasıl canlandıracağız?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açık alanda olduğu gibi kapalı görüşmelerde de sözünü esirgemeden, muhatabının gözünün içine baka baka konuştuğu bilinir.
Avrupa Konseyi Başkanının yüzüne vize meselesiyle ilgili çıkışması hiç kuşkusuz haklı gerekçelere dayanıyor.
Ankara’da Batı ile ilişkileri kriz havasından çıkarma ve seçimler sonrası ufukta beliren 5 yıllık perspektifi yapıcı bir atmosferde yürütme yönünde yeni bir irade kendini gösteriyor.
Ancak, Avrupa’nın bu çabaya o çok iyi bilinen iki yüzlü tavrıyla yaklaşması ve uzlaşma yerine tek taraflı teslimiyetçiliğe zorlayan bir tutumla karşılık vermesi ortamın yeniden gerilmesi dışında bir sonuç vermez.
MEHMET ACET / HABER 7