AK Parti’den iki parti daha doğdu…
Yeni partiler, siyasi tabloyu ne kadar değiştirecek?
AK Parti’den iki parti daha doğdu… Yeni partiler, siyasi tabloyu ne kadar değiştirecek?
Araştırma şirketlerinin yöneticileri Davutoğlu ve Babacan’ın kurduğu partilerin Türkiye’deki siyasi tabloya etkisini yorumladı. Araştırmacılar, yeni partilerin Cumhur İttifakı’nı “az ya da çok” mutlaka etkileyeceği görüşünde
Abdulhakim Günaydın @abgunaydin [email protected]
AK Parti’den istifa eden eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun liderliğini yaptığı Gelecek Partisi’nin kurulmasından sonra ikinci bir parti daha kuruldu.
Uzun zamandır parti kurma hazırlıklarını sürdüren eski Başbakan Yardımcı ve Ekonomi Bakanı Ali Babacan da partisini kurdu ve tanıtımını gerçekleştirdi.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de destek verdiği ve Babacan’ın liderliğinde kurulan Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) ile beraber AK Parti’nin içinden iki parti çıkmış oldu.
Araştırma şirketlerinin yöneticileri, daha önce AK Parti’de etkin görevler üstlenmiş Davutoğlu ile Babacan’ın kurduğu partilerin, Cumhur İttifakı’nı “az ya da çok” mutlaka etkileyeceği görüşünde.
A&G Araştırma Şirketi'nin Genel Müdürü Adil Gür, Metropoll Araştırma Merkezi’nin sahibi Özer Sencar, Aksoy Pazar ve Kamuoyu Araştırma Şirketi’nin sahibi Ertan Aksoy ve Gezici Araştırma Merkezi’nin kurucusu Murat Gezici, yeni partilerin Türkiye’deki siyasi tabloya etkisini Independent Türkçe’ye değerlendirdi.
Gür: Yeni partilerin AK Parti kadar CHP ve İYİ Parti’den de seçmenleri var
Yeni kurulan partilerin oy oranını şimdiden öngörmenin mümkün olmadığını, 1, 5 veya 15 de olsa Türkiye’deki siyasi dengeleri değiştireceğini belirten Gür, yeni hükümet sisteminde kazanmak için yüzde 50+1’in gerekli olduğunu ve yüzde 49,9 ile 0,9 arasında bir farkın olmadığını söyledi.
Yaptıkları kamuoyu araştırmalarında Ali Babacan’a ‘oy verebilirim’ diyenlerin partisinden mutsuz ve arayışta olan çeşitli partilerde seçmenlerle karşılaştıklarını belirten Gür, “Daha açık ifade ile Ali Babacan’a oy veririm diyenler, sadece AK Parti veya Saadet Partisi’nin içinden değil. Babacan’a oy verebilirim diyen seçmenler içerisinde AK Parti’li kadar CHP, İYİ Parti ve diğer partilerden de seçmenler var” dedi.
Yeni kurulan partilerin Millet İttifakı içerisinde yer almayacağını, üçüncü bir ittifak arayışına yöneleceklerini savunan Gür, “İlk bakışta şöyle bir şey gelişiyor. Yeni kurulan her parti ‘Cumhur İttifakı’ndan bir parça götürüyor, Millet İttifakı kazanıyor’ diye bir algı oluşuyor. Ben öyle düşünmüyorum. Saadet, Gelecek ve Deva Partileri hatta buna İYİ Parti de katılarak Cumhur İttifakı dışında yeni üçüncü bir ittifak çıkabilir. Önümüzdeki seçimlerde de seçimlerin kaderinin bu üçüncü ittifak belirleyecektir. Yani üçüncü ittifakı yanına alan kazanır” değerlendirmesinde bulundu.
Sencar: İki parti oyların yüzde kırkını AK Parti’li seçmenlerden alıyor
Siyasi tablonun kimin lehine değişeceğini söylemenin henüz erken olduğunu kaydeden Sencar, Davutoğlu liderliğindeki Gelecek Partisi’nin Türkiye’de bir siyasi değişim yaratmadığını söyledi.
Yaptıkları ölçümlerde hem Gelecek Partisi hem de Demokrasi ve Atılım Partisi’nin oylarının yüzde 40’ını AK Parti’den aldıklarını ifade eden Sencar, devamında şunları söyledi:
“İki parti oyların yüzde 60’ını diğer parti seçmenlerinden geriye kalanı da AK Parti’li seçmenden alıyor. Şimdilik söz konusu partilerle ilgili detaylı öngörüde bulunmak için erken. Önümüzdeki süreçlerde yaptığımız araştırmalarda göreceğiz. Ama ilk izlenimim siyaset sahnesinde çok büyük etkilerin olmayacağı şeklinde.”
Aksoy: Partiler, Cumhur İttifakı’nın oy oranını düşürecek
Gelecek ve DEVA partilerinin daha çok içinden çıktığı AK Parti için olumsuz ve Millet İttifakı adına ise olumlu bir durum yaratacağını dile getiren Aksoy, iki partinin ana hedef kitlesinin koptukları siyasi oluşum olduğunu kaydetti.
Temel ortak özelliklerinin lider partileri olmaları ve yakın geçmişte iki liderin de AK Parti içerisinde önemli görevlerde bulunduğunu hatırlatan Aksoy, “Partiler daha çok AK Parti tabanından beslenecekler. İYİ Parti kurulduğunda CHP’li seçmenin bir kısmı oraya oy vermeyi tercih etti. Çünkü Akşener daha merkez sağ siyasetin içerisinde gelen bir isimdir. Ama sözünü ettiğimiz yeni liderler AK Parti’nin geçmiş önemli kadroları olduğu için CHP’den fazla bir oy alacağını düşünmüyorum” diye konuştu.
İki farklı hedef kitlelere sahip liderlerden Davutoğlu’nun daha milliyetçi ve muhafazakar seçmeni hedeflediğini, Babacan’ın ise eğitimli orta ve üst gelir gurubuna ait AK Parti’li seçmeni tercih edeceğini belirten Aksoy, şu ifadelere yer verdi:
“Elbette sorulduğunda ‘biz herkesin oyuna talibiz’ diyeceklerdir ama bizim gördüğümüz bu. Millet İttifakı bloğuna geçerler mi bunu şimdiden söylemek zor ama Cumhur İttifakı’nın oylarını düşüreceklerdir. Yani Cumhur İttifakı bloğunun karşısında daha güçlü bir blok olmasına vesile olacak iki parti geliyor.”
Gezici: Koronavirüs gündemli haftada parti mi kurulur?
Gezici, Davutoğlu gibi Gül’ün destek verdiği Babacan’ın da kamuoyunda beklenen ilgi ve desteği bulmadığı iddiasında.
İlgi görmemesini yürüttüğü yanlış stratejiye bağlayan Gezici, “Ekonomiden iyi anlayan, uluslararası ekonomiyi iyi bildiğini ifade eden sayın bakanımız, koronavirüsün haftasında, yoğun olarak gündemde olduğu bir dönemde partisini kurdu ve basın toplantısı gerçekleştirdi. Bu yanlış bir stratejidir. En azından koronavirüs dünya ve ülke gündeminden geçtikten sonra yapabilirdi. Bu en büyük hata. Önemli görevlerde bulunmasına rağmen yanlış strateji ve kampanya yürüttüğünü görüyoruz” yorumunda bulundu.
Başarı hikayesi olmayan Babacan’ın mütevazı, sakinliği ve kibarlığının siyasi liderlik profilinde çok düşük kaldığını aktaran Gezici, toplumun daha çok masaya yumruğunu vuran, liderlik yapabilen ve inanları arkasında koşturabilecek bir isim arayışında olduğunu ifade etti.
Babacan’ın AK Parti’den istifa ettikten sonra toplumda gerçekleşen reaksiyonlara olumlu veya olumsuz hiçbir yorumda bulunmayarak geride kalması profilini daha da zayıflattığını aktaran Gezici, devamında şu değerlendirmede bulundu:
“Benzer durum Davutoğlu içinde de geçerlidir. Halkın, mütedeyyin, muhafazakar, dindar ve özellikle Kürtlerin yüzde 70’inin açık bir şekilde halen lider olarak Sayın Erdoğan’ı gördüğü görülüyor. Söz konusu isimler kısa ve orta vadede yok olabilecektir. Bunun en önemli ana sebeplerinden birisi, iki ya da üç yıl öncesinde siyasi parti kurmuş olsalardı, bu rakamlar yüzde 15-20 civarında kalabilirdi. Ama İYİ Parti, bu boşluğu daha erken davranarak doldurmuştur.”
The Independentturkish