AK Parti'ye hak da muhalefete yasakmış yine
Ak Parti heyeti HDP'de...
AK Parti'ye hak da muhalefete yasakmış yine
Yeni Şafak, daha birkaç gün önce İYİ Parti'yi HDP'yle görünürken sobelemişti.
Bu dehşet verici hadiseyi, millete şöyle haber veriyorlardı:
"HDP ile asla yan yana gelemeyeceğini defalarca söyleyen İYİ Parti, gizli ittifak ortağı ile Avrupa'da buluştu.
İki partinin temsilcileri, Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez-Amor'un ev sahipliğinde düzenlenen toplantıda aynı masada oturdu."
Vay vay vay....
Korkunç bir suçtu, HDP'yle aynı fotoğrafa girmekten daha kötüsü düşünülemezdi.
Fakat birkaç gün sonra Adalet Bakanı Bozdağ başkanlığındaki bir AK Parti heyeti, Meclis'te HDP'yi ziyaret etmesin mi!
HDP ayrı masaya oturmamış, başka ittifak kurmamış gibi Altılı Masa'nın gizli ortağı olduğu yalanını yaymaya devam ederlerken oluyor bu.
Ve HDP'yi, meşru bir parti değil de kapatılması gereken bir terör örgütü uzantısı olmakla suçladıkları, dışladıkları sırada...
AB'nin bir davetinde HDP'lilerle yan yana gelmek, selam alıp vermek; muhalefet için affedilmez suç...
Ama Anayasa değişikliği için birlikte çalışma teklifiyle heyet halinde kapısına gitmek, HDP'den destek istemek; AK Parti'ye hak.
Çünkü muhalefet, çok ikiyüzlü ve samimiyetsiz. İktidar içinse her yol mübah.
Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan koymuştu ölçüyü, AK Parti için "siyasetin tek limanı ahlaktır".
Pragmatizmin ağababası Makyavel görse şapka çıkarır, kendinden utanırdı.
*
CÜBBELİ'YE DİNİ DEĞİL SİYASİ DOKUNULMAZLIK
Şarkıcı Gülşen, sahnede münasebetsiz bir imam hatip şakası yaptığında kızılca kıyamet koparanlar; Cübbeli Ahmet, imam hatip okullarıma dümdüz gittiğinde çıt çıkarmıyorsa orada durun.
Gülşen'e tepki gösterenlerin hassasiyeti; dini ya da mektebî değil, tamamen siyasi demektir.
Hoca lakaplı Cübbeli'nin hoş karşılanan sözleri şöyle:
"Ben bütün Müslümanlığımı, Mahmut Efendi’ye borçluyum. İmam hatipe gitseydim ne olacaktım şimdi, bilmiyorum. Benim potansiyelim de olabilirdi. Ağzım laf yapıyor çünkü. Çok tehlikeli bir durum. Biz imanımızı böyle muhafaza ettik. Gidiyor, ateist oluyor, deist oluyor. Abdurrahman Dilipak; merkez olmuş diyor, merkez. Allah Resulü inkar merkezleri olmuş bu mektepler. Biz nasıl bu mekteplerin yanındayız deriz, nasıl destekleriz..."
Gülşen'in münasebetsizliği, Cübbeli'nin bu sözlerinden daha mı ağırdı? İmam hatip derneklerinin duyarlılığına, ondan mı hiç dokunmadı!
Arkadaşıyla şakalaşma olduğunu söylemesi, incittiklerinden özür dilemesi bile Gülşen'i tutuklanmaktan kurtarmamıştı.
Cübbeli'nin; imam hatiplilerin iman ve itikadına dil uzatan, yenilmez yutulmaz, zehir zemberek, kavgada söylenmeyecek suçlamalarına gelince...
Ne aşırı hassas bir imam hatipli siyasetçi; 'böyle bırakamayız, bedelini ödetmek zorundayız' diye esip gürledi. Ne de aşağılandıklarını, hakaret ve iftiraya uğradıklarını düşünen parti teşkilatları ve imam hatip derneklerinden suç duyuruları yağdı.
Demek ki neymiş; mevzu din, diyanet değil, siyaseten kullanmakmış.
Hayır; 'niye Cübbeli de yargılanmıyor, tutuklanmıyor ve süründürülmüyor' demiyorum. Gülşen'e de yapılmamalıydı, takke düştü ve kel göründü, onu anlatıyorum.
AKİF BEKİ / KARAR