Akbelen’in sesi İkizköylü Necla Işık: Bir avuç toprak dahi vermeyelim
MUĞLA —
Türkiye’nin doğaseverleri, sanatçıları, sivil toplum örgütleri ve siyasi parti temsilcileri, Muğla’nın Milas ilçesinde Akbelen Ormanı’nı savunma çabasındaki köylüler ile buluşurken, nöbet eylemi öncüsü İkizköy sakini Necla Işık maden ocağına bir avuç toprak dahi verilmemesi gerektiğini söyledi.
Akbelen Ormanı’nda Limak Holding ve IC Holding’in ortaklığındaki Yeniköy-Kemerköy Termik Santrali’nin kömür madeni sahasını genişletmek amacıyla yargı süreci nedeniyle ara verilmiş ağaç kesimine 24 Temmuz’da başlanmasına karşı yürütülen Akbelen Ormanı’nı koruma nöbeti eylemi devam ediyor. Muğla-Milas’ın İkizköy kıyısındaki eylemin 14’üncü gününde “Akbelen Büyük Buluşması” gerçekleştirildi.
Ege bölgesi başta olmak üzere farklı kentlerden doğaseverler, sanatçılar, sivil toplum örgütleri ve siyasi parti temsilcileri, eylem alanına en az üç kez kimlik kontrolü gerekçeli jandarma-polis engellemelerine ve saatlerce bekletilmelerine rağmen dün gün içerisinde eylem alanına ulaştı. Bu sırada yurttaşlarca “Her yer Akbelen her yer direniş”, “Katil Limak, işbirlikçi AKP”, “Halka değil çetelere barikat” sloganları atıldı.
Buluşmada, Akbelen Ormanı ve nöbet eylemine ilişkin bilgi paylaşımı yapılan forum etkinliğinin ardından kesilmiş bir ağaca kefen giydirilerek, saygı duruşunda bulunuldu.
Sanatçılar Mert Fırat, Kerem Fırtına, Levent Üzümcü’nün katıldığı eylemde, sanatçı Tolga Çandar da türküleriyle eyleme destek verdi.
Eylemde, Akbelen Ormanı’na doğru insan zinciri de oluşturularak, “Bugün Akbelen Ormanı yeniden doğdu. Burayı bırakmayacağız” mesajı paylaşıldı.
“Bizi kendi köylümüzle, işçimizle, askerimizle karşı karşıya getiriyorlar”
Akbelen Ormanı’nın savunulmasında köylü kadınlar en ön safta mücadele ediyor.
Bugün artık tüm Türkiye’nin konuştuğu ve yarın TBMM’de ana gündem maddesi de olacak maden ocağına karşı halkın doğayı koruma mücadelesindeki öncülerden birisi de İkizköy Çevre Komitesi Başkanı Necla Işık.
Kendisini nöbet eylemi alanında “Şu çatılarını gördüğünüz evlerde doğdum. İkizköylü'yüm. İki çocuk annesiyim. Tarımla ve hayvancılıkla uğraşmaya çalışıyorum” sözleriyle tanımlayan Necla Işık, VOA Türkçe’ye nasıl hem hukuki hem de fiziki olarak mücadele ettiklerini anlattı.
Limak ile IC şirketlerine karşı Yeniköy-Kemerköy Termik Santrali’nin maden ocağını her gün büyütmesi üzerine dört yıl önce mücadele etme kararı aldıklarını kaydeden Işık, “Bu termik santral şirketine karşı topraklarımızı, zeytin ağaçlarımızı, geçim kaynaklarımızı ve Akbelen Ormanı’nı ve tüm canlıların yaşam kaynağını aslında korumak için bir mücadele için bu dört senedir buradayız. Son iki senedir de nöbet alanımızı bir an bile boş bırakmadan mücadele ediyoruz. Deprem zamanında herkes deprem bölgelerine yoğunlaştığı zamanda bile nöbet alanımızdaydık. Seçim zamanında herkes yine seçimlere odaklandığında yine burada köylüler olarak çok yalnız kaldık. O zaman bile başta kadınlar olmak üzere gündüz iki saatte bir buradaki nöbeti sürdürerek burayı koruduk” diye anlattı.
Işık, “Nöbet eylemi alanındaki az sayıda kalmış ağaçları işaret eden Işık, son haftaya kadar artık binlerce ağaç kesilmiş durumdaki tepeleri göstererek, “Görmüş olduğunuz dağ, bayır, her yer, tıpkı buradaki çamlar gibiydi. Üç yüz, iki yüz yıllık çamlar da vardı ki anıt ağaç diyoruz biz onlara. Yüz seksen, iki yüz yaşında dediler, orman mühendisliğinden gelip ölçümünü yaptılar”dedi.
İkizköy Çevre Komitesi Başkanı sözlerini, “Biz dört senedir şirket kaynaklı her türlü baskılarına maruz kaldık. Işıkdere’mizi (maden sahasında yok olmuş Işıkdere Köyü) aldılar, yok ettiler. Köylüye yasayı bilmediğinden dolayı zeytin ağaçlarını kestirdiler. Kendi elimizle kendi ağaçlarımızı kesmemizi sağladılar. Sonra 2019 yılında Zeytin Yasası’nı (Mustafa Kemal Atatürk'ün 1925 yılında biçimlendirdiği tarım kanunu doğrultusunda 1939 yılında kabul edilen kanun) öğrendik. Ormandaki haklarımızı öğrendik. Avukatlarla buluştuk. Ama onun öncesinde zaten şirket bizlere ihtarname gönderdiğinde biz çok kararlıydık. Artık madene verecek bir avuç toprağımız da yok. Köyümüz de yok diyerek yola çıktık. Sadece yalnızdık, ne yapacağımızı bilmiyorduk. Sonra Ankara’ya Meclis’e gittik. Hukuken haklarımızı aramaya başladık. Dört senedir burayı koruyoruz. Dört sene önce eğer bu mücadele başlamamış olsaydı şu an zaten burası yoktu” diye sürdürdü.
Köylüler olarak devlet eliyle kendi muhtarlarıyla da baskı altına alınmaya çalışıldıklarını anlatan Işık, “Artık çok ciddi psikolojik baskı altındayız, hem devlet tarafından hem de şirket tarafından yani burada devlet değil artık burada bir AKP hükümdarlığı görüyoruz biz. Bu kadar baskı, bu kadar eziyet, bu kadar katliam niçin? Niye bu kadar Akbelen’i yok etmekle inat etti birileri anlamış değiliz. Ama biz de inat ediyoruz. Bilsinler. Burayı kesmiş olabilirler. Daha görüyorsunuz kesilmeyen ağaçlarımız var. Biz köylüler olarak bu mücadeleyi bırakmayacağız. Evet ormanımız gitmiş olabilir ama içindeki en değerli kıymetli toprağı hala duruyor. O toprağın çürümemesi için buranın da öbür taraftaki cehennem çukuruna gibi olmaması için, dönüşmemesi için elimizden gelen her şeyi yapacağız” dedi.
Tüm Türkiye’ye de yeniden “Sesimize ses olsunlar” çağrısı yapan Necla Işık, Türkiye’nin imza attığı Paris İklim Değişikliği Anlaşması’na da aykırı davrandığını belirterek, “O imzasını attığı şeyin altında lütfen bir eyleme geçsinler artık onlar da. Bizim hepsinden talebimiz açık. Biz artık kırk senedir (termik santral kaynaklı maden sahası büyümesini anımsatıyor) bizi sömüren, emeğimizi sömüren ve bizi kendi insanımızla, kendi köylümüzle, kendi işçimizle karşı karşıya getiren bu sistemden bıktık, usandık artık. Muhtarlar inatla şirketi savunuyorlar. Bugün burada doğa, turizm gidiyor. Yani bizleri öldüren, kanser eden termik santraller mi kıymetli?” diye konuştu.
Akbelen için siyasetçiler de sahadaydı, yarın TBMM’de olacaklar
Bu arada CHP Genel Başkan Yardımcısı Semra Dinçer, CHP Muğla milletvekilleri Gizem Özcan ve Cumhur Uzun ile Akbelen Büyük Buluşması’ndaydı ve TBMM Genel Kurulu'nun Akbelen Ormanı gündemi ile yarın olağanüstü toplanacağını anımsattı.
“Buradaki ranta, yolsuzluğa, talana son vermek için Meclis'ten sesimizi yükselteceğiz, tüm Türkiye'ye anlatacağız” diyen Dinçer, Yeniköy-Kemerköy Termik Santrali kaynaklı Milas doğasındaki durumu, “740 dönüm arazi talan edildi. Bu arazinin talan edilmesinin ve ağaçların kesilmesinin ötesinde, rehabilite edeceklerini söylüyorlar. Bundan önce yaptıklarının hiçbirini rehabilite etmediler. Çünkü Sayıştay raporları rehabilite etmediklerini yazıyor zaten. Geçtiğimiz üç yıl içinde de yaklaşık 800 bin hektarlık alan ormanı yok ettiler” tepkisiyle aktardı.
EMEP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili İskender Bayhan da sahadaki siyasetçilerden birisiydi.
TBMM Genel Kurulu ise, yarın saat 15.00’te Muğla’nın Milas ilçesindeki Akbelen Ormanı’nda YK Enerji'nin yaptığı çevre katliamını görüşmek için CHP’nin çağrısıyla olağanüstü toplanacak. Eğer TBMM Genel Kurulu’nda muhalefet tarafından toplantı yeter sayısı olan 200 milletvekili katılımı sağlanırsa gündeme geçilecek ve CHP’nin Akbelen’de yaşananlara ilişkin genel görüşme yapılması önergesi görüşülecek. Bu önerge üzerine siyasi parti temsilcileri de görüşlerini bildirecek.
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, 2 Ağustos’ta olağanüstü toplantı çağrısı başvurusunu TBMM Başkanlığı’na sunduklarını açıklamıştı.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş da, 3 Ağustos’ta iç tüzük uyarınca TBMM’yi 8 Ağustos günü için olağanüstü toplantıya çağırmıştı.
TBMM, CHP’nin peş peşe yapılan vergi artışları, zamlar kapsamında ekonomik tabloyu görüşmek yaptığı çağrı üzerine 25 Temmuz’da da olağanüstü toplanmış ancak AKP-MHP ittifakı çoğunluğu genel görüşme önergesini reddetmişti.