'Akciğer yüksek tansiyonu' hayatı tehdit eden bir hastalıktır

"Hastalıkla umut veren gelişme; spesifik ilaçların kullanımı”

'Akciğer yüksek tansiyonu' hayatı tehdit eden bir hastalıktır


'Akciğer yüksek tansiyonu' hayatı tehdit eden bir hastalıktır

Abdi İbrahim Medikal Direktörlüğü, küçük arterler ve arteriollerin daralması ve damarlardaki direncin artması sonucu oluşan pulmoner hipertansiyonun (PAH) tedavi edilmediği sürece kalp yetmezliğine ve ölüme neden olabileceği uyarısında bulunuyor. Akciğer yüksek tansiyonu olarak da bilinen hastalıkla ilgili farkındalık oluşturmak adına, 5 Mayıs Dünya Pulmoner Hipertansiyon Günü’nde Abdi İbrahim Medikal Direktörlüğü tarafından yapılan açıklamada, PAH’ın kalbe kan ve oksijen akışını engelleyen, ilerleyici, kalp yetmezliğine neden olabilecek, hayatı tehdit edebilen nadir bir hastalık olduğu vurgulanıyor. 

ABDİ İbrahim Medikal Direktörlüğü'nden yapılan açıklamada, pulmoner hipertansiyon hastalığının temelinde, kalpten akciğere temizlenmek üzere gönderilen kanın yer aldığı damardaki bozulmalar nedeniyle oluşan basınç yüksekliğinin olduğu belirtildi.  Açıklamada, ülkeden ülkeye, hatta bölgeden bölgeye görülme oranları ile ilgili verilerin çok değişkenlik göstermesine karşın, hastalığın milyonda 15-25 arası bir yeni vaka görülme oranına ve yüzde 15 gibi bir ölüm hızına sahip olduğu kaydedildi. Hastalığın kadınlarda erkeklerden 4 kat daha sık görüldüğüne de işaret edildi. 

Erken dönemde hiçbir bulgu ve belirti göstermeden ilerleyebilen pulmoner hipertansiyon, bulaşıcı olmayan, belli ölçüde kalıtsal yönleri olan, hayatı tehdit eden bir hastalıktır. İlerledikçe gündelik hayatı zorlaştıran, yakından takip edilmesi gereken bu hastalıkta hem hastaların hem de hasta yakınlarının bilinçlenmesi, hastalıkla başa çıkma sürecinde büyük öneme sahiptir.

Hastalarda en sık ortaya çıkan belirti (%86’sında görülür) nefes darlığıdır. Bitkinlik ve yorgunluğun uzun sürmesi, göğüs ağrısı, ödem (şişlik), baş dönmesi ya da bayılmalar ve çarpıntı hastalığın diğer sık görülen belirtileridir. Bulgularının nefes darlığı, çarpıntı ve çabuk yorulma gibi spesifik olmayan şikayetler olması nedeniyle hastaların, değişik tanı ve tedaviler alabildiği, nihai pulmoner hipertansiyon tanısı konulduğunda da hastalığın daha ileri evrede olabileceğine işaret edildi. Açıklamada, pulmoner hipertansiyonun birçok organı da etkileyebildiği belirtildi. 

"Hastalıkla umut veren gelişme; spesifik ilaçların kullanımı”

Açıklamada hastalığın tanı ve tedavisi ile ilgili şu bilgilere de yer verildi: “Sistemik hipertansiyonda tansiyon aleti ile ölçülen tansiyon yüksekliği söz konusu iken, PAH ancak ekokardiyografi veya sağ kalp anjiyosu yapılarak tespit edilebilmektedir. Bu ölçüm ile dinlenme sırasında kalp ile akciğer arasında damardaki basınç 25mmHg’den yüksek tespit edilirse pulmoner hipertansiyon tanısı konmaktadır. Pulmoner hipertansiyon tedavisi, ileri uzmanlık ve multi disipliner yaklaşım gerektiren bir hastalıktır.  Ciddi bir hastalık olan PAH’ta ilerlemeyi durdurmak üzerine etkili ilaçlar mevcuttur. Ayrıca bu hastalığın gidişatı ve durdurulması üzerine klinik araştırmalar yapılmaktadır. Her hastanın hastalığının şiddeti, gidişatı ve ilerlemesi farklıdır. Erken tanı ve tedavi pulmoner hipertansiyonun ilerlemesini sınırlamak için önemlidir. Tedavi alanında son 20 yılda yüz güldürücü gelişmeler yaşanmaktadır. Öncesinde sadece semptomlara yönelik tedavi mevcutken, günümüzde hastalığın altında yatan sebepler anlaşıldıkça buna yönelik moleküller bulunmuş ve bu yeni moleküller ile hastaların egzersiz kapasitelerini artıran, hastaneye yatış durumu ve ölüm oranlarını düşüren tedavi sonuçları elde edilmiştir. Bu alanda spesifik ilaçlar olmadığında, hastaların tanıdan sonraki ortalama yaşam süresi 2,8 yıl iken, son 20 yılda bu alandaki yenilikçi tedaviler ile tanıdan sonra ortalama yaşam süresi 9 yıla uzamıştır.

Pulmoner Hipertansiyon hastalığı ve türleri

Pulmoner Hipertansiyon hastalığı; pulmoner hipertansiyon, fizyopatolojik mekanizmaları, histopatolojik özellikleri, klinik bulguları ve tedavileri çerçevesinde 5 ana grup altında sınıflandırılmıştır. Bunlar;

  1. Grup: Pulmoner arteryel hipertansiyon (PAH), 
  2. Grup: Sol kalp hastalıklarına bağlı PH, 
  3. Grup: Akciğer hastalıklarına ve/veya hipoksiye bağlı PH
  4. Grup: Kronik tromboembolik PH, 
  5. Grup: Mekanizmaları belirsiz ya da çok faktörün neden olduğu PH.

 

Pulmoner arteriyel hipertansiyon (PAH) ise altta yatan akciğer ya da sol kalp hastalığı olmaksızın kalp ile akciğer arasındaki atar damarlardaki kan akışını azaltan ve basıncı artıran, pulmoner hipertansiyonun alt grubudur. Az sayıda hastada, altta yatan bir durum olmaksızın PAH gelişebilir, buna idiyopatik PAH denir. Bunun yanında; hastalıklarla ilişkili (doğuştan gelen kalp hastalıkları, bağ dokusu hastalıkları, HIV enfeksiyonu, portal hipertansiyon, şistozomiyaz)  PAH türleri, ilaç uyuşturucu kullanımı ile ilişkili ve de kalıtsal geçen PAH türleri bulunmaktadır.