AKP’liler Sedat Peker’i nasıl görüyor
ALAATTİN ÇAKICI’YA KARŞI SEDAT PEKER
AKP’liler Sedat Peker’i nasıl görüyor
Asiye Güldoğan yazdı...
Sedat Peker’e yönelik operasyon başladığında, Ak Partililerin çoğu bunu biraz şaşkınlıkla karşıladı. Zira Sedat Peker, “Cumhurbaşkanına ölesiye destek veren, vatansever birisi” olarak tanınıyordu. “Yardımsever, delikanlı, vatanını ve devletini seven, milliyetçi” bir figürdü Ak Partililer için. Genelde kabadayılar, Baba diye anılanlar MHP’li olarak biliniyordu. Ancak Cumhur İttifakı’ndan beri Sedat Peker, Ak Partililerin daha çok sempatisini kazanmıştı.
Bunun iki nedeni vardı.
Birincisi: En namlı babalardan Alaattin Çakıcı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, tehdit ve hakaret dolu mektuplar yazmıştı. 2014 yılında cezaevinden yazdığı bir mektupta isim vermeden “Rizeli, yezit kişilikli, onursuz, dinimizi kullanan, hırsı için ülkemizin fidanlarını telef ettiren, ruhunu şeytana teslim etmiş kişi" diye bahsetmişti Erdoğan'dan.
Çakıcı, cezaevinde bulunduğu süre içerisinde annesini görmek istemiş, bu isteği reddedilince yine bir mektup kaleme almıştı. "Sorumsuz sultan" diye seslendiği mektubu nedeniyle Cumhurbaşkanı'na hakaretten 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırılmıştı. Bu cezanın ardından bu kez Erdoğan'ın ismini verip "sözlerimin arkasındayım" diyerek başka bir mektup kaleme alınca, bir kez daha 11 ay 20 gün hapis cezası aldı.
FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan “birlik ve beraberlik” çağrılarında bulundu ve o güne kadar açtığı hakaret davalarını geri çekti. Bu durumdan Çakıcı da yararlandı, "bundan sonra Erdoğan'a hakaret etmeyeceğim" dedi.
2018 yılında 24 Haziran seçimlerine Ak Parti ve MHP Cumhur İttifakı olarak girdi ve Erdoğan seçimi kazandı. Ancak balkon konuşmasında Bahçeli'nin adını zikretmeyince tutuklu Alaattin Çakıcı, "Devletin sahibi sen değilsin" diye seslendi.
ALAATTİN ÇAKICI’YA KARŞI SEDAT PEKER
Ak Partililerin çoğu ise Alaattin Çakıcı’yı sevmedikleri için Sedat Peker’i seviyorlardı. Çünkü onu Çakıcı’nın rakibi ve kendilerine yakın görüyorlardı.
İkincisi: Sedat Peker’i, “Türkçü-Turancı” olsa da MHP’liden çok Ak Partili gibi görüyorlardı. Erdoğan için mitingler yapması, Emine Erdoğan’a sosyal medyadan hakaret eden eski bir milletvekilini karakolda dövdürmesi, şehit ailelerine yardım etmesi, muhaliflere ayar çekmesi, Erdoğan’ı savunması hoşlarına gidiyordu. Sedat Peker’in oğlunun Diriliş Ertuğrul’da minik bir rol alması bile Peker’e duyulan sempatinin göstergesiydi.
Sedat Peker’i bir bakıma “Devlet için mücadele eden, PKK’lılarla, FETÖ’cülerle savaşan, uyuşturucu ticaretine düşman olan” Kurtlar Vadisi dizisinin Polat Alemdar’ı gibi görenler vardı. Yani, onlara göre “kötülerle savaşan iyi bir mafya babasıydı” Sedat Peker. Yeni nesil gençler ise halen yayınlanmakta olan Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisindeki Hızır Çakırbeyli’ye benzetiyordu. Bazılarının gözünde Sedat Peker, Polat Alemdar’ın veya Hızır Reis’in vücud bulmuş haliydi.
Böyle bir sempati varken, neredeyse idol haline gelmişken, yaşı gereği Türkiye’de artık “ülkenin tek Baba’sı” diye bilinmeye başlamışken, ona yönelik beklenmedik bir operasyon yapılması Sedat Peker’de ve Ak Parti tabanında şaşkınlığa yol açtı. Kimileri, “Erdoğan’ın dostları Erdoğan’dan uzaklaştırılıyor” yorumu yaptı. Zaten buna benzer yorumlar birkaç senedir yapılan yorumlardı. Selahattin Eyyübi’nin “Dostlarıyla uğraşanlar, düşmanlarıyla savaşamazlar” sözü son yıllarda en çok kullanılan söz haline gelmişti.
Sanki gizli bir el, Erdoğan’ı seven kimi şahısları, kimi grupları, cemaatleri Erdoğan’dan, Ak Parti’den soğutma, uzaklaştırma operasyonları yapıyordu. Mesela çok tasvip etmeseler de Adnan Oktar grubuna 1500 yıl gibi hiç görülmemiş bir ceza verilmesi tuhaf geliyordu. “Toplu katliam bile yapılsa bu kadar ceza verilmez, hadi müebbeti anlarız da, 1500 yıl ceza nasıl bir şeydir?” diye konuşanlar vardı.
Kimilerine göre Türkiye’de görünmeyen bir güç, dindarları, cemaatleri birbirine düşman etmiş, algı operasyonlarıyla her biri itibarsızlaştırılmıştı. Hepsi sırayla teker teker düşürülürken diğerleri “düşeni zaten sevmediği için” sesini çıkarmamıştı. Ama böyle giderse olan Ak Parti’ye olacaktı.
KILIÇDAROĞLU VAİZELERLE BİLE GÖRÜŞÜRKEN
Oysa bir zamanlar başörtü konusu açılınca tepki gösteren, Anayasa Mahkemelerine koşan, onlara göre dindar kesimle arası pek iyi olmayan CHP, şimdi “neredeyse muhafazakârlaşma” yoluna gidiyor, diğer sağ partileri etkiliyor, sağcı hatta İslamcı isimleri Milletvekili, Belediye Başkanı yapıyor, baş örtülü kadınları teşkilatlarına alıyordu. Kemal Kılıçdaroğlu, camilerde vaaz veren kadın “vaizelerle” bile görüşüyordu. Vaizeler kendilerinin muhafazakâr olduklarını, bu görüşmeye şaşırdıklarını söylediğinde, “Asıl muhafazakâr bizmişiz, sizlere hep ön yargıyla baktık, siz daha demokratsınız,” cevabını vermişti Kılıçdaroğlu. Vaizenin biri, “80 yıl geç kaldınız” dese de, Kılıçdaroğlu parti içindeki tepkilere rağmen 2017’den beri sürdürdüğü “sağcılaştırma, sağcı tabana etkileme” konusunda başarılı olmaya başlamıştı. Son belediye seçimlerinde çoğu sağcı kökenli adaylar sayesinde başarılı olmuştu. Ekrem İmamoğlu ANAP, Mansur Yavaş MHP kökenli olarak İstanbul ve Ankara’yı kazandırmıştı.
Sedat Peker’e yönelik operasyona anlam veremeyen Ak Partililer’in sayısı hiç de az değildi. Gizli bir tanığın ifadelerinden başladığı söylenen operasyon sonrası yurt dışında olan Peker’den bir süre ses çıkmadı. Ancak videolar yayınlamaya başlayınca, bir anda ülkenin gündemi oldu. İlk videosunda, evine yapılan operasyonda bir polisin kızlarına silah doğrulttuğunu açıkladı. “Ben kızlarım için dünyayı yakarım, göreceksiniz hepinizi yakacağım!” diyerek önce Mehmet Ağar’a yüklendi. Kadın polislerin olması gerektiği halde olmadığını söyledi. Polislerin “Mehmet Ağar polisleri” olduğunu iddia etti. Mehmet Ağar “derin devletin” en başındaydı, Azerbaycanlı iş adamının Marinasına çöktüğünü, Mehmet Ağar’ın Ak Parti milletvekili oğlu Tolga Ağar’ın bir gazeteci kızı öldürdüğünü ima etti. Operasyonun arkasında Mehmet Ağar ekibinin ve Pelikancılar’ın olduğunu söyledi.
Söylediği sözler genelde delile muhtaç iddialardı ama, “söyledikleri kesin doğrudur, mutlaka yapmışlardır” inancında olan belli bir kesim Türkiye’de zaten hazırdı. “Sedat Peker çok şey biliyordur, hükümete yönelik öfkesiyle kimbilir daha neler ortaya saçacak” beklentisinde olanlar da heyecanlanmıştı. Peker, bütün muhalifleri kendi lehine konsolide etmeyi başarmış, bazıları onu “ülkeyi Ak Parti’den kurtaracak kurtarıcı” gözüyle görmeye başlamıştı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya da sitemliydi Peker. “Onun yüzünden Berat Albayrak ile aram bozuldu, beni ona düşman etti” diyordu. Kızlarına silah doğrultulduğu ve kadın polislerin olmadığı doğruysa haklı olan Peker, genelde Mehmet Ağar’ı hedefe koymuş, onu gözden düşürmeyi planlamış, Soylu’ya da sitem etmekle yetinmişti. (Daha sonra yayınlanan görüntülerde baştan beri üç kadın polisin olduğu ortaya çıktı.) Bu ilk videoya Ak Partililer tepki göstermedi ancak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, yaptığı açıklamada “Mafya pisliği” ifadesi kullanınca, ikinci videonun hedefinde Süleyman Soylu oldu.
“Temiz Süleyman, Sülü” diye sıkça hitap ettiği Soylu’ya demediğini bırakmıyordu. “Canınızı yakacağım, daha neler duyacaksınız” ifadeleri, “Siz Tayyip abinin etrafını boşalttınız, altını oymaya çalıştınız, numaradan istifa ettiniz” gibi sözleri, doğal olarak merakla takip edenleri daha da heyecanlandırdı. Ancak iki video sonrası, “Pislik demeseydin, o polis yanlış yapmış deseydin ne olurdu?” diyecekti ama “Peker hükümeti sarsacak, belki de yıkacak, Erdoğan’ın canına okuyacak” düşüncesiyle onu takibe alanların sayısı arttı.
HAFTALIK SEDAT PEKER VİDEOSU YAPANLAR
Bununla birlikte “Sedat Peker videoları” hazırlayanların, yorum yapanların, analiz edenlerin sayısı da çoğaldı. Büyük çoğunluğu muhalif olan gazetecilerin “haftalık Peker videoları” da rağbet görmeye başladı. “Peker’in iltifatlarına” mazhar olan, “Erdoğan’ın gücünün azaldığı”na sıkça vurgu yapan Ruşen Çakır, daha ortada görünen Cüneyt Özdemir bu konuda en istikrarlı Peker videoları yapan isimler görünüyor. Tabii ki bazı firari FETÖ’cü isimler hepsinden daha iştahla Sedat Peker’in peşine takılmış durumdalar.
Neredeyse her videosunda FETÖ için ağır sözler söylemesine, “Evlatlarım eğer benden sonra Fetöcülerle dost olursa onlar evladım değildir” demesine, “Bu anlattıklarım FETÖ’nün yanında leblebi çekirdek bile değildir, onların ki devasaydı” sözleri etmesine rağmen, Şeytanla bile işbirliği yapmaya razı görünen Fetöcüler bu sözleri duymazdan geliyorlar, büyük bir sabırsızlıkla “Erdoğan’a kimbilir neler diyecek” sevinciyle takip ediyorlar, paylaşım yapıyorlardı. Hatta Cevheri Güven ve Ahmet Dönmez o günlerde yayınlamakta oldukları yazı-video dizilerini bırakmışlar, “Peker videoları” yapmaya başlamışlardı. “Peker’in asıl hedefi Erdoğan” teziyle videolar yayınlayan Cevheri Güven, analizleri pek tutmamasına rağmen FETÖ’nün biraz da “Ahmet Dönmez’e inat tercih ettiği” isim oldu.
“Cemaat İçeriden 15 Temmuz’a adım adım nasıl sürüklendi” yazı dizisiyle bir anda gündem olan, Başta Cevdet Türkoğlu olmak üzere cemaat hususilerinin ve imamlarının yolsuzluk iddialarını, komplolarını kaleme aldığı için yapı içinde büyük tartışmalara yol açan Ahmet Dönmez, tabanda büyük sorgulamalara neden olması yüzünden “münafıklıkla, döneklikle, MİT elemanı olmakla” itham ediliyordu. Cemaate mensup pek çok kişiyi şüpheye düşürmesi hayli can sıkıcı görülürken bir yandan da heyecanla takip ediliyordu. Pek çok kişi, “bizi nasıl kullanmışlar, Ak Parti’den betermiş meğer” tepkisi verirken, karşıtları “Şimdi sırası mı, bunlar iç meselemiz, Ak Partinin işine yarıyor, hani belgeler” itirazında bulunuyordu.
FETÖ firarisi Cevheri Güven “15 Temmuz’da Cemaat Nasıl Paketlendi” videosu yayınlayınca, Ahmet Dönmez’in dizisinden rahatsız olanlar Cevheri Güven’i, “Gazeteci dediğin böyle olur” diyerek destek verdi. Çünkü Cevheri Güven, isim vermeden, Fethullah Gülen’i ve cemaat imamlarını, abilerini suçlamadan cemaatin paketlendiğini tuzağa düştüğünü anlatıyordu.
İşte bu süreçte geldi Peker’in videoları ve FETÖ büyük bir sevinçle Peker’in sıkı takipçisi oldu. Dönmez ve Güven de kendi dizilerini bırakıp Sedat Peker’in peşine takıldı. Peker’in videoları altına FETÖ mensupları, “en iyi Sedat Peker analizini Cevheri Güven yapıyor, mutlaka takip edin” tweetleriyle doldurdu. Bu biraz da Ahmet Dönmez’e inat bir hamleydi. “Sedat Peker, Ahmet Dönmez’i bitirdiği için” seviniyorlardı. Nitekim Dönmez de diziyi savsaklamış, daha sonra ertelemiş, Peker’i analiz etmeye başlamıştı ama FETÖ’cüler artık hain gördükleri Dönmez’in paylaşımlarına rağbet etmiyorlar.
MUHALEFET PEKER KONUSUNDA NEDEN ÜRKEK
Sedat Peker canı yanmış bir adamın feryatlarıyla bağırıp çağırarak, her hafta birbirinden ilginç iddialar da bulunuyor ve birilerinin canı yanıyor, itibarsızlaşıyor. Özışık kardeşler, Veyis Ateş gibi isimler ilk kurbanları oldu. Peker’in milyonlarca izleyeni var, bu onun için büyük bir güç. İzleyenlerin bir kısmı onun başına bir şey gelmemesi için dua ediyor, hükümete açtığı savaştan galip çıksın diye Fetih suresi okuyanlar bile var.
Hayatı boyunca sağ veya sol siyasetçilerle, ünlü sanatçılarla, sinemacılarla, medya mensuplarıyla çok içiçe olduğu için, şimdilik iktidar tarafındakiler “bir konuşma kaydı, bir ilişkisi, onunla bir resmi ortaya çıkacak” diye tedirgin. Ama kafası atarsa muhalif kesimleri de hedefe koyabilir, nitekim “kafamı bozmayın başınıza bela alırsınız” diye muhalifleri uyaran tehdit tweetleri attı geçenlerde. Ancak, “Erdoğan’ın ipliğini pazara çıkarmasını dört gözle bekleyen” milyonlarca izleyenini kaybetmek istemeyecektir. Muhalefet de şu sıra onu eleştirmeyi doğal olarak tercih etmez.
Muhalefet partileri hayli sessiz ve ürkek, muhalefet tabanı ise buna tepkili. Peker de bundan hoşnut değil ki, izleyenlerine “muhalefet liderlerine baskı yapmalarını” istiyor. Oysa muhalefet partilerinin ürkekliği, daha üç beş ay önce kendilerine hakaret yağdıran, tehdit eden Peker’le birlikte görünmek endişesinden ziyade, yine “bir ters rüzgârla” karşı karşıya kalmak ihtimalinden kaynaklanıyor.
Çünkü Cumhuriyet mitinglerinin yapıldığı 2007 Cumhurbaşkanı seçimlerinde ve 17/25 Aralık döneminde herkesi etkileyen “Ak Parti bu sefer kesin gidecek” rüzgârı esiyordu, öyle ki Ak Partililer bile tedirgindi. Özellikle 17/25 Aralık sürecinde FETÖ’cülerin tapelerini Meclis’te yayınlamak, FETÖ yayın organlarının ve Bank Asya’nın önünde nöbet tutmak gibi abartıya kaçan CHP, “FETÖ’cülerin yüzde 10 oyu eksileceği için Ak Parti kesin kaybedecek” inancındaydı ama seçimde Ak Parti büyük bir zafer kazanmıştı. O tecrübelerin endişesiyle, muhalefet partileri Peker’in iddialarını Erdoğan’a karşı atak bir şekilde kullanmaktan çekiniyor. Hele de CHP bu kadar muhafazakâr dünyaya yaklaşmışken ve Ak Partililerin “Peker’in iddiaları karşısında etkilenip etkilenmedikleri” tam olarak anlaşılmamışken, Peker’in gazına gelip kazanımları heba etmek istemiyorlar.
“BİZ DAĞILIYORDUK, SEDAT PEKER TOPARLIYOR BİZİ”
Bu konuda görüştüğüm çok sayıda Ak Partililer’den edindiğim izlenime göre, başlangıçta Sedat Peker’i “annesine babasına kızan öfkeli çocuk” gibi görseler de, özellikle Binali Yıldırım hakkında iddialarda bulunduğundan beri Peker’i artık ciddiye almıyorlar. Binali Yıldırım, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca gibi isimler Ak Partililerce sempati duyulan kişiler. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu “Sedat Peker’in bu hale gelmesinin müsebbibi” görenler “pislik” gibi gereksiz söylemlerinden dolayı eleştirenler, bazı tavırlarından hoşlanmayanlar olsa da, PKK’ya, FETÖ’ye karşı mücadelesini takdir edenlerin sayısı çok. Peker’in “bir-iki doğrunun yanında onlarca yanlış ve delile muhtaç, muhalefeti etkilemek amaçlı” iddialarına yem edilmemesi gerektiğini düşünüyorlar. Tabii ki asıl etken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Soylu’ya sahip çıkması. Ak Partililer için en büyük ölçü, Erdoğan’ın tavrı. O sahip çıkarsa sahip çıkmak, Erdoğan istemiyorsa artık yok saymak. Nitekim Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ı bugün adamdan bile saymıyorlar kendilerine ihanet ettiklerini düşündükleri için.
Sedat Peker’in estirdiği rüzgârın çok uzun sürmeyeceğini, üç-beş videodan sonra izleyenlere de bıkkınlık geleceğini, hele “Tayyip abiyle helalleşme” videosundan sonra ilginin azalacağını iddia ediyorlar. Onlara göre zaten Erdoğan düşmanı kesim Peker’in açıklamalarıyla memnun oluyor, kendileri çalıp kendileri oynuyor. Bazıları “Deli oğlanın lafına bakılmaz” diyor. Kimileri, “Bu rüzgâr, erken esen rüzgâr, birkaç ay daha sürer, oysa seçim 2023’te” diyor. “Tayyip abiyle helalleşme” konusunda Peker’in bol bol sitem edeceğini, bunun da muhalefeti mutlu edemeyeceğini, hatta muhalefetin Peker’i eleştirmeye başlayacağını düşünüyorlar. Bazıları, “Sedat Peker en ağır lafları etse de etkilenmeyiz, bu bile işimize gelir” görüşünde.
Genç bir kızın iddiası ise çok ilginçti:
“Biz biraz dağılıyorduk, Sedat Peker toparlıyor bizi.”
Asiye Güldoğan
Odatv.com