AKP'nin kaybettiği oylar hangi partilere gitti?

'AKP kendi eliyle bir canavar yarattı'

AKP'nin kaybettiği oylar hangi partilere gitti?


AKP'nin kaybettiği oylar hangi partilere gitti?

28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi'nin resmi olmayan sonuçlarına göre Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) yine ilk sırada yer aldı. Ancak AKP'nin oy oranı yüzde 35,6'yla, 2002 seçimleri sonrası en düşük düzeye geriledi. BBC Türkçe, AKP'den uzaklaşan seçmenin nereye yöneldiğini ve bu eğilimin nedenlerini araştırdı.

AKP 2002'de iktidar olduğu seçimde oyların yüzde 34,3'ünü almıştı.

Türkiye'de yapılan son yedi genel seçimin beşinde partinin oy oranı yüzde 40'ın üzerindeydi.

Pazar günü yapılan seçimlerde ise AKP'nin oyu yeniden yüzde 40'ın altına indi.

AKP'nin oy kaybettiği bölgeler arasında hem küçük şehirler hem de metropoller var.

Ege Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünde seçmen davranışları üzerinde çalışan Doç. Dr. Betül Aydoğan Ünal'ın tespitine göre Türkiye'de AKP'nin yüzde 10'dan fazla oy kaybettiği iller Çankırı, Karabük, Bingöl, Isparta ve Bolu.

BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Ünal, bu dört ilde seçmenlerin AKP'den uzaklaşmasını şöyle değerlendiriyor:

"Bu iller nüfus açısından küçük olduğu için oransal kaybın Meclis aritmetiğini çok fazla etkilemediği görülüyor.

"Karabük ve Bingöl'de vekil sayısı aynı kalırken, AKP'den uzaklaşan seçmenlerin MHP ve YRP'ye yöneldiği görülüyor. Çankırı ve Bolu'da AKP milletvekili sayısı azalmış ve AKP'den kopan oylarla MHP'nin oyu artmış ve vekil çıkarabilmiştir.

"Isparta'da ise oy kaybı, AKP'nin iki vekil kaybetmesine neden oldu ancak CHP ve MHP'nin oy artışlarıyla birlikte vekil çıkarıldı." diyor.

AKP'nin sayısal olarak en çok oy kaybettiği iller ise Türkiye'de en yoğun nüfusa sahip büyük kentler.

Aydoğan Ünal'a göre bu iller İstanbul, Ankara, Konya, Bursa, Kocaeli, İzmir ve Antalya; bu kentlerde "işsizlik, geçim sıkıntıları ve barınma sorunlarının daha fazla hissedilmesi" de oy kayışında önemli bir etken.

Ancak bu oyların "blok halinde muhalefete geçmediği" ve ittifak içinde kaldığı görülüyor.

Aydoğan Ünal, "Muhafazakâr seçmenlerin YRP'ye yönelirken milliyetçi oyların MHP'ye yöneldiği ve ittifakın içinde kaldığı görülüyor." diyor ve ekliyor:

"Aynı zamanda, bazı milliyetçi seçmenlerin aşırı sağcı Zafer Partisi'ni tercih ettiği görülüyor. Elbette, bu durumda büyükşehirlerdeki sığınmacı nüfusunun etkisi oldu ancak tahmin edildiği kadar büyük bir etkiye sahip olmadı."

'Alternatif arayışında olan hatırı sayılır bir AKP kitlesi var'

Genel seçimde, sağ partileri destekleyen seçmenler yine iktidar ittifakı içinde kaldı.

Kesin olmayan sonuçlara göre 1,5 milyondan fazla oy alan Yeniden Refah Partisi (YRP), 5 milletvekili çıkardı.

Diğer yandan seçimlerden önce yapılan bazı anketlerde MHP'nin oy oranının yüzde 5'lere kadar düşeceği öngörülüyordu.

Ancak MHP seçimi resmi olmayan sonuçlara göre yüzde 10,06 oyla, 2018 seçimlerine yakın bir seviyede bitirdi.

Uzmanlar AKP'ye oy vermeyen seçmenin hem YRP'yi Meclis'e gönderdiği hem de MHP'deki düşüşün önüne geçtiği kanaatinde.

Sonuçları BBC Türkçe için değerlendiren, Venedik Ca’ Foscari Universitesi'nde Siyasal Bilimler ve Uluslararası İlişkiler Profesörü Kerem Öktem, "Erdoğan’a bağlılıkları devam etse de, bir süredir partinin bozulmaya başladığına inanan ve alternatif arayışında olan hatırı sayılır bir AKP kitlesi var. Yeniden Refah bu alternatiflerin arasında en önemlisi olarak ortaya çıktı" diyor ve ekliyor:

"AKP’den kopan oyların bir kısmı MHP’ye, bir kısmı ise Yeniden Refah Partisi'ne kaymış oldu. Böyle olunca da MHP hemen hemen oy kaybetmemiş oldu."

Cumhur İttifakı, genel seçimde yüzde 49'dan fazla oy alarak Meclis'te çoğunluğu elde etti.

Bunda, büyük ölçüde AKP'ye oy vermeyen seçmenin ittifak içindeki diğer partilere yönelmesi etkiliydi.

BBC Türkçe'ye konuşan Venedik Üniversitesi (İtalya) ve Northwestern Üniversitesi'nde (Amerika) Siyaset Sosyolojisi alanında Araştırmacı Dr. Bilge Yabancı, "Bunun en önemli nedeni AKP'nin YRP gibi daha radikal söyleme sahip -kadın hakları, LGBT, aile konularında- partilere söylem düzeyinde yer açmış olması" diyor ve şöyle devam ediyor:

"Yani AKP radikal anti LGBT anti-feminist söylemleriyle maalesef bu alanı fazlasıyla meşrulaştırdı. AKP'ye dargın bir kısım seçmen de muhalefet bloğu yerine bu partiye kaydı. Bu yüzden YRP oylarında bence kendilerinin de tahmin edemeyecekleri bir sıçrayış oldu."

'DEVA ve Gelecek, AKP seçmeni tarafından reddedildi'

Seçmenlerin ana ittifaklar arasında yüksek bir geçiş oranına sahip olmadığı düşünülüyor.

Prof. Öktem, "AKP’den uzaklaşan seçmenin en azından bir kısmının DEVA ve Gelecek gibi AKP’nin içinden gelenlerin oluşturduğu yeni partilere yönelmesi bekleniyordu. Ancak böyle bir şey olmadı, bu partiler AKP seçmeni tarafından reddedildi" diyor.

Seçmenlerin Millet İttifakı bloğuna yönelmesini önleyen faktörlerden birinin de AKP seçmenin "CHP zihniyeti" olarak "şeytanlaştırılmış" bir bloğa oy vermek istememesi olabileceği düşünülüyor.

BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan University of Virginia'da Siyaset Bilimi Profesörü Halil İbrahim Yenigün, "AKP'den kopan dindar seçmenden veya daha önceki seçimlerde Saadet tabanı seçmenden bir kısmının eli 'CHP zihniyeti' diye şeytanlaştırılan CHP'ye gitmemiş olabilir mi? Bence bu da ihtimal dahilinde." diyor.

Yenigün, "Bu durumda Yeniden Refah Partisi, AKP'den uzaklaşmak isteyen, ama eli de CHP'ye varmış, boşta kalmış birkısım dindar seçmen için kendi ismi ve kimliğiyle ortaya çıkarak sürpriz bir alternatif halini almış görünüyor.

"Bunun yanı sıra AKP-CHP-Zafer/Memleket geçişkenliği senaryosunda olduğu gibi AKP'den MHP'ye, MHP'den de bu 2 partiye oy kaymış olabileceğini göz önünde bulundurmamız gerekiyor." ifadelerini kullanıyor.

Geçişleri en engelleyen bir diğer faktör ise Türkiye'de siyasi kutuplaşmanın "çok derin" olarak görülmesi.

Dr. Bilge Yabancı, "Türkiye gibi, kutuplaşmanın çok derin olduğu ülkelerde seçmenin oy tercihlerini demokrasi ya da ekonomik beklentiler yanında diğer tarafa duyulan negatif hisler de belirliyor. Yani partizan tercihler demokratik/ekonomik tercihlerin önüne geçebiliyor" diyor.

AKP'nin seçim stratejisi başarılı oldu mu?

AKP, 50 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği 6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler ve derinleşen ekonomik krizin yaşandığı bir seçimden ilk parti olarak çıktı.

Seçim sonuçlarına bakarak AKP'nin YRP ve HÜDA PAR gibi partilerle ittifak yaptığı seçim stratejisinin başarılı olup olmadığı konusunda farklı görüşler var.

Bazıları AKP'den çok Erdoğan'ın gücünün önemli olduğunu düşünürken bazıları yaşanan deprem ve ekonomik krizler gibi etkilere rağmen başarılı olduğunu söylüyor.

Prof. Yenigün, "AKP'nin seçim stratejisi her şeye rağmen başarısız nitelemesini hak etmiyor" diyor ve bunu şöyle açıklıyor:

"Deprem felaketine yol açan ve kriz yönetiminde de çok bariz görülen kötü yönetim sorunları ile giderek daha büyüyen enflasyon ve ekonomik kriz sorunlarına rağmen AKP devlet kaynakları eliyle yürüttüğü kimi popülist dağıtım ve bölüşüm politikaları ile krizin etkisini tabanı üzerinde hafifletmeye çabaladı.

"Diğer yandan muhalefete karşı kimlikçi ve güvenlikçi negatif kampanyalar yürüttü ve tabanını böyle seferber etmeye çalıştı."

"Pozitif kimlikçi ve popülist kampanyası olarak da Türkiye'nin uluslararası planda büyük güç olmasını sembolize eden ve 'Yeniden Büyük Türkiye' sloganının içini dolduran uçak gemisi, SİHA, TOGG, petrol ve doğalgaz atılımları ile tabanını kendisi özel hayatında ekonomik sıkıntılarla boğuşsa da dünya ölçeğinde muazzam bir siyasi gücün parçası hissettiren politik hamlelerle kendine bağlamaya çalıştı.

"Mevcut kaybının çok üstünde bir kayıp beklerken yine de yüzde 35'in üstüne çıkmayı başardığına göre, şu ana kadar bu konuda bazı firelerle birlikte başarılı olmuşa benziyor."

AKP'nin "ötekileştirme" stratejisinin seçmeni uzaklaştırdığını düşünenler de var. Bu görüşe göre "beka, güvenlik" gibi konular seçmenin AKP'de kalmasını sağlıyor.

Bilge Yabancı, "AKP'nin seçim stratejisi hedef gösterme, kriminalize etme, dışlama, kutuplaştırma siyaseti üzerinden devam etmişti. Bu tabii ki bazı seçmenleri rahatsız etti ve AKP'den uzaklaştırdı. Fakat yeterince değil. Halen daha beka, güvenlik, dış politikada AKP'nin temsil ettiğini iddia ettiği liderlik gibi konular AKP seçmeni için önemli görünüyor" diyor.

'AKP kendi eliyle bir canavar yarattı'

Peki AKP'nin genişlettiği Cumhur İttifakı, Meclis'te uyumlu şekilde çalışabilecek mi?

Dr. Bilge Yabancı, "AKP bir noktada kendi elleriyle bir canavar yarattı diye yorumluyorum ben bunu" diyor ve bunu şöyle açıklıyor:

"Şu an aslında Cumhur İttifakı bloğunun da asla homojen bir yapı olmadığını göz önüne alırsak, bu daha radikal talepleri nasıl karşılayacağı ve dengeleyeceği önemli ve zorlu bir iş gibi duruyor.

"AKP içerisinde muhafazakar aileyi savunan ama İstanbul Sözleşmesi, 6284'u de savunan Özlem Zengin gibi KADEM'den gelen diğer üyeler gibi insanlar da var. Ve bu kadınlar YRP ile de anlaşamıyorlar ve aynı noktada değiller.

"Bir noktada YRP/HÜDA PAR vs gibi partilerin radikal söylemleri AKP seçmeni kadınları yabancılaştıracak mı göreceğiz. Ya da bunu önlemek için AKP/Erdoğan nasıl bir denge siyaseti yürütecek göreceğiz."

Prof. Öktem ise YRP'nin uzun vadede etkili olup olmayacağı konusunda şüpheli olduğunu dile getiriyor:

"Yeniden Refah alışık olduğumuz anlamda bir İslamcı Parti değil, ideolojik derinliği pek olmayan ve radikal olmakla birlike popülist söylemleri kullanan bir parti.

"Uzun vadede destekçilerine anlamlı bir siyasi alan sağlayabilecek, sorunlarına çözüm olabilecek mi, çok emin değilim."

'Beş senelik ağır krizlerin ve belirsizliklerin yaşandığı bir dönem olacak'

Prof. Öktem, iktidar olan ittifakın derinleşen ekonomik kriz karşısında zorlanabileceğinin altını çiziyor:

"Ancak şu anda güçlenmiş gibi görünen bu iktidar ağırlaşan ekonomik krizler ile karşı karşıya. Bu nedenle muhtemelen ikinci turda Erdoğan lehine sonuçlanacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimi, beş senelik bir huzur döneminin başlangıcı değil, ağır krizlerin ve belirsizliklerin yaşandığı bir dönem olacaktır." diyor.

"AKP'nin artık eskisi kadar önemli bir siyasi aktör" olmadığını söyleyen Prof. Öktem, "AKP seçmeninin bir kısmı artık partiden kopmaya hazır, ama Erdoğan ve yakın çevresine sadakat duymaya devam ediyor" diyor ve şöyle devam ediyor:

"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi de zaten partilerden çok tek adam siyaseti üzerine inşa edilmiş. Bu şartlar altında AKP önem kaybetmeye devam ederken, Erdoğan daha da güçlü bir pozisyona gelecek gibi görünüyor."

BBC TÜRKÇE