Akşener'den 'ballı maaş' alan bürokratlara sert tepki
BIDEN'IN İDDİASINA TEPKİ
Akşener'den 'ballı maaş' alan bürokratlara sert tepki
İYİ Parti lideri Akşener, genç işsizlik oranındaki yükselişe çok sert tepki göstererek birden fazla maaş alanlara sert sözlerle yüklendi. Akşener, gençlerin yüzde 27'sinin ne çalıştığını ne de okuduğunu belirterek bu kişilerin Türkiye'den gitmek istediklerini söyledi ve ülkede demokrasinin, adaletin tam olarak uygulanmaması halinde en yetenekli gençlerin başka ülkelere kaptırılacağını vurguladı.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bugün partisinin Meclis'teki grup toplantısında konuştu. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akşener özellikle genç işsizlik oranındaki dikkat çeken artış nedeniyle iktidara sert sözlerle yüklendi. Atanamayan öğretmenler hakkında da açıklama yapan Akşener kürsüsünü bir süreliğine 27 yaşındaki atanamayan bir öğretmene bıraktı.
Bunun ardından tekrar kürsüye gelerek konuşmaya devam eden Akşener, gençlerin çoğunun Türkiye'den gitmek istediğini ayrıca bunların da çok büyük hayallerle de gitmediğini belirtti. Bunun yanında haksız yere maaş alanlar olduğunu vurgulayarak "Belediyelerde bankamatik memuru olanlar, damatlar, kızlar... Sarayda yan gelip yattığı halde 5 maaş alanlar... Bütün gençlerimizin hakları üstünüzdedir. Aldıkları her kuruş para haram olsun, zıkkım olsun. Günahtır!" dedi.
"AK Parti iktidarının elinde Türkiye tarihinin en büyük yönetim krizlerini yaşıyor. Öyle bir koltuk sevdasına kapıldılar ki, ne maneviyat kaldı ne de ahlak kaldı. Bugün bu ahlaki çöküşün sonuçlarını ekonomiden, dış politikaya, her alanda yaşıyoruz. Onlar sarayda sefa sürerken bu yönetim krizinin faturasını milletçe ödüyoruz.
Sayın Erdoğan'ın 23 Nisan'da 83 milyon vatandaşımızın gözüne bakarak yaptığı vatan tarif için önce yanlış mı duydum dedim. 'Toprak kan dökülmemişse vatan olmaz' dedi. 'Ben bunu şuna benzetiyorum' onun sözleriyle söylüyorum. 'Arazi var, arsa var. Araziyi arsaya dönüştürmek için belli bir bedel ödemek gerekiyor. Aksi takdirde arazinin bir anlamı yok.' Aynen böyle dedi. Türk devletini idare eden birine vatan nedir anlatmak zorunda kalmak için utanç duyuyorum. Baş müteahhit Erdoğan, vatanı da kupon arazi zannediyor. Vatan dendiğinde milletçe yüreğimiz titrerken, mehmetçik can verirken, kendisi vatanı rant peşinde koşup araziler parsellemek için görüyorum. 'Bayrakları bayrak yapan üzerindeki kandır, toprak, uğrunda ölen verse vatandır' dizelerindeki kutsiyete bakın bir de bu dizelerden hareketle aklına arsanın ücretinden başka bir şey gelemeyen vicdansızlığa bakın. Allah ıslah etsin. Sayın Erdoğan ve şürekası: Vatan, sizin kupon araziniz değil, şehitlerimizin bize emanetidir.
Bir baktık ki kafası bozulana posta kovmakla övünen dünya lideri gitmiş, yerine pek bir minnoş Mr. Erdogan gelmiş. Rüzgar esse atarlanan Sayın Erdoğan, çıkıp da 'Eyy Biden, sen kimsin' çekmek yerine, 'Sayın Biden' demekle yetinmekle kalmış. Milletimiz için ar meselesi olan bu meselenin aslında Sayın Erdoğan için haziranda yapılacak görüşmenin maddelerinden biri olduğunu da öğrenmiş olduk. Oysa Türk milleti tarihine atılan çamura karşı devletin başından dirayetli bir duruş bekliyordu. Rıza Zarrab için seferber olanların, en azından bir nota vermesini bekliyorduk, müzik notasına bile razıydık. Kürecik ve İncirlik üslerine karşı bir hamle bekliyorduk. Güvenlik ve işbirliği protokollerini masaya yatırmasını bekliyorduk. Sayın Erdoğan ise Biden'a kibarca sitem edip, Ermenistan'a yaptırım sinyali verdi. Sayın Erdoğan yemezler, Ermenistan bu yalanı 100 yıldır söylüyor.
Ak Parti iktidarı, Türkiye’yi yönetemiyor. Türkiye bu çarpık zihniyeti ve bu ucube sistemi, artık taşıyamıyor. Hemen her alanda olduğu gibi, pandemi sürecinin yönetiminde de, bunu milletçe yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz. Pazartesi akşamı, Sayın Erdoğan çıktı ve “Tam kapanmaya geçiyoruz” dedi. Yarın akşam itibariyle, Türkiye 18 gün tam kapanacak. Pandeminin başından beri iktidarı defalarca uyardık. “Bütün uzmanlar, 3 haftalık tam kapanmanın zorunlu olduğunu söylüyor, bilime kulak verin” dedik. Dinlemediler. Öneriler getirdik, çözümler sunduk, kulak asmadılar. 2021’in başından itibaren, vaka sayılarında patlama oldu, önemsemediler. Vakalarda ilk üçe girdik, sadece Mart ayında, 8 bine yakın vatandaşımızı kaybettik, oralı bile olmadılar. Yoğun bakım yatakları doldu, umursamadılar.
En sonunda kongreler bitti, kısmi kapanmaya geçtiler. Nihayet şimdi de çıkıp “tam kapanma” dediler.
Dediler ama, tam mı, yarım mı kapanıyoruz o da belli değil. Milletimiz bu süreçte ne yiyecek, ne yapacak, nasıl hayatta kalacak belli değil. Sayın Erdoğan; Gecikmiş de olsa, bu kararı önemli buluyoruz.
Ama sadece kapanıyoruz demekle olmaz. Bu süreçte, devlet imkanlarını seferber edip, milletinin yanında olacaksın. Devlet insanlığı bunu gerektirir. Makamının sorumluluğu bunu gerektirir. O nedenle bir an önce çıkıp bir, “Tam kapanma destek paketi” açıklayın. Paket kapsamında, günlük ve haftalık çalışanlara, düzenli geliri olmayanlara, acilen destek sağlayın. Kapanma mücbir sebep sayılsın,
beyanname verme ve vergi ödeme yükümlülüklerini 1 ay erteleyin. Nisan sonu yapılandırma ödemelerini, en son taksitten bir sonraki aya erteleyin. Esnaf için kira stopajlarını sıfırlayın. Çek ve senetler, 29 Nisan dahil, Mayıs ayı sonuna kadar yazılmasın. İcra takiplerini, Mayıs ayı sonuna kadar durdurun. BDDK üzerinden, kredi takip başlangıçlarını, 1 ay daha uzatın. Düşük gelirli vatandaşlarımızın evleri ile, küçük esnafımızın işyerleri için, Nisan ve Mayıs ayı elektrik faturalarını, kullanımları takip eden 6 aya yayarak tahsil edin. Belediyelere bağış kabul etme izni verin.
Ayrıca, bunların haricinde, defalarca dile getirdiğimiz gibi, hane halkına, kişi başı 500 lira hibe desteği, esnaflarımıza da, çalışan başına 10.000 lira, faizsiz, 1 yıl geri ödemesiz kredi verin. Gelin, önerilerimize bu defa kulak verin, bari bu tam kapanma sürecinde milletimizin yanında olun. Şu pandemi sürecinde, bir defa olsun, devlet ciddiyetiyle hareket edin.
'TÜRKİYE'DE ÖĞRETMEN FAZLASI MI VAR?'
Öğretmen yetiştiriyorsan, neden göreve atamıyorsun? Türkiye’de öğretmen fazlası mı var? Özel okullarda, her 8 öğrenciye bir öğretmen düşerken, devlet okullarında, her 16 öğrenciye bir öğretmen düşüyor. Devlet okullarındaki öğretmen sayısını, özel okul seviyesine çıkarmak için, Türkiye’nin 800 bin yeni öğretmene ihtiyacı var. Yani, kaliteli eğitim sağlamak için, çok büyük bir öğretmen açığımız var. Bu kadar büyük bir açığın olduğu bir ülkede, atanamayan öğretmen diye bir sorun olabilir mi? Elbette olamaz. 800 bin yeni öğretmen kulağa fazla geliyor değil mi? “Kaynak nerede?” diye soracak olan Ak Partilileri şimdiden duyar gibiyim… Oysa her 100 bin öğretmenin devlete maliyeti, sadece 8 milyar lira. Bunun 2 milyarını da, vergi olarak geri alıyor, yani 100 bin öğretmenin, devlete net maliyeti, 6 milyar lira. Bindiği uçağı satsa 50 bin öğretmene iş olur.
İŞSİZLİK ORANINDAKİ YÜKSELİŞE SERT TEPKİ
Belediyelerde bankamatik memuru olanlar, damatlar, kızlar... Sarayda yan gelip yattığı halde 5 maaş alanlar... Bütün gençlerimizin hakları üstünüzdedir. Aldıkları her kuruş para haram olsun, zıkkım olsun. Günahtır!
Gençlerimizin yüzde 27'si ne bir eğitim kurumuna devam ediyor ne çalışıyor. Bu düzen böyle gitmez. Bugün gençlerimizin bir çoğu Türkiye'den gitmek istiyor.
Ülkemizde adaleti ve demokrasiyi tam ve kamil olarak uygulayamazsak en nitelikli gençlerimizi kaptıracağız. Aklınızı başınıza toplayın Sayın Erdoğan.
Gençlerimizin büyük bir iş bulamamasının, hayal ettiği işlerde çalışamaması, hak ettiği maaşı alamamasının nedeni beceri uyumsuzluğudur.
Beceri uyumsuzluğuyla mücadele kapsamında gençlerin yatkın olduğu becerileri kazandırarak uzmanlaşmış meslek yüksek okulları kuracağız.
Her mahalleye çocuklarımızın yeteneklerini tespit edecek merkezler kuracağız.
Gençlerimiz sürekli hak aramakla aç kalmak arasında kalıyor.
Gençlerimiz çalışmak için yaşamayacak, yaşamak için çalışacaklar.
Biz büyüdükçe bozulanlar olacak. İYİ Parti'yi durdurmak için yalanlar, iftiralar olacak. Varsın olsun.
Ellerinden geleni ardına koymasınlar dün yendik bugün de yeneriz.
KARAR