Akşener'den Erdoğan'ın çağrısına yanıt

O kumar masasını dağıtmaya, saray görünümlü kumarhanenizi de başınıza yıkmaya geliyoruz!

Akşener'den Erdoğan'ın çağrısına yanıt


Akşener'den Erdoğan'ın çağrısına yanıt: O kumar masasını dağıtmaya, saray görünümlü kumarhanenizi de başınıza yıkmaya geliyoruz!

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı "altılı masayı dağıtma" çağrısına, "Bizimkisi koltukların bekası uğruna her şeyin mübah herkesin de satılık olduğu yazıhane siyasetiyle karıştırma Sayın Erdoğan" diye yanıt verdi. 

Akşener, "İyi Parti Türkiye'nin demokratikleşmesi davasının neferidir ve evet kumar masasına oturmaya da en küçük bir niyeti yoktur. Çünkü iyi Parti dış politikada zar atmaz. İyi Parti ekonomide rulet oynamaz. Hukukta tombala çekmezi ve milletin geleceği ile asla bahse girmez. Sayın Erdoğan ve küçük ortağının oturduğu masa öyle bir kumar masasıdır ki saray her zaman kazanır. Ortaya sürülen kimi zaman Türk ordusu kimi zaman sınırlarımız kimi zamansa ihvan müslimin, kimi zaman Filistinliler ortaya sürülür. Bu hileli oyun her zaman kasanın kazandığı kazanamadığı yerde de oyunun bozulduğu, ve şartlar ne olursa olsun sürekli milletimizin ütüldüğü kirli bir oyundur. Bizden dahil olmamızı istedikleri masa işte budur. Bu masa bizim gözümüzde 20 yıldır aynıdır. Heveslenenler için üzgünüm ama bizim o masaya oturmaya hiçbir niyetimiz yoktur. çünkü biz o kumar masasını dağıtmaya saray görünümülü kumarhanenizi de başınıza yıkmaya geliyoruz" ifadelerini kullandı.

Öte yandan Akşener, Erdoğan'ın Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi ile el sıkıştığı fotoğraf hakkında da, "Sayın Erdoğan’ın gösterdiği derin muhabbetten anlıyoruz ki yeni bir dostluğun kıvılcımı çakıldı. Mavi vatandaki çıkarlarımızın bile yumuşatamadığı Sayın Erdoğan’ı demek ki futbol aşkı pamuk gibi yapmış. Yakında Beşar Esad ile maça giderlerse hiç şaşırmayın" ifadelerini kullandı. 

Akşener, "Bu seçimle birlikte Rabia işareti yapa yapa gezdiği elini Sisi’ye kaptırmış Esma’nın onurunu da Katar’da bırakıp gelmiş oldu. Ne diyelim, hayırlı uğurlu olsun. Seçimlere yaklaştığımız şu son düzlükte bundan sonra yeni işaretimiz olarak Rabia meydanı ile Esma’yı değil artık Napolyon’u hatırlarsınız" diye konuştu.

Sözlerinin devamında Erdoğan'a, "Allah büyük görüyor musun Sayın Erdoğan; söylediğin yalanlar yine ayağına dolandı. İş bilmezliğin yine eline yüzüne dolaştı. Ardından ağıtlar yaktığın Mursi’yi mezarında ters düşerken senin sözünün peşinden giden arkadaşlarının da başlarını yere düşürdün" diye seslenen Akşener, "Bu defa öyle 'kandırıldım' diye, 'Sisi kardeşimle aramıza girdiler', 'yeni sayfa açıyorum' diye işin içinden sıyrılamazsın. Önce çıkıp milletimizden özür dileyeceksin. Çıkacaksın kişisel kaprislerime kapıldım hata yaptım milletimden özür dilerim diyeceksin. Çıkacaksın İstanbul seçimlerinde Millet İttifakı’nı darbecilikle suçladım özür dilerim diyeceksin. Çıkacaksın ben bu hatayı yapmasaydım Doğu Akdeniz’de Mısır’la Yunanistan değil biz anlaşabilirdik diyeceksin. Ama elini çabuk tut çünkü millete vereceğin hesaba çok az kaldı" ifadelerini kaydetti.


Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Bizim artık, tek bir acıya bile tahammülümüz yok. Bizim artık tek bir insanımızı kaybetmeye bile, tahammülümüz yok. Bizim artık sınırlarımıza değil bir roket, değil bir havan bir merminin bile düşmesine tahammülümüz yok. Bu yüzden, terör yuvalarını temizlemek için öncelikle Mehmetçiğimize alan açın. Şanlı ordumuzun gücüne yaraşır ve Türk Devleti’nin geleneklerine yakışır diplomasi hamlelerini de bir an önce uygulamaya koyun. Bu güvenlik sorununu başka hiçbir vatandaşımızın daha, burnu kanamadan çözün. Biz bugün, hâlâ Sayın Erdoğan’ın muazzam beceriksizliğinin sonuçlarını yaşıyoruz. Sınırlarımızı, kevgire çeviren liyakatsizliğin, faturasıyla yüzleşiyoruz.

"Mavi vatandaki çıkarlarımızın bile yumuşatamadığı Erdoğan’ı demek ki futbol aşkı pamuk gibi yapmış"

"Dostluk ilişkileri ve kişisel kaprisleri üzerinden sözüm ona yönettiği dış politikanın neticesinde yaşadığımız onca sıkıntıya çektiğimiz nice acıya rağmen hâlâ ibretlik bir politikasızlığa şahit oluyorsunuz. Geçtiğimiz pazar günü Sayın Erdoğan Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile Katar’da hasret giderdi. Sayın Erdoğan’ın gösterdiği derin muhabbetten anlıyoruz ki yeni bir dostluğun kıvılcımı çakıldı. Mavi vatandaki çıkarlarımızın bile yumuşatamadığı Sayın Erdoğan’ı demek ki futbol aşkı pamuk gibi yapmış. Yakında Beşar Esad ile maça giderlerse hiç şaşırmayın.

"Yeni işaretimiz olarak Rabia meydanı ile Esma’yı değil artık Napolyon’u hatırlarsınız"

"Bu seçimle birlikte Rabia işareti yapa yapa gezdiği elini Sisi’ye kaptırmış Esma’nın onurunu da Katar’da bırakıp gelmiş oldu. Ne diyelim, hayırlı uğurlu olsun. Seçimlere yaklaştığımız şu son düzlükte bundan sonra yeni işaretimiz olarak Rabia meydanı ile Esma’yı değil artık Napolyon’u hatırlarsınız.

Erdoğan'a Sisi çağrısı: İşin içinden sıyrılamazsın, önce çıkıp milletimizden özür dileyeceksin

"Allah büyük görüyor musun Sayın Erdoğan; söylediğin yalanlar yine ayağına dolandı. İş bilmezliğin yine eline yüzüne dolaştı. Ardından ağıtlar yaktığın Mursi’yi mezarında ters düşerken senin sözünün peşinden giden arkadaşlarının da başlarını yere düşürdün. Peki değdi mi? İş dünyamızın milyar dolarlık ticaretinin yatırımlarının heba olmasına değdi mi? Sayın Erdoğan böyle devlet yönetilmez. Kaprislerinin bedelini bu millete ödetemezsin. Sana 10 Mart 2021’de bir çağrıda bulunmuştum bugün de yinelemek istiyorum; madem bu noktaya gelecektiniz Türkiye’ye bunca kaybı neden yaşattınız? Bunun hesabını kim verecek? Bu defa öyle 'kandırıldım' diye, 'Sisi kardeşimle aramıza girdiler', 'yeni sayfa açıyorum' diye işin içinden sıyrılamazsın. Önce çıkıp milletimizden özür dileyeceksin. Çıkacaksın kişisel kaprislerime kapıldım hata yaptım milletimden özür dilerim diyeceksin. Çıkacaksın İstanbul seçimlerinde Millet İttifakı’nı darbecilikle suçladım özür dilerim diyeceksin. Çıkacaksın ben bu hatayı yapmasaydım Doğu Akdeniz’de Mısır’la Yunanistan değil biz anlaşabilirdik diyeceksin. Ama elini çabuk tut çünkü millete vereceğin hesaba çok az kaldı.

"Heveslenenler için üzgünüm ama bizim o kumar masasına oturmaya hiçbir niyetimiz yoktur"

"(Altılı masa) Bizimkisi koltukların bekası uğruna her şeyin mübah herkesin de satılık olduğu yazıhane siyasetiyle karıştırma sayın Erdoğan. Bizimkisi 20 yıllık yağma yalan ve baskı düzenine karşı asil mi asil dimdik bir duruştur. FETÖ ile kurulan ittifaka PKK ile kurulan masaya mafya ve çetelerle yapılan iş birliğine karşı tavizsiz bir itirazdır. Bizim tavanımız da tabanımız da bu kutlu iradenin ayrılmaz bir parçasıdır. o kutlu irade ilk günden beri hiç zayıflamamış ve seni bu milletin sırtından sandıkla söküp atma hevesi hiç azalmamıştır. İyi Parti Türkiye'nin demokratikleşmesi davasının neferidir ve evet kumar masasına oturmaya da en küçük bir niyeti yoktur. çünkü iyi Parti dış politikada zar atmaz. İyi Parti ekonomide rulet oynamaz. Hukukta tombala çekmezi ve milletin geleceği ile asla bahse girmez. Sayın Erdoğan ve küçük ortağının oturduğu masa öyle bir kumar masasıdır ki saray her zaman kazanır. Ortaya sürülen kimi zaman Türk ordusu kimi zaman sınırlarımız kimi zamansa ihvan müslimin, kimi zaman Filistinliler ortaya sürülür. Bu hileli oyun her zaman kasanın kazandığı kazanamadığı yerde de oyunun bozulduğu, ve şartlar ne olursa olsun sürekli milletimizin ütüldüğü kirli bir oyundur. Bizden dahil olmamızı istedikleri masa işte budur. Bu masa bizim gözümüzde 20 yıldır aynıdır. Heveslenenler için üzgünüm ama bizim o masaya oturmaya hiçbir niyetimiz yoktur. çünkü biz o kumar masasını dağıtmaya saray görünümlü kumarhanenizi de başınıza yıkmaya geliyoruz. 

Süt krizi: Ak Parti iktidarı için ülkemizde yaşanan her kriz ranta açılan yeni bir kapı!

"Bay Kriz ve ekibinin, ülkemizi içine ittiği, krizler sarmalına maalesef bir de “süt krizi“ eklendi. Süt üreticilerini, talimatla baskı altına almaya çalışan iktidar milyonlarca insanımızı sütsüz, aşsız bıraktı. Et üretimimiz düştü, süt üretimimiz düştü… Her gün üreticilerimiz, maliyetleri karşılayamadıkları için en verimli ineklerimizi besi hayvanlarımızı kesimhaneye göndermek zorunda kalıyor. Bugün, kesilen her bir hayvanın telafisi için en az üç yıl gerekli… Hayvanlarımız kesime gidince, süt bulunamadığı için sütlü mamullerin, fiyatları da arttı. Sütte üreticiye düşük fiyat verilmesi hayvanları kesime zorlarken süt üretimi, TÜİK’e göre yüzde 4,4, sektör temsilcilerine göre yüzde 15 düştü. Raflardaki fiyat artışı, yüzde 175’i buldu. Bugün, kaşar peynirin fiyatı kırmızı et fiyatını geçti. Şaka gibi ama gerçek… Bir sanal alışveriş sitesindeki fiyatlara göre bugün itibariyle, 700 gram kaşar peynirin ortalama fiyatı 115 ile 165 lira arasındayken, dana kıyma ve dana kuşbaşı 110 ila 150 liradan satılıyor. Marketlerde her gün fiyat etiketleri değişiyor. Vatandaşımız bir gün önce aldığı süt ürününü ertesi gün aynı fiyattan tekrar alamıyor. Yakında üç beş AK Partilinin Türkiye’nin beşte biri bile etmeyen ülkelerden süt tozu ithal etmeye başladığını duyarsanız şaşırmayın. Benden söylemesi… Çünkü Ak Parti iktidarı için ülkemizde yaşanan her kriz ranta açılan yeni bir kapıdır. Çünkü Ak Parti iktidarı için, milletimizin yaşadığı her kayıp yandaşlar için, yeni bir avanta fırsatıdır. Çünkü Ak Parti iktidarı için, aklı ve bilimi reddeden, her başarısızlık vatandaşı suçlamak için, yeni bir mazeret kaynağıdır.

"Öğretmenlerimizin itibarını zedelemeyi, hayat koşullarını zorlaştırmayı ve umutlarını çalmayı kendilerine hak görüyorlar"

"Yarın, 24 Kasım Öğretmenler Günü… Yarın, bir günlüğüne öğretmenliğin kıymeti hatırlanacak. Öğretmenlik mesleğinin, onuru hatırlanacak. Öğretmenlerimizin, kalbimizdeki yeri hatırlanacak. Ama ertesi gün, bu aziz mesleğin kıymetini umursamayanlar, onurunu ayaklar altına alanlar ve kalbimizdeki yerini unutturmaya çalışanlar ucube yönetim anlayışlarına kaldıkları yerden devam edecekler. Öğretmenlerimizin, özlük haklarını çiğnemeye, devam edecekler. Onları, “Sözleşmeli, geçici, kadrolu” gibi sınıflara bölmeye devam edecekler.  Atanamayan öğretmenlerimizi öğrencilerine hasret bırakmaya, devam edecekler. Neden biliyor musunuz? Çünkü Cumhuriyetimize düşman olanlar öğretmenlerimize de düşmanlık ediyorlar. Çünkü Cumhuriyetimizin, başarısız olmasını isteyenler, öğretmenlerimizin de başarısız olmasını istiyorlar. Çünkü cumhuriyetimizin sunduğu imkânları, görmezden gelenler öğretmenlerimizin yaşadıkları acıları da görmezden geliyorlar. Çünkü biliyorlar ki bir öğretmen başarılı olursa; başarılı nesiller yetiştirir. Bir öğretmen huzurla çalışırsa fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştirir. Bir öğretmen, itibar görürse kendine güvenen, Cumhuriyet nesillerini yetiştirir. İşte bugün öğretmenlerimize yaşatılan, birçok acının altında ne yazık ki bu gerçek yatıyor. Bu yüzden, öğretmenlerimizin itibarını zedelemeyi, hayat koşullarını zorlaştırmayı ve umutlarını çalmayı kendilerine hak görüyorlar. Dertlerini dinlemiyor, duymuyor, görmüyorlar… Ama biliyorsunuz ki bizim İYİ Parti olarak, çok kıymetli bir görevimiz var. Milletimizin gerçeklerini, cümle aleme duyurmak gibi kutlu bir sorumluluğumuz var. İktidarın kurduğu eğri düzene, çomak sokmak gibi,  çok güzel bir huyumuz var.

"Bu ülkenin tek bir başöğretmeni vardır o da tüm cumhuriyet öğretmenlerinin izinde olduğu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür"

"Ülkemizde ne sağlam temellere dayalı, nitelikli bir eğitim politikamız var ne de öğretmenlerimize dayalı, bir sistemimiz var. Çünkü Ak Parti iktidarı 20 yılda, 8 bakan ve her bakanla birlikte de eğitim politikamızı değiştirmeyi seçti. Eğitim niteliğini artıracağına, sınavların adını değiştirerek sınav temelli bir eğitim politikasını, tercih etti. Çünkü Ak Parti iktidarı nitelikli eğitim için, olmazsa olmaz olan öğretmenlerimizi maddi kaygılarla yaşamaya, neredeyse yoksulluk sınırındaki maaşlarla geçinmeye, mahkûm etti. Çünkü Ak Parti iktidarı daha aldığı ücretle, kendisinin ve ailesinin temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayan öğretmenlerimizi ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’ gibi bir ucubenin içine attı.  Çıkarttıkları bu ucube kanunla unvan uygulaması adı altında öğretmenler odasındaki, iş barışını bile bozdular. Öğretmenlerimizi başöğretmen, uzman, sözleşmeli, ücretli öğretmen diye ayrıştırdılar. Bu vesileyle bir kez daha üstüne basa basa söylüyorum ki: Öğretmenlik, kanunla tanımlanmış bir ihtisas mesleğidir. Bu ülkenin tek bir başöğretmeni vardır o da tüm cumhuriyet öğretmenlerinin izinde olduğu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Bunu kaldıramayanlar olabilir. Bunu hazmedemeyenler olabilir. Bunu kıskananlar olabilir. Ama hiç kusura bakmasınlar. Bu gerçeği değiştiremeyecekler! Suya yazı yazamayacaklar!

Öğretmenlere vaatler

"Sizlere söz veriyorum. Önümüzdeki sene, Öğretmenler Günü’nde sorunları değil, umutları konuşacağız. Dertleri değil, mutluluğu paylaşacağız. Saygınlığını ve itibarını yeniden kazanan mesleğimizin büyük kutlamasını yapacağız. İYİ Parti iktidarında, ilk iş olarak Cumhuriyetimizin, 100’üncü yılının şerefine 100 bin öğretmenimizi atayacağız. Ancak işimiz burada bitmeyecek.  Eğitim fakültesinden mezun ve elinde öğretmenlik diploması olan 600 bin öğretmenimizin, atama sorununu da kademeli olarak çözeceğiz. Bu doğrultuda İlk etapta, 250 bin öğretmenimizin atamasını yapacağız. Neden 250 bin biliyor musunuz? Çünkü köy okullarını yeniden açacağız. Yani köylerimiz, öğretmenlerine yeniden kavuşacak. Çünkü Sayıştay raporunda belirtilen 128 bin norm kadro açığını, tamamen kapatacağız. Çünkü emekliye ayrılacak öğretmenlerimizin yerine yeni mezun öğretmenlerimizin atanmasını sağlayacağız.  Çünkü 4+4+4 sistemine son verip, ilkokulu yeniden 5 yıl yapacağız ve yeni sınıf öğretmenlerine ihtiyacımız olacak.  Böylece iktidarımızın ilk yılında toplamda 250 bin öğretmenimizin atamasını gerçekleştireceğiz."

T24