Akşener'den Millet İttifakı açıklaması: Muhalif seçmenin umudu pekişti

KRT TV'de Zeynep Gürcanlı, Yıldız Yazıcıoğlu ve Nergis Demirkaya'nın sorularını yanıtladı.

Akşener'den Millet İttifakı açıklaması: Muhalif seçmenin umudu pekişti


Akşener'den Millet İttifakı açıklaması: Muhalif seçmenin umudu pekişti

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Millet İttifakı'nın seçmenin talebi üzerine kurulduğunu söyledi. İttifakın vatandaşa umut olduğunu belirten Akşener "31 Mart seçimlerinin ardından gelen başarının, mutsuz, umutsuz ama ne olursa olsun bunlar gitmez diyen düşüncenin muhalif seçmenin, 31 Mart ile bu iş olabilir umudu pekişti" dedi.

Akşener'in açıklamaları şöyle;

"Ben 20 Ocak 2020’den bugüne kadar esnaf geziyorum. Başladığımda pandemi yoktu. Esnaf o gün de problemliydi, o kırılgan ekonominin esnafın zorda olduğu bir süreçte pandemi geldi ve daha da derinleşti.

Sonuç itibariyle esnaftan aldığımız bilgilerle, iktidarın dikkatini çekmeye çalıştık. Esnafın, kadının, gencin, çiftçinin problemleri var. Onların da çok güzel çözüm önerileri oldu. Siyasetle uğraşan herkese, bu gezileri yapması tavsiyesinde bulunuyorum. Sonuç itibariyle onlardan gelen ve bizim çalışmalarımızla önerilerimizi iletiyoruz ama önerilerimizin çok dikkate alındığını söyleyemeyeceğim.

Evli ve genç bir hanım. 26 yaşlarında falan. Ne yapıyorsun diye sordum. Kendisinin günlük çalıştığını, kocasının pandemiden evvel işten atıldığını öğrendim. Eşi de bir markette çalışıyormuş. Bir de erkek çocukları var. Et alabiliyor musunuz diye sordum, yani haftada falan değil. Böyle gözleri doldu. Genelde bana abla diyorlar. Meral Abla dedi, 50 gram alıyorum dedi.

"BORÇ OLARAK GIDA YARDIMI İSTEDİ"

Böyle kaldım, yemek için sandım. Oğlum için alıyorum dedi. Son 15 gündür menemen, tarhana çorbası yapıyorlar. Menemeni, 2 yumurta, domates, biber, menemen yapıyorlar. Bana insanlar çok mail atıyor. Çok onurlu bir genç, borç olarak gıda yardımı istedi. Çocukları var. Gıda yardımı yani, nakit para falan değil.

Bu hafta Gaziosmapaşa’da… Dün oradaydım. Ben orayı iyi bildiğimi düşünüyorum. Süleyman Soylu’nun babası ve kendisinin ilçe başkanlığı yaptığı bir yer, siyasetçiler iyi bilir. Daha lüks bir caddesi vardı. O cadde bitmiş.

Çok kadın durdurdu. İlk defa böyle bir şey oluyor ve genellikle kulağıma gıda yardımı istendi. Kütahya’da hayvancılık yapılan bir ilçede, aksesuar satılan bir dükkanda. Siftah yaptınız mı dedim, bir tane kulaklık satmış.

"SÖZDE CUMHURBAŞKANLIĞI KAVGASINI KİMSE BANA SORMADI"

Haftada kaç kez et alıyorsunuz diye sordum. Abla sen ne eti diyorsun dedi. Ayda 1 alırsak… Ora ile Gaziosmanpaşa’nın önemli caddesinde esnaf ağlıyor. Ak Parti’nin kalesi sayılan ilçelerden birisi. Turizm Meslek Yüksekokulu’nda okuyan bir genç, iş istedi. Sözde Cumhurbaşkanlığı kavgasını kimse bana sormadı.

Türkiye’de iktidar tarafından yapılan bir şablon var.  Önce FETÖ’cülük sonra darbecilik işi devreye giriyor, sonra vatan hainliği, sonra da sözde Cumhurbaşkanlığı kavgası… Benim Anadolu’ya gitme nedenim de buydu. Sormuyorlar yani. Bizim partimizin içerisinde kongreden sonra bazı problemler yaşadık. Milletvekili arkadaşlarımızın bir kısmı haklıydı. Ama onunla ilgili bir soru ile de karşılaşmadım.

"KADINLAR KULAĞIMA EĞİLİP TABLET YARDIMI İSTİYOR"

Şimdi Türkiye’de geçim derdi önde, daha önce olsa sorulurdu. Gazeteciler bana parti meseleleri ile ilgili soru sorduğunda, cevaplarken çok çekiniyorum. Yani o insanlar sanki hakaret ediyormuşum gibi geliyor. EBA ile ilgili müthiş bir tablet açığı var. Kadınlar kulağıma eğilip tablet yardımı istiyorlar.

Sağlıkçılarımıza ek gösterge sözü vardı. İşsiz gençler var. Z kuşağı aldı başını gitti. Herkes konuşuyor. Biz bu konuda konuşan ilk siyasi partilerden biriyiz. O kadar AVM'lerde ne okuyan ne de çalışan işsiz gençler var. NOİ diye bir harflendirmemiz var. Mahallelerde yaşayan, kendilerine ancak oto sanayi sitelerinde iş bulabilen gençler var. Bir de daha orta ve üstü ailelerin çocukları var. Hepsinin ortak kelimesi ‘zor’…

"31 MART'TAN SONRA MUHALİF SEÇMENİN UMUDU PEKİŞTİ"

31 Mart seçimlerinin ardından gelen başarının, mutsuz, umutsuz ama ne olursa olsun bunlar gitmez diyen düşüncenin muhalif seçmenin, 31 Mart ile bu iş olabilir umudu pekişti. Yani, 24 Haziran ile ilgili konuşmamızda da onu söylemiştim. Birinci turda da bu iş halloldu gibi bakıldı.

Bu seçmenin tümü CHP, İYİ Parti seçmeni değil. Farklı siyasi görüşlerde ama hukuk ve adalet ile ilgili problemlerin yaşandığı, kayırmacılığın burnumuzun üstüne kadar çıktığı Türkiye’de insanların umudu pekişti.

"AK PARTİ SEÇMENİ DE HUZUR İSTİYOR"

Şimdi gezdiğim yerlerde, bana bunu nasıl çözeceksiniz diye soruluyor. İnsanlar bıktı, siz de bıkmadınız mı? Ben CHP seçmeniyim diyor mesela esnaf, o da huzur istiyor. AK Parti seçmeni daha önce daha sert davranırlardı ama şimdi onlar da huzur istiyor.

Şimdi şöyle bakalım sayın Erdoğan, bugün de haksız olduğuna inandığım bir durumda hapse gönderildi. İktidardan düşen Doğru Yol Partisi’nin çok sayıda üst düzey mensubu vardı yanında. Refah Partisi’nin duayen takımı vardı. Hepimiz ben dahil yanında durduk. 

Siyasetçinin siyasetçiye çok ağır sözler söylediği bir dönemden geçtik. Ben kendi adıma bizzat yaşadım. 2015’teki iki konuşmam beğenilmemiş. 17 Aralık üzerindendi. İki konuşmam enteresandı. Genel Merkez’in talimatları ile bu konuşmaları yapıyoruz. Benim bir televizyon kanalında kocamı aldattığıma dair bir iftira atıldı. Ben çıldırdım. Bir cenahta derin sessizlik oldu.

"BAHÇELİ İLE ERDOĞAN'IN BİRBİRLERİNE SÖYLEDİKLERİ KAVGADA SÖYLENMEZ"

Kendilerini sayın Erdoğan’a beğendirmenin yolu olarak başkasına sövmeyi görüyor. Hele Sayın Bahçeli ile Sayın Erdoğan’ın birbirine söyledikleri kavgada söylenmez. İş çirkinleşti, derinleşti. Sonra bir gün bir şey değişti, her şey değişti ve bu iki insan yan yana geldi. Et tırnak oldular. Birliktelik kurdular.

24 Haziran’da 4, 31 Mart’ta 2 partiyiz. Biz bugüne kadar hiçbir zaman et ve tırnak olduk demedik. Siz seçmenlerin talepleri üzerine bir işbirliği yaptık. Et tırnak, mezara kadar laflarının uçuşmadığı, seçmenlerin talebi üzerine yapılan bir işbirliği..

"KILIÇDAROĞLU LİNÇE UĞRADI, ERDOĞAN ARAMADI"

Eylemler üzerinden, söylemler üzerinden eleştirmenin ötesinde bazen çarparım ama ailesini, karakterini, şusunu busunu karıştırmamışımdır. Öyle et tırnak işinden öyle bir hale büründü ki sayın Kılıçdaroğlu linçe uğradı. Yumruk atan adamı neredeyse türbe haline getirdiler. Bu ülkenin Cumhurbaşkanlığı makamında oturan sayın Erdoğan tarafından ana muhalefet partisi genel başkanı geçmiş olsun diye aranmadı.

Tehdit eden mafya mensubunu koruyan bir siyasetçi olmamıştır. Bu da tarihte ilktir. Benim evimin basılmasını saymıyorum bile. Benim danışmanım, Murat İde saldırıya uğradı. Yeniçağ yazarı… Yavuz Selim Demirağ saldırıya uğradı. Sabahattin Önkibar saldırıya uğradı.

"SELÇUK ÖZDAĞ ÖLDÜRESİYE SOPA YEDİ"

Yurdagül Şimşek’in evi basıldı. Murat Ağırel, Barış’lar hapse konuldu. En son benim de çok eski tanıdığım Selçuk Özdağ öldüresiye bir sopa yedi. Ahmet Takan Bey, Orhan Uğuroğlu ve Afşin Hatipoğlu da saldırıya uğradı. Şimdi bunların da ortak özelliği pusu olması.

Ben bu ülkede 80 öncesini görmüş bir insanım, bu derece namertlik hiç yoktu.

Ben sayın Süleyman Soylu’yu Selçuk Bey için göreve davet ettim. Abdülhamit Gül’ü unutmuşum. Sonra sayın Davutoğlu’nun bir konuşmasını dinledim. O da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı göreve davet etti. Daha iyiydi.

"BALIK BAŞTAN KOKAR"

Balık baştan kokar. Bizler, farklı yollardan iyi şeyler yapacağımızı söylüyoruz. Projeler üzerinde, söylem üzerinden seçmenleri ikna etmek tavrına gelmediğimiz sürece bu çirkinler, bu pislikler, bu alçaklıklar devam edecek. Bunlar bir bumerangdır.

Sayın Erdoğan’ın yanında bugünkülerin hiçbiri yoktu. Rıza Akçalı Bey vardı, Nevzat Ercan vardı. Biz o zaman DYP milletvekiliydik. Ağır bir beyanatta bulunduk. 7’şer bin lira tazminat ödedik, bu yanlış dediğimiz için ama bizi döven olmadı. Mahkemeye verildik ve tazminat ödedik. Bugün siyasetçiler ve gazeteciler dövülüyorsa, ana muhalefet partisi lideri linç ediliyorsa, kimse yanında olmaz. Şimdi bir şey dikkatimi çekti. 17/ 25 Aralık üzerinden konuşan herkesi bu bekliyor."

KARAR