Aktif çalışma hayatı obeziteyi tetikliyor!

Obezite yetişkinlerde yüzde 31,5 oranında görülüyor

Aktif çalışma hayatı obeziteyi tetikliyor!


Aktif çalışma hayatı obeziteyi tetikliyor!

Obezite yetişkinlerde yüzde 31,5 oranında görülüyor

 

Ülkemizde giderek artan ve önemli halk sağlığı problemlerinden biri olan obezite yetişkinlerde yüzde 31,5 oranında görülüyor. Aktif çalışma hayatına katılımla, bireylerin yemek hazırlama ve tüketimi için ayırdığı sürenin azalmadığı bunun da sağlıksız beslenme davranışına neden olduğunu belirten uzmanlar,  maliyeti ucuz besin tercihlerinin obezite, diyabet, hipertansiyon, kalp damar hastalıkları ve kanser gibi bulaşıcı olmayan kronik hastalıklarda artışa neden olduğuna da dikkat çekiyor. Uzmanlar toplum beslenme rehberlerinin oluşturulmasının da önemini vurguluyor.

 

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümünden Öğretim Görevlisi Esra Tansu, toplum sağlığı beslenmesine ilişkin değerlendirmede bulundu.

 

Beslenmenin toplum sağlığı üzerindeki etkileri dikkate alınmalı

 

Toplum sağlığı beslenmesinin, beslenme yoluyla sağlığın iyileştirilmesi ve toplumda beslenmeyle ilgili hastalıkların birincil olarak önlenmesini kapsadığını belirten öğretim görevlisi Esra Tansu, “Geçmişten itibaren beslenme bilimi, yalnızca yiyecek ve içeceklerin bileşenlerine maruz kalmanın doğasını değil, aynı zamanda bunların insan ve hayvan popülasyonlarının sağlık ve iyiliği üzerindeki etkilerini de ele almıştır. Bu nedenle, tüketim kalıplarının genel olarak toplum üzerindeki sonuçlarını incelemeden beslenme düşünülemeyeceği gibi, beslenme biliminin de toplum sağlığı üzerindeki etkisini hesaba katmadan ele alınması zordur.” dedi.

 

Beslenme sorunlarını çözmeye yönelik planlama yapılmalıdır

 

Öğretim görevlisi Esra Tansu, toplum sağlığı beslenmesinin, beslenme, fiziksel aktivite ile iyi oluş halinin iyileştirilmesi ve toplumda hastalıkların önlenmesini hedeflediğini kaydederek “Bununla ilişkili olarak daha çok toplumdaki beslenme sorunlarını çözmeye yönelik beslenme planlanmalıdır. Bu nedenle ilk olarak toplum çalışmaları ile anahtar beslenme sorun/sorunları tanımlanmalıdır. Sonrasında amaçlar ve ölçülebilir hedefler oluşturulmalı, çözüm programları uygulanmalı ve sonuçları değerlendirilmelidir.” diye konuştu. 

 

Obezite yetişkinlerde yüzde 31,5 oranındadır

 

Ülkemizde beslenme durumunun saptanması için periyodik olarak Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması (TBSA) yapıldığını kaydeden Tansu, “En son TBSA-2019 sonuçları yayınlanmıştır. Ülkemizde giderek artan ve önemli halk sağlığı problemlerinden biri olan obezite yetişkinlerde yüzde 31,5 oranındadır.” dedi.

 

Maliyeti ucuz besin tercihleri sağlığı bozuyor

 

“Besin tüketimi verileri incelendiğinde, ülkemizde fazla enerji tüketiminden çok hatalı besin seçimleri olduğunu görmekteyiz” diyen Tansu, “Bireylerde sebze ve meyve tüketimi az iken işlenmiş ve şekerli besinlerin tüketimi oldukça fazladır. Tabii ki bu noktada gıda güvencesizliği kavramı da devreye girmektedir. Bireyler ekonomik olarak gıdaya erişimde zorlandığı için kalorisi yüksek, maliyeti ucuz besin tercihlerine yönelmektedir. Bu yönelim de hem obezite hem de diyabet, hipertansiyon, kalp damar hastalıkları, kanser gibi bulaşıcı olmayan kronik hastalıklarda ve vitamin-mineral eksiliklerinde artışa neden olmaktadır.” dedi.

 

Toplum beslenme rehberleri oluşturulmalıdır

 

Tüm bu nedenlerle ülkemizde ve dünyada toplum beslenmesinin geniş çerçeveden ele alınmalı ve beslenme önerilerinin buna göre yapılması gerektiğini kaydeden Tansu, “Elde edilen mevcut beslenme durumu verilerine göre toplum beslenme rehberleri oluşturulmalıdır. Ülkemizde mevcut olan güncel rehber Türkiye Beslenme Rehberi (TÜBER)- 2015’tir. TBSA-2019 sonuçlarına göre hazırlanacak yeni TÜBER’in sadece beslenme durumu değil, bireylerin sosyoekonomik durumları da göz önüne alınarak, toplumdaki farklı grupları da kapsayacak şekilde hazırlanması gerekmektedir.” dedi.

 

Yemek hazırlamaya ayrılan sürenin kısalması sağlıksız beslenmeyi getirdi… 

 

Toplumda sağlıklı beslenme davranışlarının oluşturulmasının önündeki engellerin, bireysel ya da toplumsal süreçler ile oluşabileceğini kaydeden öğretim görevlisi Esra Tansu, “Aktif çalışma hayatına katılımın artışıyla beraber, bireylerin yemek hazırlama ve tüketimi için ayırdığı sürenin azalması sağlıksız besin seçimine yönelimi arttırdığı gibi, bu sürecin sağlıksız beslenme davranışına dönüşmesini tetiklemektedir.” dedi.

 

Beslenme konusundaki bilgi kirliliği kontrolsüz yayılıyor… 

 

Öğretim görevlisi Esra Tansu, “Buna ek olarak kitle iletişim araçları, sosyal medya ya da sosyal çevre gibi kaynaklardan edinilen, kanıta dayalı olmayan beslenme bilgileri, yanlış beslenme davranışlarının kontrolsüz yayılımı ile ilişkilendirilebilir. Bu nedenle sağlık otoritelerinin, sosyal medya ve kitle iletişim araçlarını daha aktif kullanarak toplumda farkındalık yaratması gerekmektedir.” dedi.

 

Gıda güvencesizliği en büyük engellerden biri

 

Gıda güvencesizliği konusunun da sağlıklı beslenme konusundaki engellerden biri olduğuna dikkat çeken Tansu, “Toplumun her kesimince yeterli, güvenilir ve sağlıklı gıdaya fiziksel veya ekonomik olarak erişimini konu alan gıda güvencesizliğidir. Coğrafi ve ekonomik olarak dezavantajlı olan bireylerde, sağlıklı gıdaya ulaşımdaki maliyet faktörü sağlıklı beslenmenin önündeki bir engel olarak tanımlanabilir.” diye konuştu. 

 

Toplum sağlığı beslenmesi multidisipliner bir alandır

 

Toplum sağlığının geniş çapta ele alınan ve multidisipliner çalışma gerektiren bir alan olduğunu ifade eden Tansu, “Toplum sağlığı beslenmesinde ise beslenme uzmanları primer rol oynamakla beraber, hekimler ve yardımcı sağlık personelleri ekibe dahil olmalıdır. Bunun haricinde sivil toplum örgütleri, ulusal ve uluslararası kuruluşlar, gıda sanayi, üniversiteler de bu alana destek sağlayabilmektedir.” dedi. 

 

Halkın bilinçlendirilmesi çok önemli

 

Toplum sağlığı beslenmesinin ideal düzeyde olması için atılacak en önemli adımlardan birinin halkın bilinçlendirilmesi olduğunu kaydeden Tansu, “Bu noktada medya iletişim araçları, seminerler, etkinlikler ve projeler aracılığıyla bilinçlendirme çalışmaları yapılabilir.” dedi.

 

Ülkemizde obezite ve bununla ilişkili sorunlarda ciddi bir artış söz konusu olduğuna da dikkat çeken Tansu, “Obezite ile mücadele için 2014 yılından beri Sağlık Bakanlığı Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı’nı uygulamaktadır. Yine başka bir projede; ülkemizde demir eksikliği kadınlarda ve çocuklarda yaygın şekilde görüldüğü için, 2004 yılından beri 4-12 ay arası bebeklere ve 2005 yılından beri 2. trimesterdan itibaren emzirmenin 3. ayına kadar annelere ücretsiz demir desteği yapılmaktadır. Güncel veriler bu gruplarda demir eksikliği görülme sıklığının azaldığına işaret etmektedir. Bunun gibi toplumumuzda sık görülen beslenme ile ilişkili sorunlar tanımlanarak projelerin oluşturulması çözüme kavuşmada anahtar rol oynamaktadır.”

 

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümünden Öğretim Görevlisi Esra Tansu, diğer önemli bir noktanın ise tarım ve gıda politikalarıyla ilgili düzenleme yapılması olduğunu ifade ederek bu sayede üreticilerin üretim aşamasındaki, tüketicilerin ise gıdaya erişimindeki fiziksel ve ekonomik zorlukların üstesinden gelinebileceğini kaydetti.