"Alan Kurdi sembolik gücünden hiçbir şey yitirmedi"
Dalgalar artınca kaçakçı suya atladı
"Alan Kurdi sembolik gücünden hiçbir şey yitirmedi"
Ailesiyle birlikte Yunanistan'a geçmek isterken boğulan üç yaşındaki Alan Kurdi'nin cansız bedeni 2 Eylül 2015'te Bodrum sahiline vurdu. Fotoğrafı özellikle Avrupa’nın mülteci politikası konusunda bir dönüm noktası oldu.
Alan Kurdi'nin hafızalara kazınan fotoğrafı çok sayıda grafitiye dönüştü
2 Eylül 2015 Çarşamba sabaha karşı 25-30 sığınmacının yer aldığı bir bot Yunanistan'ın İstanköy Adası'na (Kos) doğru yola çıktı. Yola çıkmasından kısa süre sonra da alabora oldu. Aynı günün sabah saatlerinde Bodrum sahilinde üç yaşında Alan Kurdi adlı Suriyeli çocuğun cansız bedeni bulundu.
Ayağında ayakkabıları, üzerindeki mavi şortu, hafif yukarı çıkmış kırmızı tişörtü ile sahilde uyuyan bir çocuk gibi görünen Alan Kurdi, İstanköy Adası'na yola çıkan o bottaki sığınmacılardan biriydi. Onun yüzüne dalgaların vuruşunu gösteren o anlar ve cansız bedenini taşıyan jandarmanın kırılgan fotoğrafı bütün dünyaya yayıldı. Fotoğraf, Suriye Savaşı ve 2015'teki mülteci hareketliliği ile Avrupa'nın yıllarca tepkisiz kalarak sürdürdüğü başarısız mülteci politikasının açık iflası olarak da hafızalara kazındı.
Alman Basın Konseyi, Alan Kurdi'nin Bodrum sahiline vuran cansız bedenini gösterip göstermeme konusundaki tartışmalarda bir prensip kararı aldı: Mültecilerin ve çektikleri acının sembolü ve kamuoyunun onu görmesindeki gereklilik sebebiyle fotoğrafın yayınlanmasına karar verdi.
Dalgalar artınca kaçakçı suya atladı
Bütün dünya medyasına yansıyan fotoğraftaki Alan Kurdi'nin babası Abdullah Kurdi, daha sonra o geceyi ve yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Yüksek dalgalar botu devirince iki oğlum ile eşime yardım etmeye çalıştım, bir saatten fazla öylece bota tutunduk. Büyük oğlum ölünce diğerlerine yardım edebilmek için onu bıraktım. Eşim ile öbür oğlumu da kaybettikten sonra üç saat suda kaldım. Sonra kurtarıldım".
Merkel sığınmacılara kapıların kapatılmaması emrini verdi
Alan Kurdi'nin fotoğrafının bütün dünyaya yayılmasından iki gün sonra Almanya Başbakanı Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partili Angela Merkel, o dönem Avusturyalı mevkidaşı Werner Faymann ile de konuştuktan sonra Suriyeli mültecilerin ülkeye gelişinin engellenmemesi kararı aldı.
Merkel'in bu kararı ile Almanya, Ortadoğu ve Afrika başta gelmek üzere savaş ve kriz ülkelerinden yola çıkan, Yunanistan ve Balkanlar'da biriken sığınmacıların en çok gelmek istediği ülkelerden biri oldu. 2016 yılında Almanya'ya 745 bin 545 sığınma başvurusu yapıldı. 2015 yılından bugüne yapılan toplam sığınma başvurusu ise yaklaşık 1 milyon 900 bin oldu.
O dönem Avrupa'ya gelen sığınmacı sayısı yakın tarihin en yüksek seviyesine ulaştı. Pek çok ülke insani sebeplerle sığınmacılara yönelik sert çizgisini yumuşattıysa da bu durum Avrupa ülkeleri arasında başta Macaristan gibi devletlerin itirazlarıyla bölünmeye neden oldu. 2016 yılında Türkiye ile bir mülteci mutabakatı sağlandı. Mutabakat Avrupa'ya gelen sığınmacı sayısını frenlediyse de Brüksel ile Ankara arasında gerilimler de yarattı. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa'yı sık sık kapıları açmak ve mültecileri yollamakla tehdit etti.
DW