Ali Babacan Londra'da kimlerle görüştü?
Tıpkı AKP'nin iktidara getirilişi gibi...
AKP'den istifa eden ve 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün "abiliğinde" yeni parti kurma hazırlıkları içerisinde olan Ali Babacan çalışmalarını adeta bir "gerilla" taktiği ile sürdürüyor. Malum, gerillaların mevzileri daima esnektir ve saldırı tekniği tamamen başkadır. Saldırı şaşırtmayla başlar, öfkeli, dizginsiz gibi görünen hücum, birdenbire tam bir pasifliğe gömülür. Gül-Babacan cephesi, bu taktiğin adeta siyaset sahnesinde temsilcisi gibiler. Artık sahaya indiklerini ve daha çok görüneceklerini düşünürken, bir anda kayboluyorlar! Ne bir ses ne de bir görüntü veriyorlar...
Kendileri gibi AKP ile yollarını ayırıp yeni parti kurma çalışmalarını başlatan Ahmet Davutoğlu ve ekibine göre çok daha gizemli hareket ediyorlar. Babacan öncülüğündeki oluşum, tamamen "kapalı kutu" haline getirildi. Mesela Davutoğlu cephesinin illerde teşkilatlanmaya başladıklarını bile gözlemleyebilirken, Babacan cephesinde bu anlamda da bir alamet yok...
Peki Babacan-Gül cephesi neden hayalet siyaseti yapıyorlar? Neden gerilla gibi önce vuruyor, vurduruyor, sonra da kabuğuna çekiliyorlar? Varlar mı yoklar mı belli değil. Dahası, var olacaklar mı orası da belli değil... Yeni parti yoluna girdiler, bu herkesin malumu. Ama bu yolda duraksayarak hareket ediyorlar. Aba altından gösterilen sopa oldukları için mi bu şekilde hareket ediyorlar yoksa iktidara getirilmek için şartların olgunlaşmasını mı bekliyorlar? Şartlar olgunlaştığında, zemin oluşturulduğunda, umut haline getirildiğinizde teşkilatlarınızı oluşturacak insanlar yığılacaktır ne de olsa yeni partinize! Tıpkı AKP'nin iktidara getirilişi gibi...
"Gül ve Babacan parti kurabilecek mi?" başlıklı yazımda; "AKP çöküyor ve küresel menfaat bekçiliği yapacak yeni nesil bir AKP iktidarına ihtiyaç var! Aksi takdirde, yükselen milliyetçilik, hiç istenilmeyen bir iktidar ortaya çıkarabilir Türkiye'de. Öyleyse... Daha 31 Mart öncesinden yazmıştım AKP içerisinden neden yeni parti doğdurulmaya çalışıldığını. AKP gitmelidir, Türkiye tek adam rejiminden kurtulmalıdır. Ama AKP'nin alternatifi, yeni nesil bir AKP değildir!" demiştim. 2002'de AKP'nin iktidara gelmesi için dış kaynaklı bir saha düzenlemesi yapılmıştı. Tayyip Erdoğan daha partisini kurmadan defalarca ABD'ye gitmişti. Aslında Erdoğan'ın iktidara hazırlanması, birkaç yıl öncesinden başlamıştı. 15 Ekim 1996'da ABD'nin Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Erdoğan'ı makamında ziyaret ederek, "Siz burayı (İstanbul) yönetip yıldızınızı parlatabildiğinize göre, Türkiye için de çok şey yapabilirsiniz" demişti. Bu konuşma basına servis edildi ve Erdoğan'ın parlatılması süreci böyle başladı. Fazilet Partisi'nin "yenilikçi" ve "gelenekçi" kanat şeklinde ikiye bölünüp, Erdoğan ve Gül'ün liderliğindeki yenilikçi kanadın partiden ayrılması sağlandı. 26 Ağustos 2001 tarihinde ise, yani AKP'nin kuruluşundan sadece 12 gün sonra, Arslan Bulut, Kurultay gazetesindeki köşesinde gizli bir CFR memorandumunun New York merkezli bir lobi arıcılığıyla Erdoğan'a ulaştırıldığını yazmıştı. O lobi elbette bir Yahudi lobisiydi. Bulut, defalarca yazılarında bir memorandumu Erdoğan'a sormuş ama hiçbir cevap alamamıştı. Ancak, o memorandum, AKP'nin parti programı ve tüzüğüne girdi.
Ali Babacan'ın partileşme çalışmalarının da, tıpkı AKP'nin kuruluşunda olduğu gibi yurt dışı ayağı bulunuyor. Hatırlayacak olursak; ağustos ayında Cuma namazı çıkışında bir vatandaş Ali Babacan'a Bilderberg toplantılarına katılmasını sormuş, Babacan da gülümseyerek, "Evet katıldım, Tayyip Bey gönderdi, gittim" cevabını vermişti. Babacan 2003, 2004, 2005, 2007, 2008, 2009, 2012 ve 2013 yıllarında düzenlenen toplantılara Türkiye'den davet edilenler arasında yer alıyor. Elbette Erdoğan'ın bilgisi dahilinde bu toplantılara katıldı ama bu durum Bilderberg'e "sekiz kez davet edildiği" ve bu davetlerin AKP'nin iktidara geldiği yılın hemen ardından başladığı gerçeğini değiştirmiyor. Babacan'ın o vatandaşa "Bilderberg'in ne olduğunu toplantıya gidince öğrendim" demesi de garip. Madem öyle, içeriğini öğrendiği halde diğer Bilderberg toplantılarına neden katıldı?
Bunları neden mi anlatıyorum? Bilderberg toplantılarında davetlilerin ağırlığını dünyanın çok uluslu şirketlerinin başkan ya da tepe yöneticileri, küresel finans sistemini yönetenler, uluslararası etkiye sahip gazeteci ve akademisyenler oluşturuyor. Politikacı ve bürokratların da bulunduğu bu toplantılarda ana gündem maddelerinden biri, ülkelerin kontrolü mevzusudur. Bilderberg toplantılarına üst üste iki kez davet edilip, kendi ülkesinde yönetici pozisyonuna gelemeyen yok. Babacan'ın geçtiğimiz nisan ayında İngiltere'nin başkenti Londra'ya gittiği ve uluslararası yatırımcılarla görüştüğü medyaya yansımıştı. Peki o uluslararası yatırımcılar içerisinde, şu meşhur Bilderberg toplantılarına katılanlardan kaç kişi vardı? Dahası Babacan, Londra'da sadece yatırımcılarla mı görüştü? Bilderberg toplantılarına sadece patronlar ya da şirketlerin tepe yöneticileri katılmıyor çünkü... Babacan kuracağı parti ile ilgili bu görüşmelerde ne gibi bilgiler ve sözler verdi, kendisine ne gibi istek ve tavsiyeler iletildi? Partileşme hareketi, kendisine yapılan bu tavsiyelere göre mi pasifleşecek ya da hızlanacak? Babacan, iktidara talipse, Türk halkına Londra'da Bilderberg toplantılarının müdavimleri ile yaptığı görüşmeleri açıklamak zorundadır.
Görünen o ki; Necmettin Erbakan'ın yerine Tayyip Erdoğan'ı hazırlayanlar, çökmekte olan ve halktaki inandırıcılığını her geçen gün kaybeden AKP iktidarının yerine de Ali Babacan'ı hazırlıyor. Ali Babacan'ın, ekonomi teknoratlığı üzerinden parlatılmasının ve AKP'nin bugüne kadar taşıdığı küresel menfaat bekçiliği bayrağını devralmasının hesapları yapılıyor.
Kaynak: Ali Babacan Londra'da kimlerle görüştü? - Fatih Ergin