Raporun Türkiye ile ilgili bölümünde, ülkede 2016 yılındaki darbe girişiminden sonra uygulanan olağanüstü halin son verilmesine rağmen bunun insan hakları üzerindeki olumsuz etkilerinin devam ettiği belirtiliyor. Hükümeti eleştirenlerin tutuklanma ya da haklarında adli kovuşturma açılması tehlikesiyle karşı karşıya olduğu ifade edilen raporda, siyaset bağlantılı soruşturma ve davaların da yargı bağımsızlığına ilişkin kuşku doğurduğu ve sivil topluma gözdağı verdiği izlenimi yarattığı vurgulanıyor.

Raporda ayrıca Türkiye'deki din özgürlüğünün de uluslararası standartlara uymadığı belirtilerek kadınların da siyasette, toplumda ve ekonomide büyük ölçüde dezavantajlı olduğu ifade ediliyor. 

Çin ve Rusya'daki durum

Raporda Çin ve Rusya'ya da insan hakları konusunda benzer eleştiriler yöneltildi. Çin'de bireysel hakların giderek daha fazla kısıtlandığı vurgulanan raporda, özellikle ifade ve basın özgürlüğü gibi siyasi ve toplumsal hakların, ama aynı zamanda bilim ve din özgürlüğüne ilişkin hakların da bu kısıtlamalardan etkilendiği belirtildi. Çin'de insan hakları savunucularının da eylemleri nedeniyle yüksek hapis cezalarına çarptırıldığı kaydedildi.

Raporda, Rusya'daki insan haklarının da "endişe verici" boyutta kötüleştiği ifade edilerek 2019 yılındaki bölgesel seçimler sırasında toplanma hakkının sınırlandırıldığına değinildi. Rusya'da "Egemen İnternet" adlı yasal düzenlemenin de 2019 yılında internetteki sansür imkanlarını genişlettiğine işaret ediliyor.

28 ülke incelendi

2021-2022 yıllarını kapsayan raporda aralarında Türkiye, Rusya, Çin, Kuzey Kore, Suudi Arabistan'ın da olduğu 28 ülkedeki insan hakları durumu mercek altına alındı. Raporda Suriye'deki insan hakları ve uluslararası hukukunun durumu için de "tamamen felaket" değerlendirmesi yapılıyor.

Alman hükümetinin insan hakları raporu her iki yılda bir hazırlanıyor.

DW